Z kuşağı bilmez; eskiden çok satan bulvar gazetelerimiz vardı, Sultanahmet Meydanı’nda bankta oturan sarışın turist fotoğrafının altına ne fanteziler yumurtlarlardı.
Milli erkeklik gururumuzu okşayan o uydurma haberlerle kaç kuşak büyüdü.
“Olga; turist olarak geldiği İstanbul’da tellak Mehmet’in pos bıyıklarına vuruldu, aşkı için dönüş biletini yaktı, ölüp bitiyor Mehmet’e” gibi usta malı asparagaslardan söz ediyorum.
Sadece birinci sayfaların göbeğini değil, kavruk taşra delikanlılarının hayâllerini de süslerdi bu yabancı sevgili masalları.
Açlık mı, dersiniz...Erkeklik kompleksi mi... Nasıl bir şeyse ekmeğini çok yedi bulvar gazeteleri, sömüre sömüre bitiremediler.
Artık kurtulduk, sanıyorduk ki... Tan gibi bulvar gazetelerine yıllarca tiraj rekorları kırdıran bu kompleksimiz, yine depreşmiş görünüyor.
Fakat hayır; Washington’daki NATO Zirvesi’nde, İtalya Başbakanı Meloni’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bakışlarından hayranlık çıkarıp bununla övünen sululuklar değil kastım. Siyasi ve ekonomik başarıya hasretten, onu telâfi çırpınışlarındandır bunlar.
O değilse ne mi? Medyatik yabancı damat örneklerine tepkiler tabii. Bazılarının erkeklik gururuna dokunup, küllenmiş kompleksimizi tersinden depreştiriyor sanki.
İsmi lâzım değil, ulusalcılığın bayraktarlarından birinin, birkaç kadın gazetecinin yabancı eş veya sevgili bulmalarıyla ilgili sızlanmalarına başka nasıl mana verirsiniz?
“Son 20 yılda liberal fikirleriyle şöhret olmuş” 5 kadın gazeteciyi sayıyor: Yasemin Çongar, Aslı Aydıntaşbaş, Nagehan Alçı, Nevşin Mengü ve Amberin Zaman.
Neymiş?
İkisi, Amerikalı diplomatla evliymiş.
Biri, Türk-Amerikan İş Adamları Derneği Başkanı’yla evlenip boşanmış.
Diğeri, bir dönem Amerikan düşünce kuruluşundan bir Sırp’la aşk yaşamış.
Tüm bunları hatırlamasına sebep olan Nagehan Alçı’ysa şimdi bir “Yunan ajanı”yla sevgiliymiş filan.
Yılların sözüm ona kanaat önderinin, eleştirmek için bula bula öne çıkardığı noktaya bakın! Liberalliklerinden girip lâfı eş, sevgili seçimlerine getiriyor.
Liberallikleriyle aşkları arasında bir bağ varmış, liberallerin hain olduğunu ispatlarmış gibi. Öyle demek istemediğine yemin edebilir misiniz?
Ama yanlış anlaşılmamak için hemen şunu da ekliyor:
“Bir kumpastır demiyorum, harbi kadınlarmış, fikirleri zikirleri neyse aşkları da o!... Ama şunu söyleyebiliriz, mültecileri çok seviyorlar ama bir Türk’e, Afgan’a, Suriyeli’ye, Arap’a aşık olanı hiç yok!”
Yabancı damatlarla ilişkilerine değil de nedense hep ‘zengin, Batılı ajanlarla düşüp kalkmaları’na takıyor hesapta.
Gazeteciliklerini, yazıp konuştuklarını beğenmeyebilirsiniz. Savunduğunuz fikirlere ters düşebilirler...
Bel altına inmeden vuracak yerleri, yargısız infaza başvurmadan diyecek sözünüz, karalamadan başka argümanınız yok mu!
Erkeklik gururu incinmemiş de milli hassasiyetleri rencide olmuş birinin tepkisine benziyor mu?
Tersi olsa... Bu arkadaşın gözünün tutmadığı bazı erkek gazeteciler, yabancı gelin sevse... Onlara da böyle mi yaklaşırdı?
ETEK BOYU NELERİ ÖRTÜYOR?
Forbes Türkiye dergisi, 2 aydır yeniden çıkmaya başladı. Dostum, ısmarlama giyimci Milimetric’in patronu Kağan Gökalp de enfes moda yazılarıyla kadroya katılmış.
Gökalp, Temmuz sayısında “Bikini ve Ekonomi” başlığıyla şu alıntıyı işliyor:
“İstatistik, mini etek gibidir; çok şey gösterir ama gerekeni göstermez!”
1950’lerin modası mini eteğin boyuyla sadece kadınlar ve onların kıskanç eşleri ya da sevgilileri ilgilenmiyormuş. Borsayı yakından takip eden analist ve yatırımcılar için de etek boyu önemliymiş.
Pahalı ipek çorap alabilen kadınların etekleri, refah dönemlerinde kısalıyor... Ekonomi kötü giderkense kadınlar, ucuz naylon çorapları uzun eteklerle gizliyorlarmış.
Etek boyu, deyip geçmeyin. Oradan yukarıya çıkamayanların fikri iflâsını, bitmez kompleksini de örtüyor.
Çariçe Katerina’nın Baltacı Mehmet Paşa’ya çadır ziyareti efsanesiyle dolup, hâlâ kabarmaz mı bizde göğüsler!