Orada Filistinli çocuklar bedelini canla öderken burada “kahrolsun siyonizm” sloganlarıyla iç rahatlatmak istemiyorum.
Nöbet sırası geldiğinde patlat iki slogan, sav sıranı, ölen öldüğüyle kalsın, sen Filistin kahramanı olarak hayatına devam et. Ne ala!
Orhan Veli’nin tarifiyle ‘neler yapmadık şu Filistin için; kimileri öldü, kimimiz nutuk söyledik’ durumu.
Filistin duyarlılığını ayakta, canlı tutmak için çırpınanlar baş tacı. O sorumluluk hepimizin omuzlarında.
İsrail’in insanlık dışı saldırganlığı ve işgali de her türlü kınamayı, lanetlemeyi hak ediyor.
Galeyana gelmemek mümkün mü!
Fakat bunu kullanan, üstünden kendi hesaplarını kovalayan tuzu kuruları görmekten de şiddetli rahatsızım.
On yıllardır, ben kendimi bildim bileli içimizde kanayan bir yara Filistin.
Bugüne dek çözülememiş olmasında, çözümsüzlükten yararlanan aktörlerin vebali yok mu?
Hele güvenli bir uzaklıktan bağıranların intikamdan bahsetmesi, Hamas’ın attığı füzeleri sevinç naralarıyla paylaşması beni benden alıyor.
O füzelere cevabın kendi başında patlama tehlikesinden emin olanların cihat coşkusu, size de ağır gelmiyor mu?
Filistin halkı Gazze’de şehit düşecek, destekçileri Filistin direnişi adına İslam dünyasının dört bir yanında kahramanlığını yüceltecek...
Bu nasıl görev dağılımı, böyle sürüp gidecek mi bu kısırdöngü?
İsrail, 8 Temmuz 2014’te Gazze’ye en uzun ve yıkıcı saldırısını başlattı. Hamas’ın roket saldırılarını bahane etti, misilleme kılıfıyla Gazze’yi 51 gün havadan ve karadan vurdu.
Anadolu Ajansı 2020’de, üzerinden 6 yıl geçtiği halde Gazze’nin hala yaralarını saramadığını duyuruyordu.
AA, katliamın kanlı bilançosunu şöyle hatırlatıyordu: 551’i çocuk 2 bin 158 Filistinli şehit oldu.
Kaynaklar, İsrail’in can kayıplarını ise 9’u sivil 75’i asker olarak veriyor.
51 günün sonunda iki taraf da ateşkesi kendi zaferi ilan etti.
Başbakan Netanyahu, şahin taraftarlarına zafer kutlatırken Hamas da “kazandık” diye konvoylarına sabaha kadar zafer turu attırdı.
Ve kolu kanadı kırılan Gazze, o gün bugün hala belini doğrultabilmiş değil.
Bugün İsrail’de yine Netanyahu Başbakan. Popülist şova çevirip siyaseten istismar etmek için yine ortalığı ateşe vermekten çekinmiyor.
Mescid-i Aksa’da, yine alçakça Ramazan provokasyonlarıyla Hamas’ı üstüne kışkırttı.
Hamas da buna geldi, yine füzelerini ateşledi.
Netanyahu, misilleme bahanesiyle yine Gazze’ye saldırdı. Yine çocuk, kadın, sivil demeden katliam yaptı.
İsrail’in Mescid-i Aksa provokasyonu dünyada infial uyandırıyordu. Hamas füzelerinin devreye girmesi, Filistin direnişinin lehine mi oldu şimdi? Güçlendirdi mi, zayıflattı mı?
Yine onlarca, yüzlerce füze atıyor Hamas. İsrail’e zarar mı veriyor, istismar edeceği bir koz mu?
İsrail, provokatörlüğünü yapıyor. Fakat Hamas, buna gelmek zorunda mı?
Örgüt propagandası ya da güç gösterisi, Filistinlilerin hayatını korumaktan daha mı değerli?
“Zafer demeyin bana”
2014’te, İsrail’in Gazze saldırısı henüz sürerken benzer duygular içindeydim. 18 Temmuz’da “Zafer demeyin bana” başlığıyla yazmıştım.
“Bu sefer olmaz, Gazze sokaklarında zafer turuna çıkarsa Hamas, bunu kaldırmaz aklım” diye başlıyordu.
Korktuğum oldu...
O gün dediğimi bugün de tekrarlıyorum:
Gazze halkının meşru müdafaa hakkı mı? Sonuna kadar yanındayım.
Önüne sandık konduğunda, iradesi hür bırakıldığında güya yanlış tarafı, Hamas’ı seçti diye Gazze seçiminin tanınmaması mı?
Tarafım belli; Hamas, Gazze halkının meşru tercihidir; Amerika, İsrail ve diğerleri ne derse desin.
Filistin halkına bir devlet ve işleyen bir demokrasi çok görüldükçe ne İsrail, ne Ortadoğu ne de dünya huzur bulmayacak. Hiç şüphem olmadı.
Gazzelilerin işgale karşı direnişlerini, iradelerine ve seçimlerine sahip çıkma mücadelelerini her şartta destekliyorum.
Ama Filistin halkının canı üzerinden İran, İsrail ve diğer güçlerin çekişmesine, kapışmasına da göz yumamam.
Ama halkının can güvenliği için, Gazze’nin açık hedef haline getirilmemesi için de uyarırım.
Ama mazlumlara kan kusturmak için zaten bahane kollayan İsrail ceberutluğuna fırsat vermemeye de çağırırım.
Ama biraz basiretli olunmasını da beklerim.
Çoğu boş araziye düşen, gerisi hava savunma kalkanı Demir Kubbe’ye takılan Hamas füzelerine mukabil, yüzlerce tonluk İsrail bombası patlıyor Filistinlilerin başında.
Ne engelliler merkezinde ne camide ne de evlerinde güvendeler.
Su kenarında oynayan çocuklara bile aman yok. Dokunulmazı yok İsrail’in...
Hamaset, bela savuşturmuyor, bela çekiyor mazlumların üstüne. Ama bunu da görün artık derim.