Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, adını tarihe ikinci ve son Mao olarak yazdırmakta kararlı, emin adımlarla ilerliyor.
Önceki tadilatta, namını ‘anayasa’ya geçirtmiş, Mao’yla aynı hizaya nakşettirmişti.
Lideri olduğu Çin Komünist Partisi, şimdi bir ‘anayasa reformu’ daha yapıyor.
Cinping’e ömür boyu başkanlık yolunu açmak için, ‘en fazla iki dönem seçilebilme’ kuralını kaldırıyorlar.
Partisinin teklifini kişiselleştirmekten yana değil oysa Cinping, hiç üstüne alınmadı. Politbüro toplantısında, hukukun üstünlüğüne bağlı kalma sözü vererek hoşnutsuzlukları yatıştırmaya, tepkileri dindirmeye çalıştı.
‘Anayasaya uymayanlar cezalandırılmalıdır; kimse kanunların üstünde değil, kimse anayasal sınırları aşma ayrıcalığını kendinde göremez; Çin hukuk temelli yönetilmeye bağlı kalarak büyümeye devam edecektir; devrimin ulusal canlanış rüyasını gerçekleştirmede kesin zafer yakındır; modern Çin’in gelecek hedefleri sistemi güçlendiren anayasal reformlarla başarılacaktır’ gibi damar lafları var.
Anayasadaki sınırlamayı değiştirme ihtiyacının hangi hassasiyetlerden kaynaklandığına böylece açıklık getiriyor.
Hukuku, kişisel ihtiraslarının da üstünde tutma kararlılığını ortaya koymaktan çekinmiyor.
İçeriden ürkek ve cılız homurtular yükseliyormuş, dışarıda Cinping’in tek adamlık ihtirası konuşuluyormuş, bana mısın demiyor.
Rüzgarı sağlam esiyor, popülaritesi yerinde, sokak hakimiyetine güveni tam...
Uyduruk karalama ve yalanların etkisiyle dizginleri aşırı sıktığına inanıp, güya korku ve baskı rejiminden arada bunalanlar baş gösterse de yolundan dönmeye niyeti yok. Çin’i, daha yukarılara taşıma iradesinden taviz vermiyor.
“Şi körü körüne itaat istiyor...” türü boş lakırdılara karnı tok.
Tüm gücü tekelinde toplamak ve iktidarı şahsileştirmekle varsın suçlasınlar. Çekemeyenlerin safsata ve demagojilerine karşı şerbetli, dayanıklılığı her geçen gün artıyor hatta.
Komünist Partisi içinden “Bin tane evet efendimci emir eri, bir tane dürüst danışman etmez” türü imzasız çıkışlar mı geldi diyelim...
Kandırıldıklarını, güçlü Çin istemeyen düşman propagandasına alet olduklarını, kaos çıkarma planlarına izin vermeyeceğini söyleyerek, babacan bir tavırla, engin bir hoşgörüyle püskürtüveriyor.
***
Cinping’le baş etmek, yolundan çevirmek, hızını kesmek, ilerleyişini durdurmak ne mümkün....
Gafillerin de, Çin’i dünya sahnesine çıkmaktan alıkoymak isteyen dış güçlerin de hakkından gelecek kudret ve vizyona sahip.
O değil de...
Hani 2 yıl önce sansasyonel bir dilekçeyle istifa eden Çinli bir gazeteci vardı, onun akıbetini merak ettim.
Yu Shaolei, tanınmış bir gazeteciydi. Southern Metropolis Daily gazetesinde çalışıyordu.
Cinping, gazetecilerin Kominist Parti’ye mutlak bir sadakatle bağlı olmalarını buyurmuş, ‘partinin soyadını taşımaları gerektiğini’ emretmişti.
Shaloei de istifa nedeni olarak, bu soyadı daha fazla taşıyamamayı göstermişti.
“Yaşlanıyorum ve yıllarca diz çöktükten sonra artık bacaklarım bunu kaldırmıyor” diyerek Başkan’ı alt edeceğini sanmıştı.
Acaba Saholei yanıldığını görüp pişmanlık duyuyor mudur şimdi?
Merak işte.