Neyse ki çarpıtma çıktı; Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki Yaşayan Diller Enstitüsü'nün kapatıldığı filan yokmuş.
Kapatma haberlerine hem üzülmüş hem öfkelenmiştim. Üstelik tasarruf tedbirleri gerekçesiyle Kürtçe, Süryanice lisansüstü eğitimini sonlandırmak ha!
Olacak şey miydi, yok daha neler...
Sen alayıvala ile Kürt Dili ve Edebiyatı bölümleri aç, tez programları koy, tarihi açılım diye sat, 10 yıl sonra da tasarruf gerekçesiyle geri sarmaya başla...
Bugün enstitüyü kapatan yarın Kürt dili bölümlerini de kaldırır, sonraki adım da en başa dönmek, konuşmayı ve yazmayı tümden yasaklamak olmaz mıydı?
Fiili yasak bir hortladı mı Kürtçeyle durmaz, Zazacaya da uzanırdı.
2015'te, Bingöl Üniversitesi için Zazaca Dilbilgisi kıtabını yazan amcam Prof. Abdülaziz Beki'nin emeklerini hatırladım. İlk Zazaca divan sayılan şiir kitabı Diwon Cebexçuri/Çapakçur Divanı da tozlu raflara kalkacak demekti.
Halbuki Zaza Dili ve Edebiyatı derslerinde okutmak için, üniversite yayını olarak basılmıştı. Amcam da eserleri tanıtırken "Geçmişte bazı diller, anlamsız ve gereksiz yasaklardan dolayı gelişemediler. Önü açılınca bana bir heyecan geldi ve Zazaca ilk gramer çalışmalarına başladım. Bingöl Üniversitesi'nde yüksek lisans bölümleri açıldı. 50 kişi alınacak ama 500'den fazla başvuru..." diye ne sevinmişti!
O heyecanla oturup Arap ve Latin alfabeleriyle dört dilde divan bile kaleme almıştı.
Yüksek ilgiye rağmen güme mi gidecekti şimdi onca emek ve umut, her kalemden tasarruf bitti de Kürtçe, Zazaca bölümlerine mi sıra gelmişti?
Fakat hayır, kazın ayağı öyle değilmiş. Ve yazık ki ancak Artuklu Üniversitesi'ne verip veriştirmek için ayrıntılara bakınırken aslına rastlayabildim.
Rektör Ahmet Ağırakça, yalanlamak için çırpınıp durduğu halde, dünyayı turlamaya devam ediyormuş meğer uydurma haber.
Dün Twitter'dan şöyle söyleniyordu kızgınlıkla: "Sosyal medyada kulaktan duyma bir haber yaydılar, çok ayıp. Böyle bir kapatma kararı kesinlikle söz konusu değil. Haberler gerçeği yansıtmıyor. Sadece YÖK'ün tüm enstitüleri bir çatı altında toplama kararı bulunuyor. Enstitüyü kapatma söz konusu değil".
Yalanını köpürtenler, doğrusuna aynı teveccühü göstermedikleri için Prof. Ağırakça'nın tekzibi kendiliğinden önüme düşmedi.
Oysa uyduruk kapatma haberi, hiçbir çaba istemeden hepimizi buldu. Aramadan maruz kaldıklarımızdan. Öyle hızlı yayıldı...
'Sağır duymaz uydurur' kazası derdim. Ama doğrusu ortaya çıkığı halde, hala yalanının dolaşmaya devam etmesi kazadan fazlasını gösteriyor.
Birileri, bilerek ve planlayarak kamuoyunu manipüle ediyor, yaygara koparmaya kışkırtıyor, dolduruşa getirmeye çalışıyor. Ve ben dahil hepimiz buna teşne durumdayız.
Rektör Ağırakça, önünü alamama çaresizliğinden deliye dönmüş bir tonla sesini duyurmaya çırpınadursun...
Yalan ve karalamanın sesi, gerçeğinkinden çok daha gür çıkıyor, hatta bastırabiliyor. Ne hedefe konanlar bundan korunabiliyor ne de alet edilenler.
Bu vasatta yanıltıcı haberin ulaştığı her yere doğru haberin de ulaşması, tahribatı onarması, çarpıtılan algıyı düzeltmesi ne mümkün!