Faizsiz finans kurumu denetçilerinde aranacak vasıflar, 14 Aralık tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. En başta “Allah’tan korkma” özelliği geliyor.
‘Her şey bir yana, nasıl tespit edilecek, kim neyle ölçecek, ya dilinde var da kalbinde Allah korkusu yoksa’ diye bu tanımlamayı anlamsız ve işlevsiz bulan var. T24’ten Mehmet Yılmaz mesela...
Ayet referanslı düzenlemeyi öncelikle laikliğe aykırılıktan sakıncalı gören, Resmi Gazete’de ne aradığını sorgulayan var. Laikliği deldirmeme hassasiyetiyle üstüne giden Sözcü, Cumhuriyet ve Birgün mesela...
Dindarlık gayretiyle destekleyen de var. ‘Şeriatın ayak sesleridir, tehlike yaklaşıyor, laik cumhuriyet elden gidiyor’ korkusuyla eleştiren de...
Fakat düzenlemenin doğrudan ilgilendirmesi gereken bir gazete var ki hiç istifini bozmuyor; Türkiye gazetesi! Ne sahip çıkıyor ne sesini çıkarıyor.
‘Beni ne ilgilendirir’ tınmazlığıyla başını öbür tarafa çevirip ıslık çalar gibi bir vurdumduymazlık içinde.
Oysa seni ilgilendirmeyecek de kimi ilgilendirecek, grubunun İhlas Finans geçmişi dolayısıyla tam da göbeğindesin tartışmanın.
18 yıl önce, iki yüz bin garibanın yüzlerce milyon doları batmış İhlas Finans’ta. Haram diye faizden kaçıp helalinden kar payı reklamına gelmişler.
İnanıp güvenip alın teri paralarını yatırmış, günün sonunda İhlaszede olarak çırak çıkmışlar bu ilişkiden.
Kaptırdıkları birikimlerini bir daha kurtaramayan 70 bin kadar mağdur, yıllar sonra “İhlas’ı kumpasla FETÖ batırdı” tesellisiyle avutulmaya kalkışılmış bir de.
400 milyon dolara varan alacak bakiyelerinin üstüne bir bardak soğuk su içmelerini ister gibi. Saklanılacak en revaçtaki sığınak olarak FETÖ mazereti, sırıtan bir pişkinlikle arkadan yetiştirilmiş.
Engeli olanların camilerde taburelere oturarak namaz kılması hassasiyetine dokunuyor, zoruna gidiyor, taassup damarın kabarıyor, kiliseye benzedik diye çıngar koparıyorsun da...
Faizsiz finans denetçilerine Allah’tan korkma şartı getirilmesi hiç mi bir şey ifade etmiyor sana, depreştirdiği bir hassasiyetin de mi yok ki...
Bırak ayağa kalkmayı, bırak ‘yaşa bravo’ tezahüratlarıyla yeri göğü inletmeyi...Tabure yasaklatmada birinciliği kimseye kaptırmadığın gibi manşet üstüne manşet atmayı bırak...
Resmi gazeteye bile giren Allah korkusu haberi, sitene yorumsuz küçük bir anonsla bile giremiyor.
Din, dindarlık adına iyi bir şey zannedip sevinmeyi ya da laiklik adına tehlike çanları çalmayı geçin, düz haber değeri de mi yok?
Denetçinin sahip olması gereken nitelikler “Dürüstlük, insanın yeryüzündeki halifeliği, İhlas, Takva, erdemli olma ve işini mükemmel yapma ve Allah-u Teâlâ korkusuyla davranma” şeklinde sıralanmış.
Ayrıca denetçinin, Allah’a karşı nasıl sorumlu tutulacağı da hassaten şöyle belirtilmiş: “Allah-u Teala’nın kendisini izlediğinin sürekli bilincinde olmak, kıyamet gününde Allah-u Teala’ya hesap vereceğinin sürekli bilincinde olmak, Allah-u Teala’nın rızası için sevgi ve kardeşlik göstermek.”
“Yıllardır itiraz ediyorduk, camilerimiz kiliseye dönmüştü, bir FETÖ projesi daha temizleniyor, camilerde tabure rezaletine son, nihayet kaldırıldı, büyük bir yanlıştan dönüldü, DİB Başkanı Erbaş TGRT Haber’de ‘camilerimiz özüne dönüyor, rahatsızdık’ dedi, hasta ve yaşlılar namazını yere oturup kıldı, cemaatten tebrik yağıyor” diye kendinden geçen coşkulu manşetler atabiliyorsun...
Aslan kesilip avazın çıktığı kadar kükreyebiliyorsun...Başkasının seni ilgilendirmeyen namazını dert edip yapmadık cazgırlık bırakmıyorsun...
Ama faizsiz bankacılıkta Allah korkusundan bahis açılınca sesin içine kaçıyor, süt dökmüş kediye dönüyorsun.
Tamam, mest olup sevinç çığlıkları atman beklenmiyor.
Fakat cemaat rehberi olarak elinden düşürmediğin baş ucu ilmihali, bu konuda hiç mi bir şey demiyor?
‘Kötü hatıraları canlandırmak saf zihinleri bulandırır, ne gerek şimdi, akla getirmek caiz değil’ yazdığı için mi ağzını bıçak dahi açmıyor?