İktidar ve medyası, CHP Maltepe teşkilatındaki tecavüz vakasıyla ilgili büyük bir kampanya başlattı.
Bildiğiniz gibi değilmiş. CHP'de peş peşe taciz ve tecavüz skandalları patlıyormuş...
Bay Kemal ise iddiaları soruşturmak yerine dikkatleri başka yönlere çekiyormuş.
Kendi hesabını vereceğine 'cambaza bak' yapıyor, iktidardan hesap sorma ayaklarıyla halkın gerçek gündemini saptırıyormuş.
Ekonomi kötüleşiyor, evine ekmek götüremeyen esnaf kan ağlıyor, millet asgari ücrete talim ettiriliyor da...İktidar sanki kemer sıkmaktan ve acı reçetelerden başka bir şey öneremiyor yalanlarıyla Bay Kemal, aslında kendi suçlarını örtüyormuş.
Derdi, partisindeki taciz ve tecavüz skandallarını konuşturmamakmış.
Ekonomi çöktü, toplumda büyük yoksullaşma var gibi göstermesi bundanmış.
Bayan Canan için de benzer şeyler söylüyorlar. O da halkı aldatma peşindeymiş.
Ülkenin gerçek sorunu, CHP'deki taciz ve tecavüzlermiş.
Ama Bayan Canan, iktidarı ülkeyi kötü yönetiyor göstererek bu gerçek sorunların üstünü kapatıyormuş.
Yatacak yeri olmayanlar, sadece Bay Kemal ile Bayan Canan mı!
Kampanyalarına katılmayan herkesi, taciz ve tecavüz iddialarını örtbas etmek ve CHP'yi korumakla suçluyorlar.
Bana da "Niye yazmıyorsun, hadi yaz da görelim" mesajları geliyor.
Peki, yazıyorum görüşümü...
Terörle mücadele, muhalefetle mücadeleye ne kadar alet edilmiyorsa...
CHP ile savaşa, Milli Güvenlik tehditleriyle savaş süsü ne kadar verilmiyorsa...
Hainleri, devlet ve millet düşmanlarını ezme görüntüsü altında, eleştirileri bastırmaya, susturmaya ne kadar çalışılmıyorsa...
Ezanla bayrak, ne kadar iktidar mücadelesi uğruna istismar edilmiyorsa...
Taciz ve tecavüzle mücadele de işte ancak o kadar siyasete alet edilmiyordur.
Diğerleri ne kadar inandırıcıysa bu da ancak o kadar!
Taciz ve tecavüz, kanunen suç. İşlenmişse, gereği yapılmıyorsa görev ihmali önce savcı ve poliste aranmaz mı?
Yargı, Bay Kemal'in bir lafıyla mı hareket ediyor ki...
Polis, Bayan Canan'ın gözünün içine mi bakıyor ki...
Taciz ve tecavüz suçları ile yeterince mücadele edilmemesinden onları sorumlu tutalım?
Ha, bir partilinin karıştığı suçlardan bütün partisi sorumlu tutulacaksa başka.
O zaman taciz ve tecavüzü bütün CHP'ye mal edebiliriz. Maksadın, gerçekten CHP ile değil de taciz ve tecavüz iddiaları ile mücadele olduğuna da inanabiliriz.
Ha, CHP yargıyı, polisi engelliyor mu?
Şikayetçiyi, mağduru suçu kendinde aramaya mı çağırıyor? Niye kendine tecavüz ettirdiğini, ne yaptı da bunu hak ettiğini, tacizciyi nasıl üstüne kışkırttığını düşünmesini mi istiyor?
CHP, tecavüz şüphelisini kahraman ilan ederek sırtını mı sıvazlıyor?
O zaman suçu ve suçluyu övmekten, teşvikten, aklamaktan, korumaktan yargılamak için ne bekleniyor?
Adalet Bakanı Gül boşuna mı bağırıyor; şüpheli sanık değildir, sanık suçlu değildir, buna mahkeme karar verir, yargılama sonucu suçu kesinleşmemiş olanı suçlu ilan etmek de bir suçtur diye?
Siyasete, iktidar mücadelesine, muhalefeti karalamaya, gündem saptırmaya, gerçek sorunları konuşturmamaya alet edilmedik bir tecavüzle mücadele kalmıştı.
Sıra buna mı geldi şimdi de!
Aşı saldırısının tetikçisi de çıktı
Uzakta aramaya gerek yok, tahmin edeceğiniz üzere bir CHP’li.
Ükemize aşı kumpası kuran, bize korona aşısıyla saldırı başlatan küresel güçlerin içimizdeki tetikçisi başka kimden çıkabilirdi ki?
CHP’nin eczacı milletvekili Gamze Taşçıer, suçüstü (!) yakalanmanın telaşıyla kendini Twitter’dan savunmaya uğraşıyor.
Şöyle şeyler:
“2019’da, toplumda büyüyen aşı karşıtlığına önlem için verdiğim, çocukluk çağı aşılarıyla ilgili kanun teklifim gündem olmuş. Daha ortada COVID-19 salgını yokken bu teklifi nasıl verdiğim, nereden bildiğim soruluyor. Büyük oyunu görenler keşke tweetleri değil, teklifimi okusalardı. Güler misin ağlar mısın!
Beni Bill Gates ile ortak olmakla suçlayan mı dersin, dünyayı yöneten üç aileden biri ilan eden mi istersin, koronavirüsü dünyaya yayan çetenin Türkiye ayağı olmakla suçlayan mı!...”
Gamze Hanım, aklınca dalgasını da geçiyor:
“Dünyayı yöneten üçlü Rockefeller, Rothschild ve Taşcıer aileleri olarak sağlıklı günler dileriz.”
Zehir hafiyeler yer mi, neyse ki püskürtmüşler. “Telefonları dinlensin, kontakları araştırılsın ve yargılansın, kesin illüminatist bu kadın” tivitleriyle çürütülmüş savunması.
Topluma giydirilen deli gömleğinin sonucu: Hacettepe Üniversitesinin tuttuğu istatistikler şunu gösteriyor. 2011’de 200’ü geçmezken, bugün çocuğuna aşı yaptırmayı reddeden aile sayısı 100 binlere dayanmış.
Komploculuk ve paranoyalardan beslenen aşı yobazlığı, bir halk sağlığı sorununa dönüşmüş bile. Çocukların canıyla oynuyor artık.