Konu, daha verilmemiş tahmini müjdenin neden küçümsenemeyeceği.
Küçük görenin, gösterenin Türkiye’nin büyümesinden, zenginleşmesinden rahatsız olduğuna halkı iknaya çalışıyorlar.
İktidara muhalefet edeceğim diye Türkiye’ye muhalefet eden, milletin mutluluğuyla mutlu olamayanların ipliğini pazara çıkarma nutukları...
Ekranlar, nefesini tutmuş beklerken bile boş durmuyor. Bu sevince ortak olamayacakların sevinememe hastalığını baştan teşhir ederek kamuoyunu hazırlıyorlar.
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan yine de hizmetlerinden memnun değil. Ki, medyanın iktidarın sesini, nefesini dünyaya yeterince yansıtamadığından yakındı.
Demek ki, müjdelerin büyüklüğüne halkı inandırmada medyanın etkili olmadığını düşünüyor.
Bütün inandırıcılık sorunları ve etkisizliğine rağmen, bu tablonun tek sorumlusu iktidar medyası mı peki?
Beklentiyi yönetmekte yapılan yanlışların, acarlıkların hiç mi rolü yok bunda?
320 milyar metreküp doğalgaz keşfi, az mı? Üstüne Cumhurbaşkanı, 85 milyar metreküp ilave rezerv müjdeledi. Hiç yoktan neyimize yetmiyor?
Fakat iktidarın umduğu tesiri uyandırmıyor.
Bundan sadece medyayı sorumlu tutmak yerine, aşırı dozda abartmaya dayalı başarı propagandasının sökmediğini görmek gerekmez mi?
Rüzgarı 800 milyar metreküpten estirmeye başlayıp 405 milyar metreküple bitirirseniz olacağı bu. Beklentinin altında kalmaz mısınız!
Türkiye’nin en iyi ihtimalle, hepsi çıkarılsa bile 8-10 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayacak. Sevindirici, süper haber.
Ancak olduğundan farklı, çağ açıp çağ kapatacak, cari açık fazlası verdirecek, Türkiye’ye lig atlatacak, petrol açığını da bitirecek, trilyon metreküpten el açan ülkeleri yaya bırakacak, dünyayı altüst edecek bir keşif diye sunarsanız...Etkisini, inandırıcılığını kendi elinizle kırmış, bire bin katar gibi sulandırmış olmaz mısınız?
4 ay öncesine dek salgından kazançlı çıkacağımız, geçen yıl binde 9 büyümüşken bu yıl yüzde 5 büyüme hedefini tutturacağımız coşkusu pompalıyorsunuz...
4 ay sonra bu kez, geçen yılın bu yıla 3 kat fark atacağını, aslında yılı binde 3’le kapatacağımızı, yine de ekonomimizin şahlanıp zirveye uçtuğunu, dünya küçülürken hamdolsun büyümeye, kıskandırmaya, parmak ısırtmaya devam ettiğimizi anlatıyorsunuz.
Hayal kırıklığına uğratmaz mı?
Salgına rağmen binde 3 büyümemin pek de kötü olmadığını, uçmadan kaçmadan telkin etseydiniz...Ayakları yere basmaya, yorgana göre uzatmaya milleti çağırsaydınız...Gerçekçi bir ümit vaat etseydiniz...”Hazırlığı kışa göre yapalım da bahar çıkarsa bahtımıza düğün bayram” deseydiniz...
Binde 3’ü sineye çektirir; enflasyona, zamlara, işsizliğe, yokluğa, paranın erimesine sabrettirebilirdiniz belki.
405 milyar metreküp doğalgaz keşfi de sevinçten havalara uçurabilirdi.
Bu yıl, geçen yılın 3’te biri büyüyeceksiniz ama TÜİK, geçen yıla göre işsizliğin yarımşar puan düşedurduğunu açıklayacak. Nasıl yani!
Coşkun, göz boyamaya odaklı, toz pembe gösteren iktidar propagandasıyla halkın acı gerçekleri, ha bire yükseltilen suni beklentilerle düşük gerçekleşmeler arasındaki uçurum açıldıkça açılıyor.
Bunu iktidara kim yapıyor; kendisi değil mi?
Bekir Coşkun’un ardından
Bekir Coşkun hayata veda etti...
O Hürriyet’te, ben Başbakanlık Sözcülüğündeyken bir lakap takmıştı bana: Akif De Ki...
“Sözcülüğünü yaptığım Başbakan’ın istediği şeyi koşup söylemem”le yeriyordu beni.
Hiciv ustasıydı, hınzır bir kalemi vardı, soyadımla oynayarak bulduğu espri tebessüm ettirmişti.
Daha sonra 2009’da, Radikal’e geçince de epey tadını çıkarmadım değil. Müthiş bir espri, feci bir zekâ gösterisi diye kullandım bunu. “Bay Deki” olarak geliştirdim, alter egom ilan ettim.
Hatta “şahsım, bendeniz ya da bu fakir” yerine, kendimden başkasıymış gibi “Bay Deki” diye bahsetmeyi sevmiştim bir ara.
Bir, o günleri gördü...
Bir de, oyunu beğenmediği seçmeni aşağılıyor diye çok tepki çekmişti. Meşhur “göbeğini kaşıyan adam” kulpunun, iktidar taraftarlarınca Ankara, İstanbul seçmenlerine karşı kullanıldığı günleri de gördü.
Görmeden gitmedi.
Ailesinin, dostlarının, son köyü Sözcü’nün ve okurlarının başı sağ olsun.