Bir ay önce ‘bugün açsak yarın doyarız ama din, vatan elden giderse bir daha bulamayız’ diyenler mi? Kuru ekmekle soğana talim etmeye pek razı değiller şimdi. Sağanak olup başlarına yağan vergi zamlarına homurdanıyorlar.
Hele AK Parrtili gurbetçilerin çilesini hiç sormayın, çok daha kompleksli. Erdoğan’a oy vererek kendilerini hor, aşağı gören Hans’la George’u çıldırtacaklarını sanıyorlardı. Hem 20 yıldır her seçimde istismara açık bu eziklik kompleksine iyi gelecekti. Hem de avro, dolar kazanan için Türkiye’de hayat, sudan ucuzlamaya devam edecekti.
Asgari ücretli Almancı kardeşimiz, han üstüne hamam alıp tatillerini de bedavaya getirebilecekti.
İktidar cengâveri gurbetçilerimiz, yine çifte kazanç bekliyorlardı. İktidarın esip gürleyen dili de enflasyonla büyüme modeli de en çok onlara güzeldi, pek sevinçliydiler.
Fakat o âteşin naralar, bir ay geçmeden yerini haşin homurtulara bıraktı.
Enflasyon güya Avrupa’da var, bizde yoktu. Hans’la George’u kavurup süründürürken hamdolsun, iktidar sayesinde Türkiye’ye uğramıyordu.
Kazın ayağı öyle çıkmadı. Dış güçlerle din savaşındayız diye soğanla patatesin lafını ettirmeyenler, iş ciddiye binince su koyuverdi. Nasılsa soğanla patatese kalmayız diye, inanmadan atıp tutuyorlarmış.
Bir ay evvelinin yılmaz fedâisi troller, söyleniyor. İzliyorsunuzdur, gurbetçilerin isyan hislerine tercüman olup arzuhalciliğe soyundular.
Gurbetçilerimiz, ailece Türkiye’de tatile gelmekte artık zorlanıyorlarmış. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, bari uçak biletine yardım istiyorlar.
Demek avroyla, dolarla maaş alan gurbetçiye de turiste de Avrupa’dan daha pahalı geliyoruz.
Kendi halkına TL bazında pahalı, yabancıya ise dolar bazında ucuzluk cenneti olmuştuk. Öyle bir ülke olmaktan kurtuluyoruz. Uyaranların dediği çıktı, artık herkese pahalıyız çok şükür.
Yaz dönemi çalışmalarım sırasında turist kılığına girip Gökova, Marmaris kıyılarını şöyle bir teftiş edeyim, demiştim.
Marmaris’e girmeden Çamlı Köyü’nde bir Çınar Restaurant vardı. Köy kahvaltısıyla meşhur, hatta o modayı başlatanlardandı. Ana baba günü gibi, günde kaç kez dolar boşalırdı. Yaz günleri 2 bin kişiye kadar...
Kurucusu Kadir Başoğlan, pes etmiş. Yılların uğrak yeri Çınar Restaurant, satılmış. Yanındaki mütevazı Çınar Evleri Oteli’yle birlikte.
Aydınlı sanayici Nural Pekgüzel alıp yerine, Nuup Restaurant ve otelini açmış. Çok yeni daha.
İkisi de dostlarım; duyunca hem sevindim hem üzüldüm.
Nural Bey; deresinden ördeklerine doğal dokusunu, tarihi çınarını koruyarak baştan sona yenilemiş. Ağaçların arasına, ulu çınarın altına serpilen şık ve modern yapılarla bezeli bir tabiat bahçesine dönüştürmüş. Otelin havası da büyüleyici. Sihirli bir el dokunmuş sanki. Eski halinden eser yok, bambaşka olmuş, gözlerinize inanamazsınız.
Tek sorunu, her keseye uygun değil. Boş kesenin gözü kör olsun. Nuup, üst sınıfa yani tuzu kurulara hitap ediyor.
Kadir Abi telefonda, orta direk yıkılınca Çınar’ı da ayakta tutamadıklarını söyledi.
Haklı; artık en alttakilerle en üsttekiler var, ortası kalmadı. Onlara hitap etse Nuup da boş durur, iş yapmazdı.
Türkiye Yüzyılı durdurulamadı, coşuyor maşallah. Ekonomimiz nihayet şahlanıyor.
Kahrolsun emperyalizm! Şimdi LGBT’ci Avrupa’yla Amerika düşünsün. Devirleri geçti, bitikler. Kara kara düşünsün, çatlayıp patlasınlar.
Fakat Hans’la George ha çıldırdı, ha çıldıracak derken altta kalıp canı çıkanlar, şimdi hayal kırıklığı içinde çıldırıyor.
AK Partili Metin Külünk bile dün refahı zenginlere, yoksulluğu halka bölüştüren kapitalizmden şikayet ediyordu. Türkiye’de vergi zamlarını o yapıyor, halktan alıp zenginlere mi veriyormuş ne!
Güçlü, büyük Türkiye’nin doğduğu müjdesiyle içi dolup taşarken zamları görünce neye uğradığını şaşıranlara anlatsınlar. Kutlamalar, kısa sürdü vesselam.