‘Çoğu gitti azı kaldı’

Akif Beki

İran’daki teknik arıza, sanayide doğal gaz kesintisine yol açmıştı. 20 Ocak’ta başlayan kesintiler, 19 gün sonra nihayet dün sona erdi.

İmamoğlu’nun balığı, Kılıçdaroğlu’nun otel odasıydı; muhalefetin öngörüsüzlüğü, tek parti döneminin vurdumduymazlığıydı; Sezen’in şarkısı, filankesin densiz bir lafıydı derken bakın, su gibi akıp geçti işte zaman.

İlgili bakanlar, iktidar sözcüleri ve medyası; bu 19 günü elektrik, gaz kesintileriyle boğuşarak geçiren sanayicilere fırsat bulup tek söz söyleyemedi belki, evet.

Ama zor zamanlarında onları yalnız bıraktıklarından, söyleyecek şeyleri olmadığından değildi. Sadece sağa sola laf yetiştirmekten bir türlü vakit ayıramadılar.

Ancak şimdi sıra gelebildi sanayicilere. Artık başlarsınız üretimi, istihdamı artırmak için sanayicileri nasıl desteklediklerini, birkaç günlük sıkıntılarını çözmek için canla başla nasıl uğraştıklarını duymaya.

Neyse ki iktidar her krize hazırlıklıydı; A planı çökünce B planıyla aldığı tedbirler sayesinde bu kriz de ucuz atlatıldı.

Sanayicisini kaderine terk etmeyen, halkını mı elektrik faturalarıyla baş başa bırakacaktı!

Küresel piyasalardaki artışlar, EPDK duyurusuyla elektrik faturalarına birkaç kat zorunlu yansıtılmıştı.

Durumdan haberdar olduğunda iktidar yine kayıtsız kalmadı, halkın yanında yer aldı.

Cumhurbaşkanı talimatıyla hemen faturaları 42 lira hafifletecek bir tarife düzenlemesi yapıldı. Onun da yetmediği anlaşılınca, tarifelerin şimdi bir kez daha düzenleneceği müjdelendi.

Muhtemelen; ne yaşadığını, ne çektiğini öğrenmek için kıyafet değiştirerek gizlice halkın arasında dolaştırılan AK Parti ekiplerine borçluyuz bunu da.

Ekipler, tebdil-i kıyafetle halk gibi görünerek teftişe çıkıp durumu yerinden rapor etmese elektrik zamlarına çarpılan halkın halini, iktidar nereden bilecekti!

Halkın içinde, halkıyla birlikte, halkının dertleriyle dertlenen bir iktidara sahip olmanın nimetleri bununla da bitmiyor.

İktidar medyası sağ olsun, ABD’nin kuzeydoğusunu elektriksiz bırakan sert kış şartlarından bizi habersiz koymamıştı. Onlar ABD kışını bizim için takip ederken çetin kış şartları, Isparta’yı da elektriksiz bıraktı.

Allah’tan kısa sürdü de iktidar medyası, Isparta’nın soğukta ve karanlıkta kaldığını fark edinceye kadar geçti gitti. Şimdi nasıl açıldığını bildiremedikleri yaraların, nasıl hızlı ve başarılı bir müdahaleyle sarılmakta olduğunu anlatıyorlar.

Doğal afet işte, önüne geçilemiyor, ani bastırdı, direkler devrilmiş, elektrik telleri kopmuş, ne yapacaksınız!

Bir haftaya hepsi halledildi, 7 köy kaldı, bir iki günlük sıkıntıydı zaten, haklarını helal etsinler, İstanbul’da İmamoğlu’nu bitiren kar çilesi gibi olmadı, halk da halinde memnun, karda mahsur bırakan başkana oy verdiğine vereceğine bin pişman olan yok, yedikleri soğuğu unuturlar üç vakte, elektrik şirketi elinden geleni yaptı, vali de görevinin başında.

Çözerse dört koldan çalışan iktidar çözer; Bakan Nebati de boş durmadı, ekonomimize faiz silahıyla saldıran dış güçleri bize yatırım yapmaya ikna için Londra bankerleriyle görüşmeye gitti, çok başarılı geçtiğini paylaşmak için de bekleyemedi, ta oradan sevinçle güzel haberleri ulaştırıyor.

Avrupa’da, ABD’de patlayan enflasyon, Türkiye’yi de vurmuştu malum. Fakat iktidar, dolar gibi enflasyona da halkını ezdirmemekte kararlı. Mücadele kapsamında TÜİK başkanı değişti, arkasının da geleceği, en kısa zamanda köpüğünün de alınacağı söyleniyor.

BOTAŞ’ın, bir boşluktan istifade açıkladığı doğal gaz zammına da iktidar el koydu mu, bu iş tamamdır, sık dişini millet.

CEM YILMAZ’IN “SAMİMİYETSİZLİĞİ”

Cumhurbaşkanı’nın da Covid’e yakalanmasından “halkı ile aynı kaderi paylaşması kuşaklar boyu anlatılacaktır” övgüsü çıkaran propaganda takımı, Cem Yılmaz’ı samimiyetsiz buluyor.

“Hayat pahalılığından şikayet etmeyen ya hırsız ya delidir” dediği için, usta komedyene demediklerini bırakmıyorlar.

Lüks, şaşaa içinde yaşayan tuzu kuru zenginlerin ucuz fakirlik edebiyatı, sırıtıyormuş. Arsızlık, utanmazlık, ahlaksızlıktan başka şey değilmiş.

“Gerekirse simit yer bugünleri atlatırız” diyen Hülya Avşar, çok fakirdi zannedersiniz. Ondan mı alkışlamışlardı!

Din, vatan için gerekirse yarım ekmeğe talim etmekten dem vuran Ahmet Özhan, Halk Ekmek kuyruğundaki nöbetten geliyordu sanırsınız. Ondan mı halk kahramanı yapmışlardı!

Onlar fakirlik edebiyatı yapınca, ekmeğini büyütmek için fakirden rol çalmaya utanmayan zengin olmuyor.

Havalı arabasına zamsız benzin, lüks villasına zamsız elektrikle gaz verildiği halde pahalılıktan şikayet etmesi, Cem Yılmaz’ı utanmaz yapıyor tabii.

Çok samimiler yahu; ar, haya, ahlak lafları da ağızlarında hiç sırıtmıyor maşallah.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (36)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.