Yıllar sonra ortaya çıkan gerçek, şöyle duyurulmuştu:
“Ahmet Kaya’yı Kürdistan haritası ve Öcalan resmi önünde şarkı söylerken gösteren konserin kayıtları ortaya çıktı. Hürriyet’in, 5 yıl sonra ‘Ayıp Ettin Gözüm’ manşetiyle duyurduğu konserde, Öcalan posteri yok, Ahmet Kaya o sözleri söylemiyor...”
Ama artık çok geçti.
Ahmet Kaya, 2000’de aramızdan ayrılmıştı. Söylemediği anlaşılan o sözler ve 1994’te vermediği o ‘PKK konseri’nden DGM’de yargılanıp ceza almış, burada barındırılmadığı için gittiği Paris’te ölmüştü.
10 Şubat 1999’da, Magazin Gazetecileri Derneği ödül töreninde başlamıştı her şey. ‘Kürtçe şarkı söyleyip, klip çekeceğini’ söyledikten sonra linç girişimine uğramıştı.
Başbakan Erdoğan, 2013 yılındaki grup toplantısında o utanç gecesinin sorumlularına şöyle çıkışacaktı:
“Şimdi diyorlar ki ‘ben o sırada tuvaletteydim, dışarıdaydım’. Ulan hepiniz oradaydınız be. Kamera kayıtlarında hepinizi görüyoruz. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar...”
Linç girişiminde başı çeken Serdar Ortaç, nedametler getirdi, iktidardan kabul gördü, AK Parti savunucusu ve Erdoğan sevdalısı olarak hayatına devam ediyor.
Kabul gören görmeyen başka özürler de dilendi.
Köprünün altından çok sular aktı.
Kürtçe müzik yasağını deldiği için kaçmaya ilk zorlananlardan Şivan Perwer, artık iktidarca Türkiye’ye davet edilir olmuştu.
Şivan, temelli dönmedi. Fakat Diyarbakır’da, Erdoğan’la Barzani buluşmasında İbo’yla Kürtçe düet yaptı.
Unutulmaz düet, “Megri Megri” parçasıyla hafızalara kazındı.
Yıllar yılları kovaladı, 2022’ye geldik. Önceki gün Yeni Şafak, Kürtçe şarkılarıyla Türkiye’ye mal olmuş bir sanatçıyı, Aynur Doğan’ı, Twitter’dan şöyle hedef gösteriyordu:
“Derince Belediyesi, Aynur Doğan’ın 20 Mayıs’ta yapmayı planladığı konseri iptal etti.
Muhalif partiler, Doğan’ın Kürt olmasından dolayı konserin iptal edildiği algısını oluşturmaya çalıştı.
Kılıçdaroğlu da geçmişte Öcalan’ın posteri önünde konser veren Doğan’a sahip çıktı.”
Mesajın altını çizmek için bir de görsel eklemişlerdi paylaşıma.
Ne demeye, konser iptalini neyle haklılaştırmaya çalıştıkları ortadaydı...
Yani “Kürt olmasından ve Kürtçe söylemesinden dolayı” değil, “2011’de PKK konserine çıktığı için” konseri iptal edildi. Öyle mi!
Oysa Ak Partili Derince Belediyesi bile Aynur’u terörle suçlayarak kendini savunmaya kalkmadı.
Aynur’un suçu, Öcalan’dan mektupla selam getirip Diyarbakır’da “Megri Megri” ağıdı okuyarak dinleyenleri ağlatmamak olmasın!
Geçmişin acı bedellerinden ne dersler alınmış, ne dersler...
Yeni linç dolduruşlarına, yeni “hepiniz oradaydınız be” kalabalıklarının toplanmak istenmesine “hoş gelsin” mi diyeceğiz şimdi!
MÜZİK YASAĞINDA SİYASET YASAK
Kılıçdaroğlu, yasak konularda siyaset yaptığının bilmem farkında mı?
Aynur Doğan konserinin iptaline verdiği tepki, farkında değilmiş gibi gösteriyor.
Diyor ki:
“Gece müzik yasak. Gençler KPOP seviyor, yasak. AKP belediyesinde Kürtçe müzik yasak. Eğlenmeyi yasaklayan bir anayasa değişikliği getirsinler, yakışır onlara…”
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, uyarmıştı halbuki.
Gece 1’den sonra müzik yasağının, üzerinde siyaset yapılmayacak bir konu olduğunu deklare etmişti.
Birlikte, konsensüsle, uzlaşarak çözülecek bir konuydu. Bakan Bey, öyle diyordu.
Fakat dinleyen kim!
Zaten düzensiz göçmen sorunu da, siyaset kapalı bir alan. İçişleri Bakanı Soylu, ilan etmişti.
Enflasyon hakeza! Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, hayat pahalılığının siyasete alet edilemeyeceğini bildirmişti.
Gelin görün ki muhalefet, bana mısın demiyor.
Bunlar ve diğer sorunlar, ilgili bakanlarca siyasete kapatılmış mevzular. Siyasete konu edilmelerini, ayıp diye kınıyor iktidar ve istismar sayıyor.
Bay Kemal’e biri hatırlatsın, bu ne gaflettir yahu!