Yok mu sahip çıkan diye, bayramın ilk günü ortaya ısmarlamıştım. Gerdan tatlısı, ehil ellerden bir sahip buldu.
Siz onu içeride ve dışarıda ses getiren enstalasyonlarından, mitolojik motifli tablolarından, eski Haliç Tersanesi'nde yapımı süren devasa Ölümsüzlük Odası'nı daha bitirmeden kopardığı gürültüden biliyorsunuz...
Ya da mesela 'Adem ile Havva' serisinden bir eseri, daha yeni Antalya Film Festivali'nin bu yılki sanatsal afişi seçildi diye biliyorsunuz...
Yanlış bilmiyorsunuz ama eksik. Sanatçı Ahmet Güneştekin'in bugüne kadar hiç bilmediğiniz bir yanını açıklıyorum.
Benden duymuş olmayın. Kendisi dünyada kabul görmüş otodidakt bir sanatçı olduğu gibi, gastronomi literatürüne geçecek kadar da hudayinabit bir şeftir.
Yani kendi kendini yetiştirmiş, melekelerini kendisi keşfedip geliştirmiş çok yönlü, farklı disiplinlerde eser veren nadir sanatçılarımızdan olur.
Pratiğini fahri çeşnicibaşılık düzeyine taşıyarak ustalaştığı branşlardan biri de işte bu. Özellikle et yemeklerinde, hemen bütün çeşitleri ve türevleriyle bu dalın değme şeflerine taş çıkartan Allah vergisi bir hüneri var.
Mutfak sanatlarındaki yeteneği, resim ve enstalasyon kabiliyetinden hiç aşağı değil, rahatlıkla söyleyebilirim. Yine doğuştan geliyor, yine gözlem ve deneyimle zenginleşiyor, yine büyük bir zevkle performe ediliyor.
En az eserleri kadar sanatsal, provokatif ve sansayonel bir yemek ustası Güneştekin.
Hep kapalı devre yankılanan bir sırrımızı ifşa etmiş oldum gerçi. Gizli yemek cemiyetimizin artık bir gizliliği kalmadı. Umarım mahrem kalması gereken bir sırrı dışarı sızdırdığım ve elebaşımızı ele verdiğim için kimseyi kızdırmamışımdır.
Cezaya uğramak istemem. Haftalık örgütlü ziyafet faaliyetlerimizden bir süreliğine yasaklanmak, tadım içtimalarımızdan geçici men edilmek bile ağır ceza olur.
Hele gazetecilik suçmuş gibi cemiyet üyeliğimin askıya alınmasını, icra edilecek toplu yeme içme eylemlerine katılım hakkımın iptalini, müdavimlikten çıkarılmamı ya da kalıcı ihracımı filan düşünmek bile istemiyorum. Hücre hapsine atılmak gibidir sofradan dışlanmak, maazallah!...Cemiyetimiz affetsin, niyetim amaç birliğimize ihanet değil. Aynı doğrultuda çalışmaya devam etme azmimi, boğaz sadakati ve göbekten bağlılıkla koruyorum.
Fakat daha fazla saklayamadım. Çünkü Güneştekin büyük bir duyarlılık ve kadirşinaslık gösterdi.
Madem bu gerdan tatlısı, Osmanlı'nın kayıp lezzetlerindendir, kayıtsız kalamam diyerek sorumluluk üstlendi...
Madem ki kurban bayramlarının unutulan tadıdır, ortada bırakamayız dedi ve elini taşın altına koydu...
O ki ecdadın damak gustosuna sahip çıktı...
O ki hiç tadamayacak mıyım diye iç geçirmeme daha fazla dayanamadı ve klubün menüsüne bu sezon gerdan tatlısını da ekledi...
O ki; bırak sektörel çetelere sipariş etmeyi, ne anlar kavurmacılar, şu gurme gündemine, bu lokanta menüsüne almazsa almasın, kardeşime ben dik alasını tattırırım, Michelin yıldızlısı da kim, benim diyene dil dökme, biz ne güne buradayız dedi...
O ki iştahıma bayram
yaptırdı...
Yazmamazlık edemezdim.
Güneştekin, Refik Halid Karay reçetesine bağlı kalmayacak. Adeti olduğu üzere, bu geleneksel bayram spesiyalitesini, sanatsal dokunuşlarla özgünleştirecek, kendi spesiyali haline getirecek.
Ben sabırszlıkla ip çekerken siz de boş beklemeyin. Kurbanın ilk günü yazdım tarifini. Mektepli şeflerden hayır yok. Evdeki diplomasız şeflerin becerisine havale. Koyun gerdanına kendi ağız tadınızı katarak pişirmeyi deneyin, alaylı gurme mideniz bu şaheserle bayram etsin.