Trump'a toz kondurmama korosu, haydi işbaşına!...
'Arkasını toplama, altını temizleme' nöbetinde sıra, mektup skandalını tevil görevinde.
Hangi telden çalmaya çağrıldığınız malum: Zamanlaması manidar. Başkan Yardımcısı Mike Pence'in Ankara temaslarına denk gelmesi tesadüf değil. Mektubu, Trump heyetini sabote etmek isteyen Amerikalılar sızdırdı vesair. Standart repertuvar...
Trump düşmanı Amerikan derin devletinin yeni bir operasyonu gibi gösterme gayretkeşliği, alttan alta bunları işleyebilir ancak.
Rezalet, mektubun kendisinde, içeriğinde değil de sızdırılmasında sanki.
'Trump iyi sızdıranlar kötü' demeye getiren mahcup tevillerle geçiştirilebilir mi?
Trump taraftarı FOX TV'nin sıkı Trumpçısından sızıyor ve Beyaz Sarayca anında doğrulanıyor.
Trump'ın bozuk ağzına bile yakıştıramayanları, gerçek olduğuna bir türlü inanamayanları, bizzat mektubun sahibi 'inanın' diye ikna ediyor.
'Yok canım daha neler, uydurulmuştur, parodidir, biri bizi işletiyor, trolleniyoruz, düşmeyelim, Trump bile bu kadarını yapmaz, üstüne atlayıp oyuna gelmeyelim' şüphelerini bizzat Beyaz Saray dağıtıyor.
Ama Trump'a karşı komplo ha! Kim inanır!
Trump'ın bu yüzü, bu cüreti nereden bulduğu sorusunu hadi koyduk bir kenara. 'Tıynetinde var, cinsi böyle, zaten lümpen hırtın teki, tam ondan beklenecek bir düşüklük, şaşılacak ne var' dedik de...
Bu rezilliği idare etmek niye bize kalsın? Bırakalım da başkanlarının düzeysizliğinden onu kendilerine layık gören Amerikalılar utansın.
ABD'yi yeniden büyük yapma vaadiyle iktidara gelip hiç olmadığı kadar küçük düşüren, itibarını beş paralık eden, üç kuruşluk saygınlık bırakmayan bir başkana sahip olmanın gururunu yaşatalım, hala gurur duyacak kaldıysa...
Saygısızlık ve küstahlığı tabii ki kendisini bağlar, maruz kalanı değil. Bu kıratı muhatap almasın Ankara, dengi görmesin, eyvallah.
Hem aynı dille cevap vererek altından kalkılmaz. Seviyeyi seviyesizlikte eşitlemek doğru karşılık değil, hırtla hırt olunmaz...
Ama yırtıp çöpe atmak da yeterli mi, yanına bırakmamış mı oluyoruz böylece?
Saygısızlığını, mektubun ulaştığı gün ifşa ederek yüzüne vurmak, bunu sızdırarak ikinci kez aynı saygısızlığı tekrarlama fırsatı tanımamak daha isabetli bir tepki olmaz mıydı?
Dilini reddettiğimizi, üslubunu kabul edilemez bulduğumuzu o gün söyleyerek mektubu iade etsek üste çıkıp bu çirkeflikten sıyrılmış, üstümüze bulaşmasından kurtulmuş olmaz mıydık?
Artık anlaşılıyor ki diline vurduğu kadar kalın kafalı ve ebleh değil Trump. Dağarcığı gibi zayıf, ifade kapasitesi gibi döküntü, acınası, zavallı görünmüyor idraki. Ne yaptığını haydi haydi biliyor.
Konuşmalarına yansıyandan daha parlak bir entrik zekası, kafasının arkasında da hep bir oyun planı var.
B, C planlarını hazır tutuyor her ihtimale karşı. Gelişine oynamıyor, doğaçlama değil ahmaklığı.
Belli ki Türkiye'nin askeri müdahalesinde işler ters gider, ortalık karışırsa içinden nasıl çıkacağını baştan tasarlamış. Bu mektup da çıkış bileti, yazdırıp cebine atmış.
Yeşil ışık yakma suçlamasından kurtulması, sorumluluğu 'uyarılarına kulak asmayan' Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yıkması gerektiğinde de tereddütsüz kullandı.
YPG'nin himayesini devralması için Rusya'yla önden anlaşarak çekilmeyi başlattığı netleşiyor.
Türkiye'yi faka bastırarak YPG'yle ve Esad'la uzlaşmaya zorlamayı planlamış olabileceğinden dahi kuşkuya yer var.
Kafası klasik diplomasiye zehir gibi çalışmasa bile, çıyan gibi satışa getirmeye iyi basıyor.
Dostluğuna güvenmek de hafife almak da hata olur. Umarım içimizdeki dostları da uyanmıştır. Bir musibet bin nasihattan yeğ de, bu kaçıncısı!