Barlas nereye koşuyor?

Akif Beki

Sabah yazarı Mehmet Barlas, dikkat çekici çıkışlarıyla gündemde.

İktidar psikolojisi ve zamanın ruhunu yansıtan müthiş eserler kaleme alıyor.

2023’ü ölüm-kalım seçimi ilan ettikten sonra, ardı ardına senaryolar patlatıyor.

Vatanını seven herkesi, kayıtsız şartsız Erdoğan’ı desteklemeye çağırmıştı.

Ama hep “Allah’ın seven defansa gelsin” havasında yürütmüyor kampanyasını. Muhalefet saflarına yalın kılıç daldığı da oluyor.

CHP ile İYİ Parti’yi kapatma fantezisini bile yazmıştı.

“Barlas neyin peşinde” sorusunu, ilk o zaman sordurdu.

Cengaver atakları sürüyor. Ardı arkası kesilmeden.

Geriye dönük birkaç örnek şöyle:

“İnsanların biraz utanması varsa son dönemde Tayyip Erdoğan’ın ekonomide sağladığı başarıları alkışlaması gerekir.”

“Herkes aklını başına toplasın, elini vicdanına koysun ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakkını teslim etsin. Eğer bugün dünyada Türkiye konuşuluyorsa bunun mimarı Erdoğan’dır.”

“Kazara iktidar değişirse, Erdoğan çapındaki bir devlet adamının kenara çekilmesinin bedeli ne olur?”

“Erdoğan çekilmiş ve yerine Kılıçdaroğlu veya Abdullah Gül yahut Ali Babacan geçmiş... Türkiye’nin halini düşünebiliyor musunuz? İşte bu gerçekleri hiç unutmayalım. 2023 seçimi Türkiye için ölüm kalım meselesi olacaktır.”

Kendinden bahsettiren son senaryosunda, şu soruya cevap arıyor:

“Erdoğan, ABD başkanı olsaydı bugün herhalde dünya bambaşka bir yer olurdu.”

Sıradaki senaryosunda, bu kez Erdoğan’ın Rusya başkanı olması halinde dünyanın nasıl tozbembe bir yer olacağını çalışır mı, sanmam.

Daha dün Rusya’da, Türkiye konuşuldu. Ama pek olumlu bahsedildi gibi gelmiyor kulağa.

Putin, “Merkez Bankası faizleri artırmasa Rusya’da da durum Türkiye’deki gibi olurdu” dedi.

Sanki Putin, Barlas’la hemfikir değil. Erdoğan’a öykünmediği, ülke ekonomisinin Türkiye gibi yönetilmesini ve sonunun benzemesini istemediği anlaşılıyor.

Tabii Putin’in zannettiğinin aksine Rus halkı, bizim yerimizde olmaya özeniyorsa onu bilemem.

Fakat galiba şunu görebiliyorum; Barlas üstadımız, Avon’un Ozanı Shakespeare’e özeniyor olabilir.

Hemen hemen aynı mevzulara kafa yoruyor.

Shakespeare, Kraliçe Kanlı Mary döneminde doğdu. O devirde Protestan olmak tehlikeliydi.

Oyun yazarı olarak yıldızı, Bakire Kraliçe Elizabeth döneminde parladı. O zamanlar da Katoliklik korkutucuydu.

Pabuç pahalıya geldiğinden Shakespeare, risk almadı, kimliğini saklamayı seçti. Oyunlarına da dini, diyaneti karıştırmadı.

Onun yerine, artık yaşı ilerleyen Elizabeth’ten sonra tahtın nasıl el değiştirebileceği üzerinde durdu.

Öyle ya, Bakire Kraliçe’nin gitme vakti yaklaşıyordu ve tahtını bırakacak bir varis getirmemişti dünyaya. Hanedanını sürdürecek meşru bir veliahtı da yoktu.

Ondan sonra, İngiltere’yi nasıl bir gelecek bekliyordu? Kaos mu, felaket mi, daha iyi günler mi?

Olaylar tarihte, hayali veya gerçek başka krallıklarda geçse de dramlarında hep buna cevap aradığı söylenir.

Barlas üstat da benzer kaygılarla yatıp kalkıyor, senaryolarında aynı sorunları işliyor gibi görünmüyor mu?

Çözümleri, türleri farklı olabilir...

Shakespeare komedilerle başladı ama başyapıtlarını tragedya türünde verdi.

Barlas üstatsa kariyerini, komedya türünde eserlerle taçlandırmaya yöneliyor. Bir parça da trajikomediye yoğunlaştığını söyleyebiliriz.

Bu şekliyle Avon’un Ozanı olmayı başaramayabilir. Ancak yerli Shakespeare olma yolunda kararlı adımlarla ilerlemiyor mu!

Doğal gazda fakir zengin ayrımı

AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, şunu duyurdu:

“Villada oturanla gecekonduda oturanın aynı fiyatla doğal gaz tüketimini uygun bulmuyoruz. 4 Ocak’ta, Meclis çalışmalarına başladığı anda kademeli doğal gaz tarifesini getireceğiz.”

İmkanı olmayana, kara kışta yakacak desteği sağlanması sevindirici. Bedava kömür yerine artık ucuz doğal gaz dağıtılacak.

Ama milletin çoğu, gecekonduyla villa arasında kalan evlerde yaşıyor. Onlar hangi tarifeden ısınacak?

Kademeli derken, az doğal gaz yakana daha ucuz, çok yakana daha pahalı tarifeden mi satılacak?

Nasıl kademelendirilecek? Fiyatlar ev tipine göre mi, semtine göre mi, tüketimine göre mi sınıflandırılacak?

Herkesin faturası, parasının çokluğuna göre değişecekse nasıl hesaplanacak?

Aynı ekmeği zengine daha pahalı, fakire daha ucuza satmak gibi mi? Öyleyse benzinin fiyatı da araba modeline göre mi belirlenecek?

Sosyal adaletsizlikle, yoksullukla mücadele böyle bir şey değildi.

Yardımla değil, adil bir vergi sistemi ve gelir paylaşımıyla fakiri de zenginleştirerek adaleti sağlayacaktınız.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (76)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.