Papaz ricası yerine getirilmemiş de çok kırılmış, şahsına saygısızlık olarak almış. İletişim kazaları, yanlış anlamalar derken Erdoğan’ın verdiğini sandığı sözü tutmamasına öyle öfkelenmiş ki deliye dönmüş. Ve Amerikan Başkanı’yla oyun olmaz, kelek öyle atılmaz böyle atılır diye göstermek istemiş ha...
Amerikan medyası da zırvalığın farkında, başkanlarının deli saçması kriz gerekçelerini ‘çılgınlık, akılla yasayla izahı yok’ diye eleştiriyorlar.
Anadolu Ajansı, New Yorker’ı CNN’i ve Washington Post’uyla Amerikan medyasından yükselen tepkileri haber yapmıştı. Bir ‘çüş’ demedikleri kalmış.
Gümrük vergileriyle doları silah gibi kullanmaya kalkmasını anlaşılmaz, zorlama ve ahmakça buluyorlar.
Başlattığı ekonomik savaşa kendi medyası bile ikna olmamış. Nerede kaldı arkasında emir eri gibi hizalansın. Bahaneleri inandırıcı, yöntemleri etkili gelmiyor.
Sonuç alamaz, bir çuval inciri berbat ettiğiyle kalır diye yeriyorlar.
Papaz anlaşmazlığını daha da kötüleştireceğini söylemeyen yok neredeyse.
Bir komutuyla hazır ola geçip savaş baltalarını çıkarmıyor, Türkiye’yi batıralım, bitirelim yaygaraları basmıyor Amerikan medyası.
Başkan’ın kendi medyasını neden ikide bir ‘halk düşmanı hainler’ diye suçlayıp durduğunu anlamak zor değil...
‘Güç bende istediğimi yaparım’ dar kafalılığıyla da bir yere kadar. Sahibini küstah, nobran ve kaba yapıyor ama kazandırmaya yetmiyor.
ABD’nin Türkiye için vazgeçilmezliğine güveniyor Trump. Ama o dahi farkında açtığı savaşın barış masasında biteceğinin.
Ne Türkiye’yle ne Türkiyesiz havası var satır aralarında, kapıyı kapatmıyor.
Keyfi yönetim düşkünlüğüne, fevri çıkışlarına, popülist şov merakına, kişisel alınganlıklarına, seçmenini kızıştırmaya dönük siyasi güç gösterilerine, saman alevi parlamalarına bakmayın...
Trump’ın şahsi şımarıklıkları, ABD’nin kurumsal çıkarları açısından ne kadar sürdürülebilirse... Bu yaptırım krizi de o kadar sürdürülebilir.
Yanisi şu...
Ne yeni bir dünya kurulur ne de Türkiye orada yerini alır, heyecan yapmayın. O kadar uzun boylu değil.
Başkan Johnson’ın tehditkar mektubuna meşhur ‘yeni bir dünya kurma’ restiyle karşılık verdikten sadece iki hafta sonra Washington’da boy gösterip el sıkışmamış mıydı İnönü?
Ne dolarla ne dolarsız hayat yine devam eder. Ne Amerika’yla ne Amerikasızlığa alışın.
Doların hükümranlığı ha çöktü ha çökecek, Amerikan yüzyılının sonu ha göründü ha görünecek, küresel hegemonyası ha bitti ha bitecek diye yüklenirken... Çıkardığımız gürültü patırtı fincancı katırlarını ürkütmesin de.
Ekonomimizi fonlayan dış kaynağın büyük kısmı hala AB ve ABD’li yabancı yatırımcıdan geliyor. Trump’a vurulacak sopayı bırakın da onları yatıştıracak havuca bakın biraz.
‘Tutun kapıları, liradan kaçışa izin vermeyin’ polisiye tedbirleri, kapana kısılma korkusuyla daha da panikletmez, daha da topuklatıp kaçırtmaz mı yabancıları?
Toptancı, maksimalist yaklaşmak yerine günün sonundaki zarar ziyanı nasıl minimize edeceğimize odaklanma günüdür, hücum değil kriz yönetme günü.