İktidarın karıştırdığı gerçekler

Akif Beki

Şanlıurfa’da HDP seçmeni Şenyaşar ailesinin, AK Partili İbrahim Halil Yıldız’a karşı adalet arayışı mesela.

2018 seçimleri öncesinde kan gövdeyi götürmüş, ağır yaralı iki kardeşle baba Şenyaşar hastanede linç edilerek öldürülmüştü. Anne, 4 yıldır adliye önünde oturuyor.

Hastanedeki katliamla ilgili 4 sanık, ancak 4 yıl sonra tutuklanabildiler.

Olaya terörist PKK’lılarla çatışma diyen dönemin bakanı Fakıbaba, 4 yıl sonra özür diledi. Halk TV’den İsmail Saymaz’a konuşmuş. Kendisine öyle bilgi verildiğini, yanıltıldığını, vicdan azabı çektiğini söyleyerek.

Davadaki ilerleme, Kılıçdaroğlu evine gitmeden kesik elektriği açılmayan vatandaşınkine benzedi.

Kılıçdaroğlu ve muhalefet partileri üstelemese karartılan katliam, daha sittin sene aydınlatılmazdı. Karanlıkta bırakılır ve gerçeğin zaten aydınlatıldığı anlatılırdı.

Enflasyonda da öyle değil mi?

Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Aşan, aralıkta müjdeyi vermişti. Ocakta enflasyon, eksiye düşecekti.

Bakan Nebati daha temkinli. En yükseğini göreceğimiz tarihi, ocaktan nisan-mayıs aylarına ertelemişti.

Nebati yine temkinli, nisanda randevuyu tekrar güncelledi, bu kez sene sonuna attı. Yavaş yavaş inmeye yeni yılda başlayacakmış.

Ama yardımcısı ayrı fikirde, enflasyonda düşüş için kasım ayına randevu veriyor.

AK Parti Sözcüsü Çelik’inse enflasyonla daha farklı bir anlaşması olmalı. Tarihi çok öne, bayramın hemen sonrasına çekti.

Çelik önceki gün gayet emindi, “şimdi göreceksiniz, bayramdan sonra yavaş yavaş düzelmeye başlayacak” diyordu.

İktidar yetkililerinin aynı gerçekle ayrı ayrı anlaşmaları, başka alanlara da yansıyor.

Son örneği, Kılıçdaroğlu’nun evinin elektriği.

İktidar ve medyası, haklı nedenle kesildiği, faturasını ödemezse elbette kesileceği üzerinden yürüyordu.

Enerji Bakanı Dönmez, günler sonra gerçekle anlaşmasını yeniledi. Birden, aslında Kılıçdaroğlu’nun elektriğinin kesilmediğini fark etti. Ve Kılıçdaroğlu’nu, kasten kendini karanlıkta bırakmakla suçladı. “O gün evde elektrik varmış” dedi, neden ışıkları açmadan oturduğunu sordu.

Bakan’a inanırsanız; Kılıçdaroğlu, yalandan elektriği kesilmiş gibi gösteriyor kendini.

Kesildiğine dair tutanak ve kesme işlemine ait görüntüler ortadayken aksini söylüyor hem de.

Eski bakan Fakıbaba’nın, kendisine kasten yanlış bilgi verildiğini, yalana alet olduğu için de kendisini bir türlü affedemediğini, devlet adamına yakışmadığını itiraf etmesi, 4 yıl aldı.

CİMER, bir soru üzerine Lozan’da gizli madde olduğu, maden çıkartmamıza engel teşkil ettiği uydurmacasını, sonunda resmen yalanladı. Bu da epey zaman aldı.

İktidar medyasınınsa hala zamana ihtiyacı var, haber ilgilerini çekmedi. Uydurma gerçekle anlaşmalarını bozmak, Lozan yalanlarına inananları uyandırmak istemediler belki.

Bakalım mevcut bir bakan, yetkili veya iktidar medyasının, alet olduğu planlı, sistemli kandırmacaları itiraf etmesi daha ne kadar zaman alacak?

KÜLTÜR VE TURİZMİN TOZU

Şu meşhur Antakya Museum Hotel’i, yerinde gördüm nihayet. Mimarı Emre Arolat’la gezip görecek kadar da şanslıydım üstelik.

Emre Arolat Architecture’ın ayrılmaz parçası mimar Gonca Paşolar da bizimleydi, bir grup dostla birlikteydik.

Fonksiyonel ve anıtsal bir eser çıkmış ortaya. Ne otel ne müze vasfı, diğerini bastırıyor. İkisini de aşan sembol bir proje.

Ticari olarak delilik aslında. Parayı döken, kazananla aynı kişi. Dolayısıyla hesabını bilmeyecek biri değil Necmi Asfuroğlu. Önce arkeoloji müzesinin tabelasında adıyla, sonra da şahsen kendisiyle tanışma fırsatımız oldu.

Necmi Bey farkında, geriye bir isim ve parmakla gösterilecek nadirattan bir eser bırakmanın manevi hazzıyla yetinecek.

İnşaatı, 2019’da tamamlanmıştı. 10 yıl sürmüş.

İskender’den, Roma döneminden antik şehir kalıntıları mı dersiniz, dünyanın en büyük tek parça mozaiği mi...

Arkeoloji ve mimarlık dünyasında merak kadar şaşkınlık da uyandıran bir ilk, eşi benzeri olmayan sıra dışı bir yapı. Hak ettiği ilgiyi ve yankıyı da buluyor.

Uluslararası dergilere, yayınlara, belgesel ve haberlere konu olmaya, tartışılmaya devam ediyor.

13 medeniyete ait, binlerce yıllık 30 bin tarihi eser üzerinde, onlarla uyumlu dokuda ve koruyup sergileyecek şekilde tasarlanmış.

Anlatılmaz, görmek lazım...

Hem kültür hem turizm için paha biçilmez. Müzesi, zaten bakanlığa devredilmiş.

Kültür ve Turizm Bakanlığının, gözü gibi bakmasını beklersiniz.

Oysa kalıntı ve mozaiklerin rengi soluktu. Sepya havası kaybolmuş, kıra çalmaya başlamıştı. Bu da eski değil yeni gibi gösteriyordu. Işık hatasından sanmıştım. Meğer tozu alınmadığı içinmiş.

Böyle bir hazineyi kim bakımsızlıktan toz içinde bırakır?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (17)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.