Korkunç suç iddialarıyla ilgili re’sen başlatılan bir soruşturma duydunuz mu?
Mafyanın siyasi ayağı bir siyasetçi, Peker’den aylık 10 bin dolar maaş alıyormuş. İçişleri Bakanı Soylu, TV’den söyledi...
İhbar kabul edilerek, ‘kimmiş’ diye re’sen harekete geçildi mi?
Sezgin Baran Korkmaz, kara para suçlamasından aklamak için kendisinden 10 milyon avro rüşvet istendiğini afişe etti...
Bu, ilk ağızdan bir ihbardı. Re’sen işleme koyan, rüşvetin kime gideceğini araştıran yetkili çıktı mı?
Yahu, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, orman yangınlarıyla ilgili soruşturmaların bile Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla açıldığını bildirdi.
Yangın soruşturmaları dahi re’sen açılmıyorken dün bakın, re’sen açılan hangi soruşturmanın haberi geldi!
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı başlatmış. Sosyal medyada, orman yangınlarıyla ilgili “Help Turkey” etiketiyle yapılan paylaşımlara ilişkinmiş. Bunlar suç unsuru teşkil ediyormuş.
Devletin istemekte geciktiği yardımı dünyadan istemek, ‘suç unsuru’ oluşturuyor.
Acaba ‘devleti aciz ve yetersiz gösterip küçük düşürme’ suçu mu kastediliyor?
Bana sorarsanız anlamsız bir kampanya ve metindi.
Fakat Twitter’dan yardım çağrısı paylaşmak, yangın bölgelerinde yol kesip kimlik soranlardan daha mı fazla devleti aciz gösterdi, küçük düşürdü?
Alanya, Milas, Bodrum ve diğer yerlerden yol kesme haberleri gelmeye devam ediyor.
Elde silah devriye atan gruplar, Aydın’da yabancı plakalı arabadakileri lince kalkıştı. Kundakçı avı sırasında, yanlış anlama kaynaklı ikinci linç vakası bu.
Şikayetlere, canını zor kurtardığını söyleyenlere rağmen önü alınamıyor.
Devletten rol çalanların dünyaya verdiği bu eşkıyalık pozları, devleti daha mı az aciz ve yetersiz gösterip küçük düşürüyor?
Sokaklarda kanun düzeni sağlanamıyormuş, can güvenliği kalmamış, başıbozukluk hakimmiş gibi göstermekte sorun yok mu?
Yoksa kanun düzeninin gücü, sadece Twitter’a mı yetiyor?
Sözlü suçlarla mücadelede göz açtırmayan kanun uygulayıcılar, fotoğraftaki gibi fiili suçların kaçına re’sen müdahale etti?
Yol kesip kimlik soranlardan kaçı karakola, savcılığa çekildi? Gözaltı, tutuklama var mı?
Salgında bile ‘asılsız ve provokatif paylaşım’lardan yüzlerce kişiye işlem yapıldığını, onlarcasının şafak baskınıyla evinden alındığını biliyoruz. İçişleri, düzenli bilgilendirdi.
Üstelik Emniyet, orman yangınlarını terör saldırısı gibi gösteren asılsız ve provokatif paylaşımları yalanladı. İşlem de başlatılacakmış.
Ama iktidarı savunmak için yalana ve provokasyona başvuran bu hesapların kaçına, ne işlem yapıldı? İçişleri açıklamıyor.
Ölçü ne ki...Bir Twitter paylaşımı bile haydutluk pratiklerinden daha çok devletin gücüne gidiyor!
Devlet ve müteahhitlerinin gururu
Ahbap Derneği, Kazakistan’dan helikopter kiraladı. Marmaris’te Orman teşkilatıyla yangın söndürme çalışmalarına katılacak.
Fakat Haluk Levent, yanlış anlaşılmamak için şu açıklamaya mecbur kaldı:
“Devletin kanunları çerçevesinde, devletin onay verdiği dernek ile devletin izin verdiği basit helikopter kiralama işini paylaştık.
Vay arkadaş! Devletle karşılaştırılıyoruz.
Yapmayın, etmeyin!...”
Çünkü devletimiz, gururuna çok düşkün, en ufak bir imada bile incinip alınabiliyor. Bakan Pakdemirli’ye, “Envanterimizde söndürme uçağı, helikopteri yok ama gerekirse uzay aracı bile alır kullanırız” dedirten bu hassasiyet.
Orman Genel Müdür Yardımcısı Özkaya’nın şu sözlerinde de aynı hassasiyeti görebiliyoruz:
“Bizim hakikaten hava gücümüz iyi ama bu tür destek vermek isteyen ülkeleri de kıramıyoruz. Bu yardım taleplerini geri çevirmek diplomatik olarak da doğru değil.”
Haluk Levent işte bu hassasiyeti gözetiyor.
Dolayısıyla devletimizin işkillenmesini gerektirir bir durum yok.
Fakat Beş Büyükler başta, devletin zengin ettiği müteahhitler nasıl gocunmuyor, anlayamıyorum.
Ahbap Derneği kadar olamamak, hiç mi gururlarına dokunmuyor?
Ne aciz gösterilip küçük düşürülmüş ne de rencide edilmiş hissediyorlar, sıfır tepki.
Devletin parası geçmiş, gururunun zerresi