Yeniden Refah Partisi’ne 31 Mart seçimlerinde 63 belediye başkanlığı kazandıran vaatlerden biri, sokakları köpeklerden temizlemekmiş...
AK Parti ve medyası, buna inanıyor ki “mama lobisi” söylemini Yeniden Refah’tan devraldılar. Şimdi bayrağı onlar dalgalandırıyor.
Dün Yeni Şafak’la Akit, sokak köpeklerinin arkasındaki “mama lobisi”ne dikkat çekiyordu. Sorunun çözülmesini onlar istemiyor, örgütlü ve planlı kampanyalarla engelliyorlarmış.
Akit’e göre son 5 yılda köpek mamasına harcanan para, 84 milyar lira.
Yeni Şafak ise Türkiye’de son 5 yılda 36 milyar liralık mama üretildiğini ve daha fazlasının, 1 buçuk milyar dolarlık mamanın da ithal edildiğini bildiriyor.
Mama pazarı, yıldan yıla da büyüyormuş. Yıllık yüzde 30’luk büyümeler...
Türkiye’de hanelerin yüzde 5’i köpek sahibiyken AB’de bu oran yüzde 25. Sektörün büyüme potansiyelini gösteriyormuş.
Diyorkar ki mamada göz döndürecek bir rant söz konusu. Arkasındaki çıkar lobisi de o yüzden canımızı hiçe sayıyor. Hayvan hakları savunuculuğu altında aslında çıkarlarını savunuyorlar. Köpekleri değil rantlarını koruma duyarlılığındalar.
Yeni Şafak, “Mama lobisi çözüm istemiyor” başlığı atmış. Akit’in manşetinde, “bu mama varken sorun bitmez” yazıyor.
Alın size yeni kutuplaşma ikilemimiz: Köpekler mi mama rantı için yaşatılıyor, mama üretimi mi köpekleri yaşatmak için büyüyor?
‘Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan’ dilemması gibi bir açmaz.
Sokak köpekleri sorun mu, sorun.
Fakat çözüm ne? ‘Uyutmak’ adı altında itlâf etmek, öldürmek mi?
Köpekleri sokaktan toplamak için hazırlanan düzenleme, AK Parti grubuna iletilmiş. Önümüzdeki hafta Meclis’e gelmesi bekleniyor.
Taslakta sırayla önce sahiplendirme, sonra kısırlaştırma, ardından barınağa yerleştirme, o da olmazsa son çare olarak uyutma öngörülüyormuş.
Saldırgan köpekler için uyutmak, kabul edilebilir bir seçenek gibi görünüyor. Tepki, diğerleri için de ‘kesin çözüm’ kolaycılığına kaçma tehlikesi.
Uyutmayı her halükârda acımasız bulanlar, bunu Nazi yöntemine benzetiyor ve ‘nihai çözüm’ olarak köpek soykırımı yerine kısırlaştırmayı öneriyor.
Belediyeler işini yapsa, düzenli bir kısırlaştırma programı uygulasa sokak köpeklerinin üremesi, çoğalması şimdiye durdurulabilirdi. Onu da mı ‘mama lobisi’ bırakmadı?
En başta yapılması gereken, ihmal edilmiş. Sokak köpekleri popülasyonu, kontrolden çıkmış...
Yumurta kapıya dayanınca da telâşe müdürlerinin aklına, en son başvurulacak çare geliyor. Mazeretleri hazır nasıl olsa; ne uğraşacaksın, bulursun bir lobi, atarsın suçu üstüne, olur biter.
İMAMOĞLU’NUN UÇAĞINA LÂF EDENLERE BAK!
Avrupa oyunları için Roma’ya uçak kaldırıp gazetecileri bindirince İBB Başkanı İmamoğlu’na denmedik bırakılmadı.
Tuhaf olan; kamu bankası kredileriyle satın alınıp kamu reklâmlarıyla desteklenen gazete ve TV yöneticilerinin de lâf sokma sırasına girmesiydi.
Bu hakkı kendilerinde gördüler, çünkü Cumhurbaşkanlığı uçağına binen gazetecilerin otel ve yemek masraflarını kurumları karşılıyordu.
Oysa madalyonun bir de öbür yüzü var. Önceki gün şu haberde bir daha ortaya çıktı:
“2018 yılında Doğan Holdingden 916 milyon dolara satın alınan Hürriyet, Kanal D ve CNN Türk medya grubu için Ziraat Bankasından 895 milyon dolarlık kredi çekilmişti. Demirören Holding, bu yıl ödemesi gereken 70 milyon dolarlık taksitler için yayın grubuna ait İzmir, Antalya ve Trabzon’daki matbaa binası, işyerleri ve gayrimenkulleri 1 milyar 287 milyon 922 bin liraya Ziraat Bankasına sattı.”
Söyleyin şimdi, ne anladık bu alış verişten? Kamu kaynaklarının doğru yere nasıl harcandığını, israftan hangi derece tasarruf edildiğini, medyanın da kamudan beslenmemeye ne kadar dikkat ettiğini mi anlatıyor?