AK Parti ve Erdoğan açısından boş tarafı şu:
İç Anadolu ve Karadeniz dahil, 73 ilde oy kaybettiler.
CHP oyları, 2 buçuk milyon artarken AK Parti oyları, 2 milyon düştü.
Kılıçdaroğlu ve CHP açısından da boş tarafı ortada.
İlk turda hem alamadılar hem Erdoğan’ın gerisinde kaldılar, fark yediler.
Fakat her iki aday açısından da bardağın bir de dolu tarafı var.
Cumhurbaşkanlığı seçimi henüz bitmedi, önlerinde bir tur daha duruyor.
Sonuçla kavga ederek bardağın boş tarafını dolduramazlar. Sebebi bulup düzeltmeleri gerek. Ve bunun için fazla bir zamanları yok.
Sandıkla kavga; sadece milletin iradesine saygısızlık, demokrasiyi hazmetmemek olacağı için yanlış değil. Kızmak, sonucu değiştirmez. Onun için sebebi değiştirmeniz gerek.
Beğenmediği oyları aşağılama tavrı, iki adayın da taraftarları arasında görülüyor.
Sonuç hoşumuza gitmedi diye, bizim seçtiğimizi seçmeyenleri aşağılamanın faydası dokunmaz.
Madem bir arada kalmaktan ve kimin yöneteceğini sandıkta, seçimle belirlemekten daha iyi bir seçeneğimiz bulunmuyor... Toparlanıp önümüze bakalım.
Kazanan da her halükârda bizden, içimizden biri olacak, unutmayalım. Karşıtını düşman ve terörist yerine koyarak; dinsiz, imansız, Allahsız, kitapsız gibi göstererek kazansa dahi.
Üç, beş oy için görülmemiş tahrik ve kışkırtmalara maruz kaldığı, sabrı sonuna dek zorlandığı halde milletin sağduyusu galip geldiyse umut vardır.
Bölen, ayrıştıran, düşmanlaştıran dile rağmen seçimi kazasız, belasız atlatmak, az şey değil. Bunu hâlâ sandığa, iktidarların seçimle gelip gitmesine inanmamıza borçluyuz.
Evet, seçim yarışının eşit ve adil şartlarda geçtiği hiç söylenemez. Fakat seçim günü ortaya koyduğumuz demokratik olgunluk, tek çıkışımız. Başka çıkış yok.
Hangimiz, kime ne diyecekse sandıkta söylemeye devam etmek zorundayız.
28 Mayıs’ta veya başka bir gün iktidar değişecekse yine sandıkta, sizlerin oyuyla değişecek. Kalacaksa da öyle.
İRADEMİZE SAHİP ÇIKMA ZAMANI
Sandıkta iktidar değiştirmek istemeyi darbe girişimi sayan çarpık bir kafa var mı? Var. Millet doğru karar veremesin diye korku ve paranoya körüklüyor mu? Körüklüyor.
Kılıçdaroğlu’nun seçim klibi diye montajla hazırlanmış, düzmece bir videoda Kandil’deki teröristler oynatıldı mı? Oynatıldı. Bu kurgu, gerçekmiş gibi millete izletildi mi? İzletildi.
CHP logosuyla “Apo’yu bırakacağız, Diyanet’i kapatacağız, Türkiye’yi böleceğiz” yazılı sahte broşürler dağıtıldı mı? Dağıtıldı.
Peki değil yüzde 49’un, inandırıp yüzde 99’un bile oyunu alsa yalan, doğrulanmış olur mu? Hayır, olmaz.
Uydurma, uydurmadır. Yanıltıcı propaganda, yanıltıcı propagandadır. Karalama, karalamadır.
Kuru iftiraya kanıp oy verenlere kızabilirsiniz ama suçlayamazsınız.
Birincil sorumlusu, oy için buna tenezzül edense bilin ki, ikincisi de ulaşıp o seçmene doğrusunu anlatamayandır.
Bütün zorluklarına rağmen kendinizi anlatamadığınız, derdini anlayıp ikna edemediğiniz kimseleri suçlayarak, aşağılayarak kazanamazsınız.
Sonuçla sittin sene kavga etseniz, bardağın boş tarafı dolmaz. Öyle olabilse Erdoğan çoktan enflasyonu indirmiş, ekonomiyi şahlandırmıştı. Sebebi bulup düzeltmek zorundasınız.
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun, seçmenlerini yeniden sandığa taşımakta zorlanacağı konuşuluyor. İkinci turun en büyük zorluğu buymuş.
Kılıçdaroğlu seçmenindeki hayal kırıklığı ve yılgınlık daha büyük görünüyor.
Karar da söz de milletin. Son söz hakkınızı kullanıp kullanmamak artık size kalmış.
Kazanmak, kazanamasanız bile meydanı boş bırakmamak için sandığa gitmek şart.
Gitmediğiniz sandık, vermediğiniz oy; yarın ya kaçırdığınız kazanma fırsatı olarak size geri dönecek. Ya da hezimete uğradığınız seçim ve dengeleyemediğiniz bir iktidar olarak.
Bardağın dolu tarafı da var ve boş kısmını doldurmak hâlâ sizin elinizde.
Derim ki olan bitene tepkinizi sandığa saklayın; bir oy, çok şey değiştirebilir.