İzmir Selçuk'ta, eve kilitlenen 5 kardeşin elektrik sobası yangınında can vermesiyle içimiz yandı.
Baba hapiste, anne hurdacıdan para almaya çıkmış. Gecekondunun kapısında kilit yok, pvc kapının kolunu sökerek 1 ila 5 yaşlarındaki 5 çocuğun üstüne kapatmış.
Meclis'teki tartışmada AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in söyledikleri tepki çekti.
Zengin, "bu kadar acılı bir günde dönüp dolaşıp sadece paraya bağlamanızı anlamakta zorlanıyorum" demişti.
Tepki çekmeyecek gibi değil. Tabii ki sebep para, tabii ki yoksulluğun gözü kör olsun.
Fakat Zengin'e haksızlık da etmeyelim, salt para yardımına indirgeyerek soruna doğru çözümü bulamayacağımızı anlatmaya çalışıyor.
Parasal sebeplerle sınırlı olmadığını, altında başka sebeplerin de yattığını, bakanlığın eve ulaşıp para yardımı yaptığını, kaymakamlığın elektrik desteği verdiğini ama ailenin de çocuklarına kendilerinin bakmak istediğini söylerken dili tam dönmüyor belki.
Kastını aştığını, infial uyandıracağı belli ifadelerin dikkatsizlik eseri ağzından kaçtığını sanıyorum.
Yoksa edilecek lâf mı! Parayla, yoksullukla nasıl ilgisi olmaz! Niye hep fâkir çocuklarının başına geliyor!
Çünkü münferit değil. Evet evet, gecekondu yangınlarında eve kilitlenmiş çocukların feci ölümleri münferit değil.
Bu, tekrar eden ve tekrarı önlenemeyen bir trajedi.
Gazetecilikle hiç alâkası olmayan bir dostum bile hemen iki eski örneğini Google'dan bulup gönderdi.
Haberlerin görsellerini ekliyorum yazıya.
Biri, 27 Ekim 2024'te Iğdır'da yaşanmış. Yalnız bırakılan 2 yaşındaki bebek, gecekondu yangınında ölmüş.
Diğeri ise 2016'dan. Kütahya'da, annelerinin temizlik işine gitmek için evde yalnız bırakıp kapıyı üzerlerine kilitlediği 2 çocuğun yangında öldüğünü bildiriyor.
Haberleri gönderen arkadaşım, muhafazakâr dünyadan. Yine de Özlem Zengin'e kızgın. Ve onu kızdıracak bir şekilde tepki gösteriyor. Yazıyı, arkadaşımın Özlem Hanım'a o notuyla bitiriyorum:
"Evet. Her şey parayla değil ama iş bilmekle ilgili. 100 metre aralıklarla imam hatip yapılacağına mahalle kreşleri yapılsa... Günübirlik işlere giden emekçi kadınlar, çocuklarını buralara bıraksa başımıza cehennem azâbından daha kötü bu hâller gelmez."
BAHÇELİ ÖCALAN İÇİN Mİ MÜHLET VERDİ?
MHP lideri, salı günkü grup konuşmasında Öcalan teklifini yinelemedi. Ama ne söylediyse arkasında durduğunu belirtti. Yani Öcalan'ı Meclis'te konuşturma teklifinde ısrarcı.
Akşam saatlerinde de MHP'nin sosyal medya hesabında, dikkat çekici bir Bahçeli klibi paylaşıldı.
Üstünde büyük harflerle "vakit tamamdır, söz konusu vatandır" yazan bir klip. İçinde de Bahçeli'nin, yalnız bırakıldığı hâlde kararlı duruşundan ödün vermeyeceği vurgulanıyordu.
Zamanlaması manidardı.
Vakit tamamdır, denilerek kime verilen sürenin dolduğu, karar zamanının geldiği hatırlatılıyordu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli'nin Öcalan teklifine henüz cevap vermemişti. Sorusu bile daha sordurulmamıştı.
Gözler, Erdoğan'ın ne diyeceğine çevrildi.
Fakat dünkü Suud ve Azerbaycan dönüşü uçak söyleşisinde konuya yine girmedi.
Gördük ki Öcalan teklifi, bir kez daha Erdoğan'a sorulmamış, sordurulmamış.
Terörsüz, terörle ilişkili siyasete de yer olmayan Türkiye hedefi sorulmuş. Erdoğan da bu konuda Cumhur İttifakının tam mutabakat içinde olduğunu ifade etmiş.
Yani Kandil'in sözünden çıkmazsa DEM'e tasfiye yolu görünüyor, iktidar ortakları bunda hemfikir.
Peki ya Meclis'te konuşturulursa Öcalan'ın sözünden çıkıp çıkmamaları!
Bahçeli'nin DEM'e bu açık teklifinde de hemfikir mi ortaklar? Aralarında bir görüş ayrılığı var mı, yok mu?
Hâlâ muamma. Ve MHP'nin son klibiyle daha çok merak uyandırmaya başladı.