Nedir bu ‘Şeriat dede’ lafı derseniz

Akif Beki

Saadet adayı Karamollaoğlu’na yapılan hiçhir tezahürat, durumu bunun kadar iyi özetleyemezdi.

Ne ‘Hacı Che’ yakıştırmaları, ne ‘Takkeli Guevara’ ne ‘Takunyalı tespihli Comandante’ türü lakaplar, ne şu ne bu...

‘Şeriat dede’ benzetmesindeki kavgalı sembollere barış çubuğu uzatma başarısına, anlatılmak istenen karmaşık duyguları ifade gücüne ve barındırdığı çapraşık samimiyete hiçbiri yaklaşamaz.

Horoz dövüştürür gibi sembollerin dövüştürüldüğü Twitter’ın toz dumanı arasında karşıma çıktı...

Karamollaoğlu denince aklına daha önce ‘iç tehdit’ ve ‘irtica tehlikesi’nden başka hiçbir şey gelmeyen birinin ağzından çıktığı belli.

Rahmetli Ahmet Mete Işıkara için kullanılan ‘deprem dede’ yakıştırması çok tutmuştu. Ondan esinlenilmiş.

Biraz ‘Seni çok yanlış tanımışım’ şaşkınlığı konmuş üstüne...

Biraz ‘Elveda hapsedildiğim yersiz korkular, elveda demir parmaklıklar gibi arkasında rehin tutulduğum önyargılar’ sevinci eklenmiş...

Zihinsel blokajlardan kurtulma mutluluğuna biraz da ‘tanıdığıma memnun oldum, iyi ki gettondan çıkageldin hoş geldin’ neşesi yedirilmiş, biraz da ‘merhaba yeni hayat’ selamlaması...

Varlığından duyulan hoşnutluğu, coşkuyu, heyecanı nasıl göstereceğini bilememekten de var biraz içinde...

Karşı tribünden yükselen daha sempatik bir tezahürat hatırlamıyorum.

***

Tezatlar içinde hayıflanarak, daha veciz bir sloganla aktarılamazdı manası.

Sadece sevimli gelmedi... Güne hakim politik psikolojiyi çok iyi yakaladığı ve somutlaştırdığı için çarpıcı da geldi bana.

İki kelimeye, nereden nereye geldiğimize dair bir dünya şeyi sıkıştırıyor. Sayfalar dolusu siyasi analiz, duygusunu da geçirerek bundan daha kısa ve öz anlatılamazdı.

Şehir çıkışlarında ‘Güle güle’ diye arkadan el sallayan uğurlama tabelalarını çağrıştırıyor bir yandan. Nefret duyguları üstünden yürütülen ayrıştırıcı ve çatıştırıcı propaganda dilinin tükenişini ilan ediyor. Fobileri kaşıyarak kutuplaştıran kampanya kurgularının sonuna ulaştığımızı belirten şirin bir tabela yazısı gibi.

Hem muhatabına zımnen ‘Boşa telaş etmiş, haybeye düşmanlık beslemişim meğer, yanlış kodlama ve yüklemelerle sana karşı doldurulmuşum, Saadet gelirse irtica gelmezmiş, affedersin’ diyor.

Hem de alttan alta...’İktidar mücadelesi uğruna sen de bana karşı şartlandırılmışsın ama, hakkımda yanılıyorsun, CHP gelirse din elden gitmez, bak senin demokratik kazanımlarına, inanç özgürlüğüne bir tehdit değilim, sen de beni yanlış biliyorsun’ mesajı yolluyor.

Kurşun asker olarak siyasetin emrine koşulmak üzere fanatikleştirilmeye, militanlaştırılmaya ‘orada dur’ diyen bir başkaldırı...

İdeolojik komplekslere sokulmayı da, deli gömleği gibi hazır zihniyet şablonları giydirilmeyi de reddeden bir kafanın işi.

İster ‘Ben çekilirsem komünizm gelir, dinsizlik patlar, Siyonist Haçlılar hakim olur, meydan zındıkaya kalır’ paranoyalarıyla korkutarak kendini dayatsın...

İster ‘Ben kaybedersem irtica kazanır, gericilik hortlar, molla rejimi kurulur, sen bilirsin’ fobilerini körükleyerek kendine mecbur ve mahkum etmeye uğraşsın...

Öcüler geliyor gibi göstererek kendine razı etme siyasetini sırtından atıyor, üstüne giderek dolduruşlara pabuç bırakmıyor bu tezahürat.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (41)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.