Eski siyasetin güzel hasletlerindendir, seçim kazanana bir süre ilişilmezdi. Hem zaferine saygı gereği hem de düzenini kurması için rahat bırakılırdı.
Alelusul 100 günlük avans verilir, ancak 100 günün sonunda ilk icraat karnesi çıkarılır, kırık notlar üzerinden salvoya başlanırdı.
Sandıktan taze güven oyu almış siyasetçiye hemen güvensizlik gösterilmez, birinci günden yüklenmek ayıplanır, yadırganırdı.
Fakat eskiden muhalefetin işbaşına yeni gelenlere tanıdığı bu mühlet, şimdi kendi destekçileri tarafından dahi İmamoğlu'na tanınmıyor.
Yüz günü henüz yarılamadı, istifa direnişleri yüzünden kadrosunu kurmaya ancak imkan buldu, henüz şirketlere atamalarını da tamamlamış değil.
İştiraklerden İSBAK'a genel müdür olarak atadığı isim, kendi kamuoyunda infial uyandırdı. İmamoğlu, bir tasarrufu yüzünden yaylım ateşi altında.
Hop oturup hop kalkanlar haksız, tasarrufu çok doğru, atama tam isabetli, tepkiler yersiz hatta abartılı bile demiyorum. Ama erken olmadı mı?
Bir nefes alsaydı, ekibini oluşturup işe güce bakmaya başlasaydı...
Ne fırsatlar çıkacak daha İmamoğlu'nu eleştirmek için. Bu acelecilik niye?
Hataysa ilk hatası olmayacak bu atama, son hatası da...
Fakat bir el sarılmış boğazını sıkarken, o yana bu yana çekiştirilirken, her an duyulan güveni sarsacak bir hata yapma korkusu ve tepki görme baskısı altında hissederken nasıl yol yürüyecek?
Erken abanmaların; cesaretini kırarak, dengesini ve motivasyonunu bozarak Başkan'ı hatalı kararlar almaya daha açık hale getireceğinden şüpheniz olmasın.
Evet, seçtiği ismin sicili, siyaseten taşıması zor çentiklerle dolu. AK Parti mazisi var, CHP zihniyetine dan dun sallamış, hızını alamayıp Kılıçdaroğlu'na hakaret savuranlara beğeni ve destek atmış, İmamoğlu seçmenini kızdıracak ateşin saydırmalardan kaçınmamış, Millet İttifakı'nı karalama kampanyalarına aktif iştirak etmiş biri.
Görev vermesen anlaşılır, partizanlık ve ayrımcılık yapmakla suçlanmazsın.
Kadrosuna katarken bunu bilmiyor ya da riskini tartmamış olamaz. Ölçüp biçtikten sonra katkısına inanmış olmalı ki böyle bir tercihte bulundu.
Yani beklentileri karşılayamazsa bedelini ödeme sorumluluğunu alıyor demektir, yarın olası hayal kırıklıklarının hesabını vermeye gözü kesiyor...Yok mu buna hakkı?
Dün sorulduğunda şu söyledikleriyle beni teyit ediyor İmamoğlu:
“Arkadaşlarımızın yaptığı incelemeler liyakat ve tecrübe üzerineydi. Bize sunuldu. Biz de detayı ile inceledik, baktık. Arkadaşlarımızla değerlendirdik. Daha önce sahada konuştuğumuz gibi siyasi ve bunun gibi bir takım unsurlara takılmadık. Başarı, beceri ve liyakat kısmı ile ilgilendik; atamalar da bu yönde yapıldı..."
'Kimle çalışacağına karar vermeyi de, 100 günlük avans süresini de çok görmeyin yeni Başkan'a, ne yaptığımı biliyorum' demiş olmuyor mu?
“Ağustos sonu iştiraklerle ilgili hiçbir sorunumuzun kalmayacağını umut ediyoruz” diye bir de tarih verdi.
Atamaları hele bir tamamlasın, yönetim kadrosu ortaya çıksın, yürüyüşünü göstersin, tepki ve eleştiriye çok fırsatınız olacak daha.
Sayılı gün çabuk geçer, 100 günlük kredi açmayı bütün seçilmişler gibi İmamoğlu'na da çok görmeyin.