Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, Metropoll anketinden bazı sonuçlar paylaşarak şöyle yazdı:
“Tam Venezuela modeli bu! Ülkeyi Venezuela’ya döndürmek Ak Parti’ye nasip oldu!”
Neymiş; “toplumun yüzde 50’si yemek öğünlerimi azalttım, yüzde 32’si zaman zaman aç kalıyorum, yüzde 62’si et tüketmeyi bıraktım diyor”muş.
Baktım ankete, yüzde 63’ü de arabasını kullanmayı bırakmış.
Oysa hareketi arttırmak suretiyle kilo vermeye ekstra yardımcı olur. Fena mı!
Fakat Serkan Özcan’ı memnun etmemiş sonuçlar. “Vatandaşın yiyemediğini bir avuç zengine aktarıyorlar” diye kızıyor.
Bizim İbrahim Kahveci de arada tutturuyor Venezuela’ya döndük, dönüyoruz tellallığını. Sanki başımıza bir felaket geliyor.
Katılmıyorum, bir kere Venezuela Modeli değil Maduro Diyeti onun adı.
İkincisiyse Maduro, halkını zayıflatarak forma sokmakla hep gurur duydu.
Halkını çivi gibi zinde yaparken semirme fedakarlığını da şahsen kendisi üstlenmeye devam etti.
Bu uğurda nelere katlanmadı ki!...
4 sene kadar önce, biz Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı sistemiyle uçuşa geçmeye daha yeni ‘bismillah’ demiştik.
Maduro’nun, kağıttan uçakla gemi yapıp uçurmaya, yüzdürmeye yarayan milli paralarını ‘güçlü bolivar’, ‘egemen bolivar’ diye oyuncak ettiği zamanlardı.
Venezuela’da enflasyon yüzde 70 binlere vurmuştu, ölçmeye beş haneli rakamlar bile yetmemeye başlamıştı. Halkı, pahalılık ve sefaletle boğuşuyordu. Sıfırlarını attığı parası bolivar, puldan değersizdi. Sıkı rejime soktuğu insanları, acından kıvranıyordu. Hepsi, özel Maduro diyetiyle ortalama 15’er kilo erimişti.
İşte bu hal ve şartlar altında dahi Maduro, semirme görevini ihmal etmemiş, Çin’den ülkesine dönerken 2 saatliğine İstanbul’a inip Nusret’te tıkınmaya katlanmıştı.
Bir önceki sene de açlıktan sokağa dökülen halkını yatıştırmak için çıktığı canlı yayın arasında, çekmecesine sakladığı böreklerden atıştırırken kameralara takılmıştı.
Bir deri bir kemik cılızlaşan halkını, diş sıkıp az daha sabretmeye çağırırken bile semirme direnişinden taviz vermeyen yılmaz bir savaşçı, adeta bir halk kahramanı o.
Ve o gün bugündür emperyalizmle amansız mücadelesini, inadına semirerek sürdürüyor.
Ülkesinden kaçmak zorunda bıraktığı milyonlarca vatandaşına, ‘yaban ellerde tuvalet temizleyip ekonomik köle olacağınıza onurlu davranın, ülkenize dönün’ diyen sesi, hala gürlüyor semalarda.
Kusura bakmasınlar ama sırf gidişat benziyor diye, bizdeki yoksullaşmanın boyutlarını Venezuela ile kıyaslayıp gülünçleştirme çabaları, sırıtıyor.
Bir halkı yediden yetmişe, baştan ayağa fazlalıklarından arındıracak daha iyi bir rejim henüz icat edilmedi. Maduro Diyeti’ni yedirmem bu beylere, o kadar ucuz değil.
SERİ ZAMCI DURDURULAMIYOR
Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, İstanbul’da toplu taşımaya yapılan yüzde 40’lık zamma şöyle tepki göstermişti:
“Çok yanlış bir şey. Özel araçlı yolculuklara vatandaşı caydırmak için ekonomik bir toplu taşıma sunmak zorundasın...”
Fakat İBB adına Murat Ongun’un ağzı da boş durmuyor.
UKOME’de karar çoğunluğunun hükümette olduğunu hatırlatıp, isterlerse Bakan’a bağlı Marmaray’ı anında ucuzlatmaya hazır olduklarını söylemesin mi!
Ongun, şöyle bir hesaba da vuruyor...
2018’de, önceki İBB döneminde dolar 5 lirayken öğrenci abonmanı 85 liraymış, yani 17 dolar. Bugünkü karşılığı 249 lira.
4 yıl sonra bugünse dolar 14,7 liraya çıktığı halde öğrenci abonmanı 109 lira. Bu da 7,4 dolar ediyormuş.
Seri zamcının kim olduğunu kanıtlıyor bu rakamlar da. İmamoğlu’ndan başkası değilmiş.
Zaten enflasyonu da “seyredin, bakın faizle nasıl indiriyorum” diye geçen eylülden beri o patlatmamış mıydı!
Gözler, Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’deydi.
Ancak Nebati, seri zamcıyı durdurup ekonomiyi sonunda şaha kaldıracakları miladı yine değiştirdi.
“Enflasyon yavaş yavaş yoluna giriyor ve aralık ayından itibaren bu ülkede her ay enflasyonun nasıl düştüğünü hep beraber göreceğiz ve yürüyeceğiz. İşler daha iyi olacak.”
Hadi gözümüz aydın, bu seneyi unutacakmışız ama az kalmış, sıkın dişinizi, seneye tamammış inşallah.