Enflasyon zenginlerinin medya gücü de var, tanımaya onlardan başlayın. Faizin, olması gereken yere çıkarılmasına dinen karşıymış gibi yapan medyadan.
Gözünüzü yeterince açarsanız dini, çıkarlarına alet edenleri arkada bir yerde görürsünüz belki.
Ucuz, kıyak krediye ulaşabilen avantaj sahipleri, enflasyon düzeninden mutlu.
Niye mutlu olmasınlar? Enflasyondan daha düşük faizle kredi kullanmak gibisi yok. Borçları; dolar karşısında eriyor, sattıkları ürün fiyatlarındaki artışa kıyasla ufalıyor. Alırken büyük gelen rakam, geri öderken küçük kalıyor. Havadan tatlı para kazanıyorlar.
Garibanlar, yalancı iyileşmelerle oyalanıp faizin dinen düşük tutulduğuyla teselli buladursun...
İktidar da seçimden önce halkı kızdırmamak için aspirin tedavisi uyguluyor. Faizi, enflasyonu düşürecek orana çıkarmayarak ekonomik durgunluğu erteliyor.
Sonuç; Türkiye Yüzyılı gibi enflasyon da durdurulamıyor.
İktidar, sürekli yok hükmünde sayınca dış güçler ve sinsi planları nasıl yok olmadıysa...
Günün sonunda Japon atasözünün 'ipleri koparma, lazım olur' tavsiyesine nasıl uyduysak...
Enflasyonla da aynı şekilde dost olmaya doğru gidiyoruz.
Yerinde durmayan fiyat zamlarıyla birlikte yaşamaya hazırlayın kendinizi.
Bir gece ansızın indirilecekti, artık enflasyonla da iyi geçinmeye bakın.
Uyum için, enflasyon düzeninin jargonuna alışmalısınız. Kafanız rahat eder.
İlaçlara geleni, zam gibi düşünmeyin. Resmi Gazete'den alın haberi. Cumhurbaşkanı Kararı'yla "beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında değişiklik" yapıldı, o kadar.
Akaryakıt ÖTV'sine gelen şok artışı da yanlış dillendirmeyin. Sinirlerinizi niye yıpratasınız!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez turundan dönerken dildeki yanlışı düzeltti.
ÖTV'deki artış, "çok uzun zamandır yapılmayan enflasyon güncellemesi"ydi. Zam değil.
Doğru kullanım için size iki örnek daha. Adaptasyon egzersizi niyetine çalışırsınız.
Bir: "Biz memurumuza, çalışanımıza, emeklimize bu zamları yaparken bazı fırsatçı, açgözlüler de adeta vatandaşın cebine elini uzatıyor."
İki: "Vatandaşımızın alım gücünü düşürmemek, enflasyona ezdirmemek için yaptığımız zamlara göz diken ev sahipleri, bunun bedelini ödemek zorunda kalacak."
Yüzde 25'ten fazla kira artışı, kiracıların maaş zammına göz dikmekse ilaç fiyatlarına yüzde 30 artış ne midir?
Artık öğrenmiş olmalısınız. Tabii ki birikmiş enflasyon güncellemesi.
Siz, siz olun; cebinizdeki eli iyi tanıyın. Yoksa çok çarpılırsınız daha.
YENİDEN REFAH'IN ENFLASYON YÜZYILI'YLA İMTİHANI
İktidar ortaklarının arasına enflasyon canavarı girdi.
Yeniden Refah yetkilileri, 'lâzım olur' demeden ipleri koparıyor.
Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, ilaç fiyatlarını değiştiren Cumhurbaşkanlığı Kararı'nı eleştirdi.
Kılıç'ın, sosyal medyadan huruç harekâtı şöyleı:
"Bu, tıbbî ürünlerde yüzde 30,5 zam demek. Zamlar enflasyonu, enflasyon faizleri tetiklemeye devam ediyor. Halkımızı fakirleştiren, maaş artışlarını ele geçmeden eriten bu kısır döngüden çıkmak mümkün. Çare bizde. Yeniden Refah Partisi’nde..."
Bir çıkış da partinin iki numarasından. Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Doğan Aydal, bir TV yayınındaydı. Vergi zamlarına şu tepkiyi gösterdi:
“Biz 1.5 aylık bir seçim sözleşmesi yaptık, o kadar. AK Parti, imzaladığımız protokole uymamaya başladı. Biz artık Cumhur İttifakı’nda değiliz."
Yeniden Refah, zamların sorumluluğuna ortak olmak istemiyor.
Aydal'ın sözleri açık. "AK Parti'den ne farkımız kalır, geleceğimiz buna bağlı" diyor.
Fatih Erbakan, 28 Mayıs gecesi, Beştepe'deki zafer selamlaması fotoğrafındaydı. Sonuçtaki payını sahiplenmişti. Halka, gururla el sallamıştı.
"İyi ki kazanmışız" duygusundan erken ayrışmaya karar vermişler. Araya mesafe koyuyorlar.
Enflasyon Yüzyılı'nı, çabuk geçecek sandılar da uzun olacağını mı gördüler? Ne değişti bir buçuk ayda?