HSK, yaz kararnamesiyle neredeyse her 5 hakim ve savcıdan birinin görev yerini değiştirdi.
Listede Samsun savcılarından Ali Evcimen'i aradım...
Aralık 2019'da Gül, Davutoğlu ve Babacan'la ilgili skandal bir Facebook paylaşımına imza atmıştı.
Tepkiler dinmeyince de HSK'nın sessizce bir soruşturma başlattığı sızdırılmıştı.
Terfilerde tarattım, eşleşen bir sonuç bulunamadı. Kararnamede adına rastlayamadım.
Bir de haksızlık etmez mi muhalefet, hakim ve savcılar siyasi yararlılıklarına göre tayin edildi diye.
Üstelik Kılıçdaroğlu da konuyu yakından takip ettiğini söylemişti yazım üzerine.
Yakından izliyorlarsa bilmeleri gerekmez miydi?
Yok, hakim ve savcı atamalarında siyaseten ödüllendirme veya cezalandırma yoluna gidilmiş. Hani nerede!
Man Adası iddialarıyla ilgili davada Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı Kılıçdaroğlu lehine karar veren hakim, örnek gösteriliyor.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi Başkanı Fatih Kılınçaslan, düz hakim yapılmış.
Kılınçaslan, Kılıçdaroğlu'nu astronomik tazminat cezasına çarptıran kararı bozmuştu. Ataması bununla ilişkilendiriliyor. Güya rütbe indirimiyle cezalandırılmış. Başka sebebi olamazmış gibi...
Yok, kararları siyasi iradeyi rahatsız edenlerin rütbesi düşürülmüş. Yok, memnuniyetsizliğe yol açanlar uzağa sürülmüş...
Siyasi kriterle değerlendirilmiş olsa Samsun savcısı da terfi almaz mıydı? Mesela bir başsavcılıkla ödüllendirilmez miydi?
Gül’le Davutoğlu ve Babacan’ı hedef alan rezil bir fotomantaj paylaşmıştı.
Yargıda görülmemiş bir militan partizanlık örneğiydi. Üçüne pembe kız çocuğu elbisesi giydirmişti. Ağır ve cinsiyetçi bir aşağılamaydı.
O paylaşımın savcıya ait olduğu geçen sürede doğrulandı mı, niye uzadı, doğrulandıysa ne ceza verildi? O gün bugündür sır.
Meslekle bağdaşmayan uygunsuz davranıştan en fazla kınama cezası alır deniyordu.
Kınama gerektiren haller, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 65. Madde'sinde belirleniyor. Mesleğin saygınlığını ve güvenilirliğini zedeleyen eylemler olarak.
Belki de kınama ile geçiştirildi fakat kamuoyuna açıklanmadı.
Yargı bağımsızlığı ve tarafıszlığını lekeleyen bir kepazeliğin görevden derhal el çektirmeyi gerektirdiğini düşünenleri kesmez.
Ondan da duyurulmamış olabilir.
Neticede, atama listesinde adı çıkmadı. Ödüllendirilmemiş yani, muhalefet yanılıyor.
***
Muhalefeti adli istatikstikler susturmaz mı?
HSK, hangi hakim ve savcının neye göre atandığını göstererek asılsız spekülasyonlara niye son vermez, anlamıyorum.
Performans ölçümleriyle ilgili son adli istatistikler, gerçeği görmemizi sağlayabilir.
Yargıtay Baskanı Cirit'in 2017 adli yıl açılış konuşmasındaki veriler duruyor elimizde.
Kabataslak yuvarlarsak; her 10 vatandaştan biri şüpheli sıfatıyla savcılık soruşturması geçiriyor. 2 şüpheliden biri takipsizlik alıyor, diğeri yargılanıyor. Yargılanan 3 kişiden birinin davası görevsizlik, yetkisizlik, birleştirme kararıyla uzuyor. Birinin düşmeyle, beraatle ya da bozulmayla sonuçlanıyor. Birininki de ceza kesinleşmesiyle.
Güncellenmiş, detaylı ve karmaşık döküme, bakanlığın Adli İstatistikler 2019 kitabından ulaşılabilir.
Bu tablo, ezici bir çoğunluğun neden adalete güvenmediğini açıklıyor. KONDA anketi, çarpıcı rakamlarla ortaya koymuştu.
Devlet ve yetkililerinin haksızlığına uğrarsa yargının kendisini koruyacağına inanç dibe vurmuştu, yerlerdeydi.
Hukuk güvencesi altında hissetmiyordu kimse.
Haklıdan değil güçlüden yana bir düzen algısı pekişiyordu.
Soruşturmalarda isabet, iddianamelerde kabul ve ret, açılan dava ve kararlarda temyizden dönme oranları değişti mi? Ne civarda seyrediyor; kötüleşiyor mu iyileşiyor mu?
Bakanlık neden Cirit'in yaptığı gibi, herkesin anlayacağı basit bir dille genel özetini de sunmaz ki?
Hakim ve savcıların, performanslarına değil de siyasete göre ödüllendirilip cezalandırıldığı iddiasını çürütmek kolay.
İstatistikler ortaya serilirse eminim aydınlatıcı olacaktır.
Madem HSK ve Adalet Bakanlığı, yargıyı siyasallaştırma zannı altında bırakılıyor...
Onları haksız suçlamalardan kurtaracak daha iyi fikri olan?