Neler yapmadık şu Gazze için...
İsrail katliama başladıktan 7 ay sonra, 26 Nisan 2024'te "ilişkileri kestik, kesiyoruz" noktasına dahi geldik.
O arada Bolivya'dan Kolombiya ve Güney Afrika'ya, bazı ülkeler çoktan İsrail'le diplomatik ilişkilerini kesmişti.
Ve o esnada İspanya'dan Norveç'le İrlanda'ya, katliamlara tepki olarak Batı'dan Filistin'i tanıma kararı alanlar çıkmaya başlamıştı.
Ne diyorsunuz siz...
2023 henüz bitmeden Güney Afrika, soykırım suçlamasıyla Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'e dava bile açmıştı.
Londra merkezli Af Örgütü ile New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'yse daha ilk günlerden İsrail'in katliamlarını dosyalayıp Uluslararası Ceza Mahkemesine şikayete girişmişlerdi.
Türkiye'ye gelince....
İktidar destekçileri, yaptırım için Ankara'ya bastırmaya karşıydı. Mazeretleri vardı, ekonomimiz zarar görürse iktidar da yaklaşan yerel seçimde zarar görürdü.
Gazze düşerse İstanbul düşerdi ama öncelik, iktidarı oy kaybından korumaktı.
Yaptırım, seçeneklerden dışlanınca 'dostlar kahveci, hamburgerci boykotunda görsün' çağrıları kalacaktı tabii geriye.
Fakat Gazze duyarlılığında birincilik yine de bizdeymiş gibi yapmaktan geri durulmayacaktı.
İsrail'e karşı kendi iktidarlarını sıkıştıran ABD'lileri, İsrail yanlısı iktidarlarını protesto eden Avrupalıları takdir ederek gün geçirmek niye Gazze mücahitliği sayılmasın! Sayılıyordu.
Yerli, milli medyamız ve STK'lar, Batı'daki İsrail karşıtı kitlesel eylemlerle tam dayanışma içinde olunca miting yapmış kadar oluyordu.
E zaten ilişkiyi Güney Afrika kesip davayı da onlar açınca İsrail'i sanki biz yargılatmış, âdeta biz cezalandırmış kadar sunulmaz mıydı?
Hristiyan Batı'nın yapmayıp da bizim yaptığımız ne sorusu, askıya alınmıştı. İsrail'e kızıp acısını bol bol Batı'dan çıkarmayı da ihmal etmedik.
Gazze için ümmetin liderliğinden fazlasını yapmak kimin haddine düşerdi!
Nihayet 26 Nisan'daydı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan beklenen çıkış duyuldu. "İsrail'le artık ilişkilerimizi ticari anlamda başta olmak üzere kestik, kesiyoruz" dedi.
O saate dek İsrail'le ticareti kesmediğimizi söyleyenlere neler denmiyordu. Ya Mossad ajanıydılar ya yalancı ve manipülasyoncu.
Meğer kimse düşmanlıktan iktidarı karalamıyormuş, İsrail'e çalışmıyorlarmış. Söyleyenlerin haklılığı, ticaretin kesilmediği doğrulanmıştı.
HANİ GAZZE HAMASETLE, ŞOVLA KURTARILAMAZDI
İspanya, Güney Afrika'nın İsrail'e açtığı soykırım davasına müdahil olacağını açıklamıştı. Türkiye de açıkladı.
İspanya, haziran sonunda resmen müdahil oldu. Türkiye ise fiilen başvurdu mu, ne durumda, bilmiyoruz.
Ancak Erdoğan, temmuz sonunda el yükseltti. Rize'de şöyle haykırdı:
"Libya'ya, Karabağ'a nasıl girdiysek benzerini İsrail'e de yaparız. Biz çok güçlü olmalıyız ki bu İsrail, Filistin'e bu hakara makarayı yapamasın."
Oysa Erdoğan'ın, Kasım 2023 başında Astana'dan dönerken İsrail'le ilişkilere yaklaşımı şuydu:
"Tamamen bağları koparmak, hele hele uluslararası diplomaside öyle bir şey olmaz."
Yine kasımda Riyad Zirvesi dönüşünde farklı bir ölçü koymuştu. Gazze için önerilerimiz hamasetten arındırılmalı, şov içermemeli, eyleme dönük ve gerçekçi olmalı, somut çözüme odaklanmalıydı. Öyle planlar da bizde vardı, bölgede hiçbir kriz Türkiyesiz çözülemezdi.
Fakat nerede...
İktidar propagandası, İsrail'e girme fikrinin yukarıdaki tarife uyup uymadığına bakmadan hamaset fırtınası koparmasın mı!
Dünden beri sosyal medyada zor tutuluyorlar. Gazzeliler şehit, onlar yine kahraman gazi rollerinde.
Atları eyerleyen mi, Gazze'yi kurtarmaya önden giden mi, 'bir çürük ipe hayâl dizme' seferine çıktılar bile.
Kerkük 82, Musul 83, Şam 84, Atina 85... Arap ülkelerinin topu, bir Türkiye etmezdi... Sıra, bir gece ansızın Tel Aviv'e de il plakası takabilirmişize geldi evelallah.
Orhan Veli'yi anmaz mısınız! Neler yapmadık şu Gazze için; kimi öldü, kimimiz nutuk söyledik.
Atlar eyerlenince halkı ne beklediğiniyse unutmadınız herhalde. Kuru ekmekle soğanları hazırlayın, gazânız mübârek olsun.