At çalındıktan sonra ahırı kapatmakta üstümüze yok. Ahmet Kaya şarkısındaki gibi; hep sonradan geliyor aklımız başımıza, hep sonradan.
Suçu bu kez de Discord adlı bir iletişim uygulamasında arıyoruz.
İstanbul’da 19 yaşındaki katilin, 19 yaşındaki iki kızı vahşice katletmesinden sonra Discord, hedef oldu.
Birçoğumuz yeni duyuyor adını. WhatsApp, Telegram gibi bir uygulama.
Çevrim içi oyunlarda oyuncuların grup kurarak yazışması, görüntü ve ses paylaşması için geliştirilmiş. Ama kötü niyetliler, çeteleşmek için de kullanmaya başlamış.
Çocuk istismarı, şantaj, şiddet ve zorbalık suçlarının işlendiği gruplarla gündemimize girdi. Kapatılsın, diye kampanya yürütülüyor.
Madem suç yuvasıydı, çocuklar için tehditti... Emniyet’in siber suçlarla mücadele dairesi niye daha önce fark etmedi? Sosyal medya paylaşımlarını izlemekten sıra mı gelmedi?
Halbuki siber suçlarla mücadele biriminin çoktan içlerine sızıp burayı gözetliyor olması gerekirdi. Asıl ve öncelikli görevi bu olmalıydı, sosyal medyada cadı avlamak değil.
Ayrıca...
Çevrim içi uygulamaları, dijital platformları kapatarak suçu önlemek; sokakları güvenli tutmak yerine çocukları eve kapatmaktan farksız.
Suçlular yerine suçsuzları hapsetmek gibi. Kader kurbanı, diye azılı mahkumları, suç makinelerini infaz indirimleriyle sokağa salarken hem de.
Nereye kadar, çocukları ilânihaye evde tutamazsınız. İstemeseniz de bir gün dışarıdaki dünyayla tanışacaklar.
Sokakta bekleyen tehlikelerden eve kapatarak gençleri koruyamazsınız.
Ama gözünüzü üstlerinden ayırmadan bu tehlikelere hazırlayabilirsiniz. Bilinçlendirmek, kendilerini korumayı öğretmek yok mu?
Caydırıcı cezaların infazında indirime gidip idam veya şeriat istemek de böyle bir şapşallık.
Yeni dünyaya hazırlıksız yakalandığımızı ve baş etmekte zorlandığımızı gösteriyor. Fakat suyu tersine akıtmak ne mümkün.
Son birkaç ayda çocukları korumak için, yazı platformu Wattpad ile oyun platformu Roblox’u kapatmışız. Şimdi de Discord’u kapatma peşindeyiz.
Çocuklarımız, bizim kuşağın yabancısı olduğu bir dünyaya doğdu.
Wattpad gerçeğiyle ilk karşılaştığımda yaşadığım duygu, şaşkınlıktı. Dijital evrende çoklu paralel dünyalar kurulmuş da fena hâlde ıskalamışım duygusu.
Ergen gençler, yaşıtları yeni yetmelere kitap imzalatmak için uzun kuyruklarda bekliyordu.
Daha iki lâfı bir araya getiremeden onlar ne yazıyordu da bunlar okuyor?
Ona bakarsanız Spotify’ın en çok dinlenen ilk 10 şarkısı da kırık dökük, şiddet çağrışımlı, berbat rap şarkılarından oluşuyor.
Kirli ergenlik fantezileriyle birbirlerini zehirliyorlar, diye hemen yasaklanmasını mı istemeliyiz? Gerçekçi mi, neyi çözecek?
Kültür, sanat politikalarıyla gençleri neye özendirdiğimizi düşünmeyelim...
Yanlış ödül-ceza siyasetiyle karşılarına hangi rol modelleri çıkardığımızı gözden geçirmeyelim...
Azılı suçluları bırakıp fikir ve ifade suçlularını içeri tıkalım...
Siber polis, sosyal medyada paylaşım kovalamaktan dijital platformlarda çocuk istismarını izlemeye fırsat bulamasın...
Sığ sularda çırpınmaktan başımızı alamayalım...
Canımız her yandığında da bir platform kapatarak sorunlarımız çözülsün. Öyle mi!
Göstermelik, yüzeysel çözümlerle geldiğimiz yer ortada işte. Başka neresi olacaktı!
TÜİK HANGİ HATTAN KONUŞUYOR ACABA?
Resmi enflasyona göre haberleşmede yıllık fiyat artışı, yüzde 36 küsur olmuş.
Google’a telefon faturalarını sorun, bakın ne diyor haberler.
İktidar destekçisi medyada bile şunları okuyacaksınız: Telefon ve internet faturaları cep yakıyor, yıllık artış yüzde 400’ü buldu, vatandaş isyanda...
O kadar fâhiş kâr elde etmişler ki telekom şirketleri borsada coştu, rekordan rekora koşuyorlar.
TÜİK hangi marketten alış-veriş yaptığından sonra hangi telefon hattından konuştuğunu da açıklasa... Hepimizin enflasyonu düşmeye başlayacak. Ama bu bilgiyi nedense bizden saklıyor ısrarla.