"Yılın en matrak çoksatarı", “Dikkat, içerde Felsefespri var” gibi övgülerle tanıtılan bir kitap: “Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer...”
Şöyle devam ediyor hakkındaki beğeniler:
“Felsefeyi anlamak için büyük bir dehanın zekâsına ve peygamber sabrına mı sahip olmak gerekir? Bu doğru değil! Komik, ele avuca sığmaz, çok yönlü ve zengin içerikli kitap bu efsaneyi yerle bir ediyor. Kendinizi olağanüstü eğlenceli bir felsefe dersinin içinde bulacaksınız. Felsefi kavramların esprilerle nasıl aydınlatılabileceğini, mizahın da aslında büyüleyici bir felsefi içerik barındırdığını göreceksiniz...”
Harvard’lı iki felsefe profesörü Thomas Cathcart ve Daniel Klein’ın eseri için “Güldürürken düşündüren bir stand-up” bile deniyor.
Kabul, türkücü Mahmut Tuncer işin profesörü değil ama böyle bir kitaba pekala malzeme olacak kadar matrak ve çatlak.
Fakat bir esprisinin mantık dersi kitabına girdiği fark edilince pandomim kopmasın mı!
Otomatik tepki bombardımanını, hukuk profesörü Bahadır Erdem’in tiviti tetikledi.
Kitapta, Mahmut Tuncer’in boy fotoğrafına şu sözü eşlik ediyor: “Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Halay ise her yere.”
Eminim Bahadır Hoca da mani olamamıştır okurken yüzüne yayılan gülümsemeye. Hatta önce Zaytung haberi zannettiğini yazmış. Ama gerçek çıkınca hemen toparlanıp ciddiyetini takınmış, böyle gayriciddi gülümsetmelerin mantık kitabında çocuklara okutulmasına tepkili.
Sıkıcılıktan kurtarmanın, mantık dersini esprilerle süsleyerek biraz eğlenceli hale getirmenin ne zararı var halbuki.
Üstelik yayınevi, kitabın MEB’e ait olmadığını, ayrıca yeni baskısından o muzırlığın çıkarıldığını da açıklamışken...
Ufak ve gıdıklayıcı bir yaramazlık ama Twitter aleminde koparttığı yaygara dinmedi bütün gün.
İronik olansa, bu zararsız hınzırlığa gösterilen duyarlılığın, KHK mağdurlarından esirgenmesi.
İstanbul KHK Paltformu, seslerini duyurmak için pazar günü Karacaahmet’teydi. KHK ihraçlarıyla canlı canlı gömüldüklerini anlatmak için mezarlıkta toplandıklarını söylediler. Dün AK Parti kapısındaki eylemler kadar gürültü kopardı mı, hayır.
Mezarlık eyleminin mantığı daha sağlamdı. Mağduriyetin boyutunu sergileyen mezarlık göndermesi, KHK’lıların amacına daha çok hizmet ediyordu.
Fakat parti önü, siyasi misilleme oluşturmak için daha kullanışlı demek ki...
İşte o yüzden ‘hak yerini bulsun, yargıda kurunun yanında yaş da yanmasın, suçu somutça sabit olanlar cezasını çeksin ama suçluyla suçsuz da hakkaniyetle ayrılsın, takipsizlik ve beraat alanlar niye göreve iade edilmiyorlar, hemen başlatılsınlar, hukuki delil yerine afaki kanaatlere dayalı güvenlik soruşturması yeni fişleme haksızlıklarına yol açmasın’ gibi adalet taleplerini dillendirmeye görün...
Mağdur sayısının azalmaya başlama ihtimali bile, artmasından beslenen istismarcıları harekete geçirmeye yetiyor. Hak arayışının destekkenmesine sevinecekken hurra saldırıyorlar. Deneyin görün...
KHK mağduriyetlerini sinsice sömürenler yoksa kim, niye bundan müthiş rahatsız olsun ki! Ödleri patlıyor, ya KHK’lılardan başlanarak haksızlıklar giderilirse diye.
Mağdurların çilesi umurlarında değil. Tek dertleri sırtlarından nemalanma, acılarından yararlanarak kara propagandalarını yapma, arkalarına saklanarak aklanma ve düşmanlığı körükleme imkanını korumak.
Suret-i haktan görünerek türkücü tabiriyle halay çektiriyorlar, sürükledikleri menzil mağdurları savunma mantığıyla açıklanamıyor da...İktidar, mevzilendikleri o mağduriyet siperini ortadan kaldırarak istismarcıları açığa düşürmek için daha neyi bekliyor? Mahmut Tuncer onu da veciz bir ifadeyle bize açıklayıverse ya!