Bolivya Devlet Başkanı Morales, sokak protestolarına polis ve askerin de arka çıkmasıyla devrildi.
Seçim hırsızlığıyla itham ediliyordu. Ve direnemeyecek noktaya gelmişti zaten.
20 Ekim'de, birinci turda sayım tamamlanmadan zaferini ilan edip ikinci tura gerek kalmadığını söylemişti. Sokağa çıkan muhalefeti de dış destekli bir darbe tezgahlamakla suçlamıştı.
Sonunda geri adım attı, bastıramadığı taleplere kulak verdi, tartışmalı sonuçları iptal ve seçimi yenilemeyi kabul etti. Ama geç kalmıştı.
Genelkurmay başkanının istifasını istemesi üzerine, koltuğu bıraktı, ayrılmak zorunda kaldı.
Bizdeki 'büyük oyunu görün' korosu durur mu, başladılar ardından ağıtlar yakmaya.
Şöyle demokrasi şampiyonuydu, böyle halk kahramanıydı, Amerikan karşıtlığının önde giden bayraktarıydı, emperyalizmle savaşın son mücahidiydi, Washington'un canını sıkıyordu, CIA darbesiyle devirdiler sonunda, antidemokdatik müdahaleyle önce halkı sokağa döktüler, sonra işbirlikçi generallerinin ihanetine uğradı ve operasyon tamamlandı diye, hariçten ne gazeller okuyorlar ne gazeller...
Sokakları dolduran üvey evlatlar özbeöz Bolivya halkından değilmiş, gerçek Bolivyalılar bizim anti-emperyalistlermiş gibi.
Bu sonu belki de kendisinin hazırlamış, bu darbeyi dış güçlerden çok belki de kendisinin davet etmiş olabileceğinden bahseden yok.
Halkın iradesine bağlı, sandığa yüzde yüz sadık, su katılmamış bir demokrat sanıyorlar Morales'i.
Oysa sabıka kaydı pek öyle demiyor, sicili o kadar da pirüpak değil.
Dönem sınırlaması kuralını değiştirerek dördüncü kez girmişti seçimlere. Hem de değişikliği referandumda geçiremediği, halktan onay alamadığı halde.
Artık istemmediğini anlamadı, anlamamakta diretti. Halk oylamasıyla yapamadığını yargı kararıyla yaptı. Begenmediği sandık sonuçlarını yüksek mahkeme kararıyla ortadan kaldırdı.
Halka rağmen başkanlığının önünü açtı, bürokratik oligarşiye yaslanarak iktidarını uzatmaya kalktı.
Venezuela'nın başına musallat olan Chavista biraderi Maduro'yla aynı yola girdi.
Sandığa yargı darbesinden, kurallarla oynamaktan çekinmedi.
Taraftarlarını militanlaştırdı.
Tribün dalkavukluklarına, ucuz hamaset popülizmine sarılan her otoriter şovmen, şarlatanlaşarak gülünçleşir. Maduro kadar maskaralaşmadı Morales, yine de fanatiklerini boş sloganlarla eğlendirmekten geri durmadı.
Emanetçi olduğunu, anasından devlet başkanı doğmadığını, Bolivya'nın onsuz da yapabileceğini, o yönetmezse ülkesinin batmayacağını unutttu.
Belki de Bolivya bir Almanya olmadığı için, Merkel gibi başından ayrılırsa ayakta kalamayacağına, ancak o varsa var olabileceğine, yokluğunu idare edemeyeceğine kendini inandırdı.
Fakat hayır, şartları zorlayarak oturduğu koltuğa kalkmamacasına yapışmadı sanki!
Amerikan karşıtı olması, Chavez'in izinden gitmesi, darbe mağduru olması demokrasiye karşı işlediği günahları affettiriyor mu?
Ne darbe ne Morales, ne emperyalizm ne otoriterlik deme seçeneği de mi yok?
İlla iki kötüden biri seçilecek, ya darbeden ya Morales'ten yana mı olunacak? İkisini birden reddetmenin canı mı çıktı?
Her darbe, karşı durulasıdır. Ama her devrilen de demokrat değil...
Terör gibi askeri cuntaların da haklı gerekçesi, mazereti, meşru nedeni olamaz. Fakat terör ya da cuntaların varlığı da baskıcı ve zorba rejimleri haklılaştırmaz, meşru ve mazur göstermez.
Devrileni allayıp pullamadan, karşıtının kötülükleri üzerinden onunkileri örtüp aklamadan da darbelere cephe almak mümkün.
Zazacadan korkmayın efendiler!
Müge Anlı’nın ATV’deki programına bağlanıp Zazaca konuşan bir izleyici, yayından alınmıştı. O gün bugündür gündemden düşmüyor Zazaca.
En son geçen hafta, HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir, tepki amacıyla Meclis’te Zazaca konuştu.
Diğer parti gruplarında neden rahatsızlığa yol açtığı anlaşılır şey değil gerçi. Ülke vatandaşlarının en yaygın üçüncü ana dili sonuçta. Amacın sahip çıkmakla sınırlı olduğu da belli. Tolere edilemez miydi bu korsan eylem?
Türkçenin resmi dil oluşuna halel getirmez ki. Hangisi olursa olsun dilden korkulur mu yahu. Üniversitelerde okutuluyor artık, ne var iki dakika konuşulsa?
Her neyse...
Böyle sansasyonel bir eyleme konu olması bile Müge Anlı sayesinde.
Bingöl Üniversitesi Zaza Dili ve Edebiyatı hocaları, VİR adıyla bir dergi çıkarıyor. Zazaca edebiyat ve folklor dergisi. Vir, hatırlamak ve hafıza/bellek anlamlarına geliyor.
Editörü Murat Varol Hoca, 8 sayısını topluca gönderdi bana, sağ olsun.
Çok beğendim; eli yüzü düzgün, muhtevalı ve değerli bir çalışma. İlgilenlere kesinlikle tavsiye ederim.
İlk Zazaca gramer kitabını amcam Prof. Abdülaziz Beki’nin hazırladığını da yazmıştım.
Zazacayı yaşatmaya büyük hizmet hepsi.
Fakat kabul edelim ki Anlı’nın Zazacaya çektiği dikkat de hatırı sayılır bir katkı yerine geçti. Hakkını yemeyelim. Kızmasın Zazalar, teşekkür etsinler bence.