Lozan, Türkiye'nin kurucu antlaşması. Ezanlarımız susmamış, bayraklarımız inmemişse Lozan'da barışla sonuçlanan Kurtuluş Savaşı'na borçluyuz.
Borç batağındaki Osmanlı maliyesi, Abdülhamid zamanında dış güç ve tefeci vesayeti altına sokulmuştu. İşte o Düyun-u Umumiye'den ekonomik bağımsızlığımızı da Lozan'la kazandık.
Ama Lozan'ı ihanet, Milli Mücadele kahramanlarınıysa hain gibi anlatan palavracılar ve inananları hep oldu. Yunan kazansa daha iyiymiş, ekonomik bağımsızlığımızı Lozan ve Cumhuriyet'le kaybetmişiz sanacak kadar.
Hem karşıtlarını Yunan, Bizans çocuğu olmakla suçlama hakkını kendilerinde gördüler... Hem de "keşke Yunan galip gelseydi" diyen fesli tarihçinin peşinden gitmeye devam ettiler.
Lozan Antlaşması engeldiyse 80 yıldır nasıl bor madeni ve petrol çıkarıp işleyebiliyoruz?
Minarelerinden ezan okunup içinde namaz kılınabilen Ayasofya, üste nasıl bir de camiye çevrilebildi?
Karadeniz'den gazla Gabar'dan petrol, sözüm ona gizli maddelere rağmen nasıl çıkarılabildi?
Güya ayağımıza vurulmuş prangaydı, elimizi kolumuzu bağlıyordu. Türkiye Yüzyılı'nı başlatmamızı, TOGG'u bile durduramadı.
Hani zincirleri kırıp Ayasofya'yı özgürleştirmek için, önce Lozan'ı yırtıp çöpe atmamız gerekiyordu!
Nasıl oldu da önce Lozan'ı takmamayı, ona rağmen şahlanabilmeyi başardık?
Bu kadarını sormayı akledemeyen kavruk beyinler, yine de sevinebilir.
Gözleri aydın, müjdeler olsun. Lozan Antlaşması, yüzyıllık ömrünü dün doldurunca gizli maddeleriyle birlikte yürürlükten kalktı zannedebilirler.
Yanındaki Sultanahmet'i doldurmadan Ayasofya'yı camiye çevirmeyi, Lozan'ın imzalandığı güne denk getirmek dahi nasip oldu.
Lozan henüz yürürlükteyken rövanşı alınabildiyse kalktıktan sonra kim tutar elimizi!
Lozan ihanetini sözde ifşa eden ve Ayasofya'nın açılacağını haber veren oydu. Böyle bir 'fetih' gününde üstat Necip Fazıl'ı, "Dedektif X Bir" kimliğiyle anmadan geçmek olmaz.
4 Ocak 2023'te aşağıdaki başlıkla yazmıştım. Buyurun, özetle hatırlayalım.
LOZAN BİTER YALAN BİTMEZ
Bahçemizi kazsak bor, petrol ve doğal gaz fışkıracak ama Lozan Antlaşması'nın gizli maddeleri bırakmıyor diye uyduruluyordu.
Büyük ve güçlü Türkiye'nin şahlanmasına izin vermeyen gizli maddeler, 2023'te kalkacaktı. Anlaşma yüzyıllıktı ve süresi doluyordu.
Bu Lozan efsaneleri, kazmayı vurduğu yerden jelibon madeni çıkaracağına inananları bile bastı bağrına.
Oysa efsanenin orijinal versiyonunda maden yasağı filan yoktu. Yıldıray Oğur, "Dedektif X Bir, Lozan’ın gizli maddelerinin peşinde” yazısıyla Karar'da kaynağına inmişti.
1950'de, Necip Fazıl'ın Büyük Doğu dergisinden çıkmıştı. "Lozan’ın İçyüzü" adlı bir diziden. "Dedektif X Bir" takma adıyla yazan, Necip Fazıl'dı.
'Gizli maddeler'i güya ifşa ediyordu. Bunu da devrin İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un sözlerine dayandırıyordu.
Fakat Curzon, İngiliz parlamentosunda o sözleri etti mi? Aslına ulaşılamıyordu, hayal gücüyle ağzına yakıştırılmışlardı.
Lozan'ın gizli maddeleri, ilk uydurulduklarında şunları dayatıyordu: Harf ve şapka devrimleri, hilafetin kaldırılması, Ayasofya'nın namaza kapatılması ve başkentin İstanbul'dan taşınması...
Halbuki kılık kıyafette Batılılaşma, Batı hayranı Osmanlı Sarayı'nda başlamıştı. İlber Ortaylı gibi tarihçiler, fırsat bulsa harf devrimini Abdülhamid'in yapacağını anlatıyor.
Fakat hayır, Cumhuriyet'i kurma izni karşılığında Haçlı'ya söz verilen tavizler sayıldı bunlar. Hristiyan Batı'ya yaranmak için, İslam'dan ve ümmetin liderliğinden vazgeçilmiş gösterildi.
Necip Fazıl'ın asılsız Lozan rivayeti, dilden dile yayılarak ciddiyet kazandı, yayıldı ve tuttu.
İnandırıcılık katmak için olsa gerek, zamanla bir geçerlilik süresi de kondu.
Petrol, doğal gaz, bor madeni çıkarmamıza engel gizli maddeler ise daha yakın zaman uydurması.
Lozan yalanlarını güncelleyenler, Allah'tan süre sınırı koydular da gizli maddelerden kurtulabildik. Yoksa sittin sene geçse ezanlarımız, bayraklarımız tehlikeyi atlatamayacaktı. Bir gün jelibon madenlerini çıkarıp dünyanın süper gücü de olamayacaktık.
Geçerlilik süresi sonra ermiş diye de gevşemeyin; Lozan biter, yalan ve dolduruşları bitmez.