Dış güçlerin ülkemize iklim silahıyla, deprem silahıyla, dolar silahıyla, faiz silahıyla saldırdığına inandırılan insanlar, şimdi de aşı silahıyla yeni bir saldırı başlatıldığına inanmaz mı!
Yıllardır aklıyla ve rakamlarıyla oynanan bir toplumdan başka ne beklenir?
Aşılar bulundu, bir haftaya bize de yetişti yetişiyor. Sağlık Bakanı Koca, bu ay ilk dozların vurulabileceğini de açıkladı.
Fakat güvensizlik had safhada, nasıl aşılacak?
Sadece bizim değil, dünyanın da sorunu bu.
Ama aşı paranoyasının bizdeki kadar canlı, kesin inanç konusu ve yaygın olduğu kaç ülke var?
Enflasyon rakamı, büyüme rakamı, hatta vaka, hasta ve ölüm rakamları bile söylendiği gibi çıkmamış...
Kamu otoritesinin sözüne, gözü kapalı güvenmemekte haksız mı millet?
Devletin rakamlarına güvenini kaybetmiş bir toplumdan, Çin aşısına güvenmesini, itibar etmesini bekleyebilir misiniz?
Yıllardır halka deli saçması komplo teorileri aşılayanlar sağ olsun...
Siyasi çıkar uğruna, olmadık paranoyaları kaşıyanlar, kışkırtanlar sağ olsun...
Uyduruk mazeretlerle, suçu hep günah keçilerine yıkarak yanlışlarını savunanlar, gerçeğin yerine ürettikleri suni algıyı koyanlar, olmayanı varmış gibi gösterenler sağ olsun...
Artık gözüyle gördüğüne bile olduğu gibi inanmayacak, altında şeytanlık ve oyun arayacak bir kitle büyüttüler.
Aşıya ve bilime karşıtlık değil, düşmanlık derecesinde bir kuşku hakim artık.
Aşı yaptırmanın sağlıklı olup olmadığından şüphelendikleri için onları suçlayabilir misiniz?
Batıl inanç ve hurafelerle uçuk komplo teorileri, en açık gerçeklerden daha kolay kabul görüyor memlekette.
Aşı paranoyasının alevlenmesi hiç de şaşırtıcı değil.
Korona salgınıyla mücadelede aşıyı bulmak, en kritik eşikti.
Daha zoruysa insanları, aşı yaptırmanın tehlikeli olmadığına ikna etmek.
Doğru! Aşı paranoyası bize mahsus değil. Dünyanın her yerinde az çok rastlanıyor.
Fakat Avrupa'da, Amerika'da aşı yobazlığını yenmek için kullanılan yöntem bizde işe yarayacak mı?
Eski başkanlar Clinton, Bush ve Obama kameralar önünde aşı olup halka güven mesajı verecekmiş.
Bizde bırakın eskileri, Sağlık Bakanı Koca ile Cumhurbaşkanı Erdoğan dahi göstererek yaptırsa, Çin aşısına ikna eder mi?
Birçok kimseye yetmeyecek...
Yıllarca gördüklerine değil, onlara söylediklerinize inanmalarını telkin etmişsiniz. Bu kez gerçeğin göründüğü gibi olduğunu hemen kabul etmelerini bekleyemezsiniz. Empoze ettiğiniz üzere, yine gördüklerine inanmakta zorlanacaklar.
Hatta aşı yobazlığında başı çeken Yıldız Tilbe, Soner Yalçın gibi popüler isimleri canlı yayında aşılasanız bile...İnanmamak için takacak kulp bulanlar yine çıkacaktır.
Çin ya da ABD emperyalizmi tarafından kobay olarak kullanılmak istendiklerini, üzerlerinde deney yapılacağını, kısırlaştırılacaklarını, bedenlerine takip çipi enjekte edileceğini filan düşünmekten vazgeçmeyecekler.
Üstüne, Çin malı markasının kalite ve İmaj sorunlarını da ekleyin.
Alman, İngiliz, Amerikan aşısına karşı bile yenilmesi güç bir direnç ve önyargı varken...Çakma aşı endişesi nasıl giderilecek?
Çin'in dünyayı ele geçirmeye yönelik bir oyunu olduğuna inananlar az mı?
Altında, aşılama yoluyla dünya nüfusunu azaltmaya dönük bir komplo arayanlar yok mu?
Emin misiniz, bir daha bakın etrafınıza!
Gelin de Türkiye'nin aşı saldırısı altında olmadığını anlatın şimdi!
Biz bize bunda niye yetmiyoruz?
Hayali bir aşı saldırısını püskürtemeyebiliriz. Ama gerçek bir aşı yobazlığını püskürtmek için kafa patlatma zamanıdır.
Aklıma gelen ilk çözüm: Hiç değilse seçenekler çoğaltılabilir.
Birçok ülke tedariklerini çeşitlendirme yoluna gitti. Alman, Amerikan ve İngiliz aşılarından karma bir sipariş listesi oluşturdular.
Biz ise Çin aşısı Sinovac'a yüklendik. Gerekli dozun yarısı, tek kaynaktan sipariş edildi.
En az bir 50 milyon doz daha lazım. Bari kalan yarısını, Alman Pfizer-Biontech ve Amerikan Moderna aşılarıyla dengelesek.
Ha desek bile geç gerçi, sıranın sonuna kaldık. Sipariş kuyrukları her geçen gün de uzuyor. Teslimatları 2021 sonlarını bile bulabilir.
Fakat başarılarıyla gurur duymuştuk. Bilim insanlarımız Uğur Şahin'le Özlem Türeci çiftinin Pfizer-Biontech aşısından bari niye almıyoruz? Daha mı az güvenilir?
Vefayı geçtim; biz bize yetebilecekken başka tercihlere yönelmek niye? Bilmediğimiz mecburiyetler mi var?