Cumhurbaşkanlığı sisteminde göreve başladığı gündü; Erdoğan, ne yetki istedilerse milletin verdiğini, artık mazerete yer kalmadığını, tek seçeneklerinin başarmak olduğunu ilan etmişti.
Üstünden 5 yıl geçti. Erdoğan, bu sistemde ikinci kez Cumhurbaşkanı seçildikten 6 ay sonra sistemi tartışmaya açtı.
Ne yetki verildiyse yetmemiş olmalı ki, Almanya'dan dönerken şöyle şikâyet etti:
"Yüzde 50+1 şartının değişmesi isabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa…"
Böylece Türkiye Yüzyılı'nın tek eksiği yeni bir Anayasa, denirken ne kastedildiği de anlaşılmış oldu.
Ayrıca zaten siz, 28 Mayıs seçim zaferi gecesi başlasın, komutuyla Türkiye Yüzyılı'nın başladığını zannediyor olabilirsiniz. Ama başlamamış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ona da Milli Türk Talebe Birliğinde şöyle açıklık getirdi:
“Türkiye daha güçlü bir geleceğe, hep sözünü ettiğimiz Türkiye Yüzyılı'na hazırlanıyor.”
Türkiye Yüzyılı'nın başlaması için bir seçim daha kazanılması gerekiyor belki. Yeni Anayasa ile seçim kazanmanın kolaylaştırılması da hazırlıkların parçası öyleyse.
İşte şimdi taşlar yerine oturuyor.
Yoksa işin içinden nasıl çıkacaksınız...
Erdoğan, 2019'da tartışmaya kapattığı yüzde 50+1 şartını, tekrar tartışmaya açıyor.
"Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50 sınırının konması, rastgele bir tercih değil; gayet bilinçli ve vazgeçilmez bir kriterdir. Bu tartışmayı bir daha açılmamak üzere kapatıyoruz" dememiş miydi?
2020'de de hukuk başdanışmanı Mehmet Uçum, yüzde 50+1'den dönme önerilerini, milli iradeye saldırmakla bir tutmamış mıydı?
Şu iri lafları, Uçum etmişti:
"İki turlu Cumhurbaşkanı seçimini ve yüzde 50+1 oyu tartışmaya açma çabası, açıkça halk iradesine saldırıdır.Halkın, hükümeti kapsayıcı bir oyla seçmesinden rahatsız olan odaklar; halkın iradesinin parçalanması ve Türkiye’yi rahatça kontrol etme hevesi içindeler. Buna asla güçleri yetmez."
Ne değişti de şimdi kendileri, yüzde 50+1 şartını ortadan kaldırmaya çalışıyor?
Demek, tek başlı ve hızlı karar alma sistemi yine yanılmış. Ve bu sistemle daha hızlı, daha kolay seçim kazanılması için bir yetki daha isteniyor.
Tek başlı, hızlı ama yanlış üstüne yanlış karar alma sistemini düzeltecek formül belli.
Belediye başkanı gibi basit çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçilebilsin. Fakat kanun hükmünde kararnameyle yönetme yetkisini de bırakmasın. Bütün yetkiler, tek elde daha kolay toplanabilsin...
Nasıl, beğendiniz mi?
Millet geçim, yeni kazanmış iktidarsa bir sonraki seçim derdinde; demezsiniz sanırım.
28 Mayıs gecesi, Beştepe'de zafer selamlamasına çıkan diğer 6 partinin liderleri de bozulmayacaktır buna.
"Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa" sözlerinin kime gittiğini bilirler. Niye üstlerine alınsın, kendilerinden kurtulma planına yorsunlar ki?
HAMAS ADINA PAZARLIK
Hamas adına Batı'yla pazarlığa oturur gibi konuşmalar, teklifler bir bana mı garip geliyor?
Bütün Haçlı emperyalist Batı dünyası, İsrail'in elindeki 10 bine yakın rehineyi bıraktıracak...
Onları verme adımını attıklarında biz de Hamas'ın elindekileri alma gayretine gireceğiz. Varlar mı buna?
Hamas'ı temsil yetkisi bizde, İsrail'i de bütün Batı adına Almanya temsil ediyor bu denklemde.
Hadi, ne yapacağını bize sormamış bir örgüt adına devreye girmeyi, kefil olmayı yadırgamamış gibi sorayım:
Rusya'yı, İran'ı, Mısır'ı, Katar'ı bırakın... Bütün emperyalist Haçlı Batı dünyasında başka hiç kimse etmese bile İspanya, İsrail'e kefil olmaya itiraz etmez mi?