Meselâ bundan 15 yıl öncesinin parasıyla İBB’den 33 milyona alınan park arazisi, 3 yıl sonra İBB’ye 377 milyon liraya geri satıldı mı? Aradaki fark yandaşlara sermaye olarak aktarıldı mı?
İmamoğlu, devraldığı AK Parti dönemiyle ilgili usulsüzlük, kamuyu zarara uğratma, yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma gibi iddiaları inceletmeye başlamıştı.
Dosyalardan biri, yukarıdaki arazi alış verişini kapsıyordu. 33 dosyada, dönemin parasıyla 13 milyar liradan fazla kamu zararı şüphesi vardı.
2020’de İçişleri, dosyalara el koydu. İBB’ye, sen inceleyemezsin, ben incelerim, diyerek.
Ne oluyor, durun bakalım, milletin parası söz konusu, yolsuzluk ve kamuyu zarara uğratma suçlarına ben bakarım, diye hiçbir savcılık devreye girdi mi? Dosyalara ne oldu? Bilen, duyan var mı?
Ya da meselâ Mansur Yavaş; devraldığı Gökçek döneminde, sadece Ankapark’ta milletin 800 milyon dolarının israf edildiğini iddia etti.
Re’sen devreye girip gelin anlatın bakalım, diye hesabını soran bir savcılık çıktı mı? Yavaş, açık suçlamada bulunduğu hâlde harekete geçti mi yargı?
Ama bakın; İmamoğlu ve Yavaş’ın konser harcamaları tartışmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir sözü yetti. “Kamunun hakkını hoyratça yandaşlarına sermaye edenlerin hesabını hukuk önünde sorarız” dediği gün savcılıklar ve İçişleri, Ankara ile İstanbul büyükşehir belediyelerine inceleme başlattı.
Erdoğan, “birilerine maddi kazanç sağlamak”tan, “belediye kaynaklarını yandaşlara aktarmak”tan söz ediyordu. “Buna karşı çıkarız” diyordu. Ve ekliyordu: Herkes harcamasını hesap verebilirlik üzerinden yapsın”.
Geriye şu basit sorular kalıyor...
Mesele Cumhurbaşkanlığı yarışında olası rakipler İmamoğlu ve Yavaş’la mı mücadele? Yolsuzlukla mı?
Amaç, CHP’li belediyelerle değil de yolsuzlukla mücadele olsa öyle değil de böyle mi yapılırdı?
Mesele milletin parasını harcayanların hesap vermesi olsa AK Parti iktidarı ve belediyeleri de hesap vermekte İmamoğlu’yla Yavaş gibi olmaz mıydı?
AK Parti döneminde İBB, konser ve benzeri etkinliklere yalnızca son 2 yılda 9 milyar lira harcamış. Murat Ongun paylaştı.
Gördünüz mü hiç Mansur Yavaş gibi çıkıp, kalem kalem hesap verdiklerini?
Hesap, bir tek CHP’li belediyelerden mi sorulacak bir şeydir? İktidarın hesap vermek gibi bir yükümlülüğü yok mu?
Cumhurbaşkanı’nın, dış seyahatlere birden fazla uçakla gitmesinin millete maliyetini muhalefet merak ediyor.
Ya da BM Genel Kuruluna gittiğinde Cumhurbaşkanı’nın sözlerini New York sokaklarında dolaştıran ekranlı kamyonet filolarının kaça kiralandığını?
Veyahut 2018’deki siyasi seferberlikte binlerce muhtarın; görgü artırma bahanesiyle Endülüs, Kudüs, umre turlarına gönderilmesinin millete kaça patladığını? Kaç kafile, kaç gezi, kaç para tuttuğunu?
Muhalefet sordu durdu da hiç hesabının verildiğini gördünüz mü?
Hepsi bir yana, madem konser harcamalarının üstüne gidiyoruz... Müzik piyasasında iktidar tekeli hâline getirilen ünlü bir yapım ve organizasyon şirketi var. Şarkıcıları siyaseten hem organize hem motive ediyor. Cumhurbaşkanlığı, bakanlık ve belediye konserlerinin gözdesi. Kamu bankalarından sponsorluk almakta mahir. Hayrına mı iş yapıyordu? Kaça düzenledi konserleri, ne kadar kaynak aktarıldı?
CHP’li belediyelerden hesap sormaya koşanların, bir güne bir gün bunun da hesabını sormaya, vermeye yanaştıkları vâki mi?
Konuşacaksak buyursunlar, hepsini konuşalım. Sadece muhalefet belediyelerini değil.
MUHALEFET BELEDİYELERİNE SGK KISKACI
Prim borçlarını ödemeyen belediyelere icra işlemleri de bir yandan başlatılıyor. Bakan Işıkhan duyurdu. “En borçular maalesef CHP’li” vurgusuyla.
Hani güya SGK’yı batıran, emeklilerin insanca yaşayacak bir maaş alamamalarının sebebi, CHP’li belediyelerin borç takmasıydı ya... SGK ve emekliler, bu tahsilatlarla kurtarılacaktı ya hesapta...
İstanbul, Ankara, Bursa vesair CHP belediyelerinin prim borçları kimden, hangi dönemden kaldı? Çokça hatırlatıldı ama bana mısın, denmedi. O da ayrı bahis.
Fakat eski dönemde takılan borçlar, İmamoğlu’yla Yavaş’a ödetilecek olsa bile SGK’nın diş kovuğunu doldurmaz.
Kazın ayağı, hiç de anlatıldığı gibi değil.
SGK’nın bütün gelirleri içinde belediyelerin toplam prim borçlarının payı, yüzde 3 tutmuyor.
Yani hepsini birden almaya kalksanız dahi SGK’yı kurtarmaz. CHP’li belediyelerin kaynağını kesip çalıştırmamaktan, itibarlarını yıpratmaktan başka bir şeye yaramaz.
Maksat da zaten bu olmasın?