Belli ki haberlerden rahatsız olmuşlar; Cumhurbaşkanları Reisi’nin düşen helikopterini bir Türk İHA’sı buldu, diye bilinsin istemiyorlar.
Kayıtlara öyle geçmemesi için, İran’dan üst üste düzeltme açıklamaları geliyor.
Medyaları ve isimsiz yetkilileri, mırın kırın etmeye başlamıştı. İran Genelkurmay Başkanlığı da resmi bir açıklama yayınladı.
Konu, Reisi’nin helikopterini kimin bulduğu.
Önce şunu açıklığa kavuşturuyorlar, yardımı onlar istememiş. İş birliği teklifi Türkiye’den gelmiş, onlar da kabul etmiş ve müteşekkirlermiş.
Sonra da helikopteri, Bayraktarların İHA’sının bulduğunu kesin bir dille şöyle yalanlıyorlar:
“Ancak Türkiye bölgeye gece görüşlü ve termal kameralı İHA göndermesine rağmen, bulut altındaki noktaları tespit ve kontrol etme ekipmanının bulunmaması nedeniyle bu İHA, helikopterin düştüğü yeri doğru bir şekilde bildiremedi ve nihayetinde Türkiye’ye döndü,” ifadesi yer aldı.
Yani gece görüşü vardı ama bulutların altını göremedi...
Peki kaza yerini kim tespit etti, derseniz...
SAR radarıyla donatılı, gelişmiş ve yerli İran İHA’ları tespit etmiş. Bulutların altını da görebiliyorlarmış.
Uzak görevde oldukları için önce Türkiye’nin İHA teklifini kabul etmişler ama pazartesi sabahına kendi İHA’ları yetişmiş.
Ve Hint Okyanusu’nun kuzeyindeki görevinden çağrılan İran ordusunun bu üstün yetenekli İHA’ları, 3 saatte yeri yakalamış.
Hatta Akıncı’nın belirlediği koordinatları da verip o noktada helikopter izine rastlanmadığını vurguluyorlar.
İnandırıcılık için, 7 kilometrelik sapma gibi başka detaylara da giriyor haberler. Türk İHA’sının bildirdiği nokta ile İran İHA’sının keşfettiği kaza mahalli arasında 7 kilometrelik mesafe varmış.
Selçuk Bayraktar ise “AKINCI, 9 bin 700 fitin altına inerek, vadilerin arasında manevra yaparak uçmak durumunda kaldı” demişti. Tüm dünyaya damga vuracak bir arama-kurtarma başarısı olarak da nitelendiriyordu.
İranlılar; Baykar şirketinin Akıncı İHA’sını gerçekten yetersiz mi gördü, ciddi ciddi burun mu kıvırıyorlar? Kendi İHA’ları daha mı kabiliyetli? Yoksa gururlarına yediremediler de hakkını yiyor, reklâmı olmasın diye Akıncı’ya iftira mı ediyorlar?
Orasını uzmanlara bırakıyorum.
Akıncı, İran’ın gelişmiş İHA’larından üstün değil mi? 7 kilometrelik hatayla yanlış konum mu belirledi? Uzman gözüyle bir karşılaştırma, tartışmayı noktalayabilir.
El atmışken uzmanları, şu merakımı da giderirse sevinirim:
Devlet şirketi TUSAŞ’ın, ‘yüksek kapasiteli’ diye tanıtılan Anka veya Aksungur gibi İHA’ları bu göreve gönderilseydi şimdi neyi konuşuyor olurduk? Baykar yerine TUSAŞ’ın adı dışında, aynı şeyleri mi?
EMEKLİYİ TATİLE GÖNDERMEK NİYE BU KADAR ZOR?
İktidar çare arıyor; bu maaşlarla emekli nasıl tatil yapacak?
Çalışma Bakanı Işıkhan, düşündükleri çözümü müjdeledi. Uygun KYK yurtları, yazın bir aylığına emeklilere ücretsiz açılacak. Öğretmenevi gibi kamu misafirhanelerinde de yüzde 15 indirimli kalabilecekler. Tren biletleri de ucuza satılacak.
E 2024, Emekliler Yılı. Bu vesileyle emekliyi sinemaya, konsere götürme planları da vardı.
Daha ne?
Yalnız iktidar, bu seneyi Emekliler Yılı ilan ettiği için emekliyi tatile götürme telâşına düşmüş değil.
Emekliyi tatile götürmenin yollarını en az 4 yıldır arıyorlar.
Mayıs 2020’de, dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, TRT Haber’de müjdeyi duyurmuş. “Emekli ve çalışanların tatille seyahat için finansman ihtiyacı, uygun şartlarda sağlanacak”mış.
O gün bugündür üstünde çalışıyorlar.
Oysa verirsin geçindirecek parayı; tatile gider mi, gitmez mi; parasıyla ne yapar, karışmazsın.
Emekliyi uzaya yollamak isteseler başarmışlardı, demek ki tatile yollamak daha zor.