Şehir Tiyatroları'nın repertuvarından şu üç oyun, güncelleme gerekçesiyle çıkarılmıştı: Necip Fazıl'ın Reis Bey'i, Mustafa Kutlu'nun Mavi Kuş'u ve İskender Pala'nın Aşk Bir Zamanlar'ı...
Muhafazakar dünya görüşünden, aynı fikri-siyasi tandanstan isimlerin seçilmesi, haklı bir tepki çekti.
Ben de Twitter'dan eleştirmiş, ideolojik ayıklama izlenimi veren bu güncellemeden dönülmesini istemiştim.
Partizan kayırmayı, ideolojik dışlamayı AK Parti yaptığında yanlışsa CHP yaptığında doğru mu olacaktı?
Üstelik İmamoğlu, kutuplaşmayı bitirme ve kapsayıcılık vaadiyle seçilmişti. Çelişmiyor muydu?
Maalesef cevaplar inandırıcılıktan uzak, özürler kabahatten beter...
İmamoğlu'na sorulduğunda, en fazla Necip Fazıl'ı ne kadar sevdiğini, İskender Pala'yı ne çok okuduğunu, Mustafa Kutlu'ya ne biçim muhabbet beslediğini söylüyor.
Kasıt ve önyargıyla yaklaşılmadığını kanıtlamaya, sevgi saygı terennümleri yeter mi peki?
Hak taleplerine karşı "Alevilik Hz. Ali'yi sevmekse en birinci Alevi benim, en başa beni yazın" savsaklamalarından farkı ne?
Dışlama iddiasını 'var mı benden çok seven, var mı benden çok sayan' argümanıyla çürütmek de en fazla o kadar ikna edici!
Ha, bir de 'israf' gerekçesi var tabii...
İBB Kültür Daire Başkanı Hülya Muratlı, "İsrafla mücadele burada da sürüyor. Proje bazlı oyunların büyük maliyete sahip olduğunu gördük. Şehir tiyatrosu oyuncularına yer açmak için proje bazlı oyunları en aza indirmeyi planladık" diyor.
İmamoğlu'nun da başvurduğu bir savunma...
Buna dayanan 'siz ne anlarsınız sanattan tiyatrodan, sanki çok izlermiş gibi bir de kalkmış konuşuyorsunuz, gitseydiniz de boş salonlara oynatılmasalardı, seyircisiz oyun kaldırılmayacak da ne yapılacak, saldırmaya bahane işte' aşağılamaları da ikramiyesi!
Bilmeyen de israfı önleme savını gerçek zannedecek.
Reis Bey boş çekiyordu, zaten o yüzden geçen sezon hiç sahnelenmedi. Mavi Kuş sinek avlıyordu. Sırtındaki kamburdan kurtuldu İstanbul, vergilerimiz havaya savrulmayacak artık, ha!
Aliyyülala! Fakat 'kara delik gibi korkunç para yiyorlar, yazık günah, hem arpalığa döndü, verimsiz ve hantallaştılar, vatandaşın cebinden beslemek zorunda mıyız, izletsinler kendilerini de giden parasını ödesin, gitmeyen niye ödüyor' diye tiyatrolar özelleştirilmek istendiğinde ayaklananlar söylüyor bunu.
Sanattan tiyatrodan tasarruf olabiliyormuş demek ki...
Ayrıca, o zamanlar doluluk yüzde 50'lere kadar düşmüştü. Bilet ücretleri, seyirci başına maliyetin 10'da birini ancak karşılarken hem de.
Bu arada...Önceki sezon, 600 binli seyirci rakamlarıyla yüzde 90'lardaydı Şehir Tiyatroları'nda doluluk. Geçen sezon için hedef bir milyon seyirciyi tutturmaktı. Yakalandı mı, yaklaşıldı mı, geçildi mi; açıklansa da bilsek...
Kısacası; yalan değillerse geçmiş sezonlar için açıklanan rakamlar öyle demiyor.
Reis Bey'e Devlet Tiyatroları'nda repertuvara girince ara verildiğini, sahnelendiği iki sezonda 20 bin izleyiciyi geçtiğini, izleyicisizlikten kaldırılmadığını, Mavi Kuş içinse 'biletlerinin tükendiği, yok sattığı' duyuruları yapıldığını ve üç oyunun da kadrolu oyuncularla oynandığı, yeni sezon için provalarının yapılıp dekor ve kostümlerinin hazırlandığını da koyun üstüne.
Doğruysa bunlar, onca masraf çöpe mi atıldı şimdi, israftan yerlerine yeni oyun harcamaları koyarak mı kaçınacaktık, acelesi neydi, gelecek sezon beklenemedi mi?
Nümunelik diye, göstermek için bile olsa bari biri bu sezon tutulsa, bunca zorlama bahane aranmayacakken değdi mi? Ne gerek vardı cidden?