AK Parti'ye rakip beğendirmek zor. Sözcüsü Ömer Çelik'e sorarsanız Türkiye'nin sorunu, CHP'nin yönetilememesi. Türkiye'nin gerçek gündemi bu. İktidarın ülkeyi nasıl yönettiği değil.
İktidarın iyi mi, kötü mü yönettiğini konuşmayalım, tartışmayalım... CHP'nin iyi mi, kötü mü yönetildiğini konuşalım, tartışalım istiyorlar. Ve bunda ciddiler.
Pazar günkü AK Parti kongresinde Cumhurbaşkanı Erdoğan da görevlerinin muhalefeti dönüştürmek olduğunu söyledi.
Çünkü "iktidara gelebilmek için her yolu mübah, her yöntemi meşru gören çarpık bir anlayış" görüyor muhalefette.
Çünkü "muhalefet, seçim kazanmak için terör örgütleriyle, antidemokratik güç merkezleriyle iş birliği yapacak kadar gözünü karartmış".
Onun için iktidar, kendisini bekleyen görevden kaçmayacak. Erdoğan adını koydu, "Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken muhalefeti dönüştürme görevini de adım adım yerine getirmekten kaçınmayacağız" dedi.
Peki hangi yolla, derseniz...
"Bunu da hep olduğu gibi siyasetin er meydanında yapacağız" diye netleştirdi.
Siyasetin er meydanı sandık olduğuna göre...
Cumhurbaşkanı, millete muhalefeti dönüştürme sözü vermekle kalmıyor, bunu nasıl yapacaklarını da söylüyor: Sandıkta!
Diyeceksiniz ki muhalefet, kendini iktidara beğendirmek zorunda mı ve muhalefeti dönüştürmek iktidarın görevi midir?
Haklısınız. Yine de sandıkta olduğu sürece sorun yok. Görüşüm şu; yeter ki yargı eliyle muhalefet dizaynına girişilmesin.
Onu yaparsa AK Parti, sandık dışı yollardan medet ummakla eleştirdiği eski CHP'ye dönüşür. Dönüştürmeye çalıştığına dönüşüyor mu, beğenmediği muhalefet tarzına sapıyor mu; ona bakarım.
CHP'yi eskiden de sevmiyordu. Vesayetçi, yasakçı, milletin dini değerleri ve başörtüsüyle kavgalı, baskıcı laikliği savunuyor, özgürlükçü değil, siyasete antidemokratik müdahalelerden medet umuyor, sandıkta seçim kazanma umudu yok, sandıkta yenemediğini yargı eliyle bertaraf etmeye bel bağlıyor, AB'ye karşı, anti-Amerikancı, yerli ve milli değil vesair diye.
Bu tarifi koyun önünüze ve bugün kime daha çok uyuyor, CHP'nin son eşkaline benziyor mu; teşhis edin.
Türkiye'de her şey değişip yenilenirken bir tek CHP değişip yenilenmemekte diretiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan çok şikâyetçiydi. Ülkeye yerli ve milli bir muhalefeti kazandırmanın inşallah kendilerine nasip olacağını umuyordu.
CHP değişti, yenilendi. Artık eski CHP değil. Yasakları, baskıları, antidemokratik müdahaleleri, yargı eliyle siyasetin şekillendirilmesini savunmuyor.
Ama iktidar, muhalefeti sandıkta dönüştürmeyi başarmakla gurur duyacağı yerde yine beğenmiyor. Yenilikçilerin ve değişimcilerin kazandığı kurultayı şaibeli görüyor, iptaline taraftar gibi. Yargı müdahalesiyle kayyum atansa karşı çıkmayacak, sanki çok sevinecek, verdiği izlenim bu.
CHP, AK Parti'nin dediğine geldi. Artık iktidar seçmeniyle de barışık. İmamoğlu ve Yavaş profilindeki adaylarla AK Partililere de hitap etmeye çalışıyor. Sandık sonuçlarının sandıksız değiştirilmesine karşı. Sandıkta mertçe yarışmaktan yana, kim kazanırsa...
İktidarın tam da istediği ve aradığı siyasi rekabet bu değil miydi?
Fakat o da ne! Bu kez de İmamoğlu'nun diplomasını beğenmiyor. Siyasetten yasaklansa, sandık dışı yollarla önü kesilse bayram edecek, çok demokratik sanırsınız.
Muhalefetteki değişimin yargıda terse çevrilmesini desteklemek, AK Parti'yi nasıl gösterir? Bir de ona baksınlar.