Dünkü "Fethiye denizi nasıl kurtulur" başlıklı yazıma, önce DSİ'den sonra da Muğla Büyükşehir Belediyesi'nden açıklama geldi.
Hani şu çarpıklığa dikkat çekmiştim:
"Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum'un seçim vaadiymiş, hadi buyursunmuş da...
CHP'li Başkan Gürün ‘konu bende’ demiş, hadi halletsinmiş de...
Siyasi rakibi değil halkı, turizmi ve denizi cezalandırmak bu!
Körfez yosuna teslim, elden gitti gidiyor, turizm can derdinde, sorumlularsa 'kime yazar' tasasında..."
Fakat baştan belirtmeliyim; gelinen safhada iki taraf da kısır siyasi çekişmelere kurban etmeden 'cenazeyi kaldırma'ya bakıyor.
Şaşırtıcı biçimde, eleştirilmekten ya da haksızlığa uğramaktan şikayet etmediler, tepkili filan değillerdi. Epeydir görmeye hasret kaldığımız yapıcı bir tavır içinde, yazıma teşekkür bile ettiler, düşünün...
Medyaya yansıyan o birbirini zorda bırakma çalımlarından uzak, elini taşın altına koymaktan kaçmayan, suçu üstüne yıkacak bir günah keçisi aramayan, sorumluluğu başkasına atmayan, işbirliğine açık bir tutumla karşılaştım; nasıl şaşırmam!
Gösterdikleri duyarlılığa bir kez de buradan teşekkür etmezsem olmaz.
Sabah, DSİ Genel Müdürü Mevlüt Aydın aradı. CHP yönetiyor diye Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne bir ayrımcılık yapmadıklarını söyledi.
Fethiye Körfezi gibi ülkenin gözbebeği bir turizm bölgesinin, siyasi cezalandırma zihniyetine feda edildiği eleştirilerini reddediyor. Ama yosun istilasına tedbir alma ve daha geç olmadan körfezi bu musibetten kurtarma duyarlılığına da sahip çıkarak...
Konuşmamızı takiben bir yazılı açıklama da gönderdi.
O arada Muğla Büyükşehir Belediyesi'den telefon geldi. Başkan Osman Gürün'ün selamıyla arayan, MUSKİ Kanalizasyon ve Atıksu Arıtma Daire Başkanı Tansel Koralay'dı. Hazırlıkların tamamlandığı, atıksu arıtma kapasitesini arttıracak ikinci etap ihalesine önümüzdeki aylarda çıkacakları haberini verdi. Ardından, o da bir yazılı not yolladı.
Çalışmalarıyla ilgili detaylı bilgilendirmeden sonra, şöyle bitiyor DSİ'nin açıklaması: "Sonuç olarak; Körfeze direkt veya dolaylı olarak bağlanan derelerin üst havza ve yataklarında gerekli tedbirler alınmıştır.
En son 8 Ağustos'ta idaremiz ve Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Kontrol Daire Başkanlığı yetkililerince dereler yerinde incelenmiştir. Büyükşehir Belediye yetkililerince, DSİ‘nin görev anlamında bir eksiği olmadığı da iş mahalinde kendileri tarafından ifade edilmiştir."
Muğla Belediyesi'nin, birkaç yıllık uğraşlarını içeren ayrıntılı açıklamasıysa şu sonuca bağlanıyor:
"Sonuç olarak; 24 saat denetlenen çıkış suyu kalitesinden ve yürütülen bilimsel çalışmalardan da anlaşılacağı üzere Fethiye Atıksu Arıtma Tesisinin körfezdeki kirliliğin sebebi olarak gösterilmesi; bilimsel olarak tespit edilmiş kirletici unsurları yok saymak anlamına gelmektedir. Tesisin kapasitesinin üstünde çalıştırıldığı ve arıtım yapmadığı ifadesi ise teknik yorumlama hatasıdır.
Bununla birlikte, arıtma tesisinin kapasite artışı ve rehabilitasyonuna dair çalışmalar, 2016 yılından bu yana yoğun bir şekilde yürütülmekte olup en yakın zamanda inşaasına başlanacaktır.
Ancak körfezdeki kirliliğin engellenmesi amacıyla; tüm ilgili kurumlarla birlikte çalışma yaparak sorunun tespitine yönelik kalıcı çözüm bulunması gerekmektedir."
Yani sorun arıtma kapasitesine indirgenemeyeceği gibi, çözüm de ondan ibaret görülemez.
Fethiye Körfezi'nin kaderi, hala belediye-hükümet işbirliğine bağlı.