TRT dizisi ile Cübbeli Ahmet Hoca Yayıncılık, Mehmet Akif'i şeytanlaştırma yarışındaymış...
Payitaht Abdülhamid'de, Mason üstadını Akif'miş gibi konuşturan o skandal sahneden sonra fark ettim, ne yalan söyleyeyim.
Sırf Abdülhamid'i sevmezdi diye milli şairimize Masonluk iftirası mı atmıyorlar, Müslümanlıktan mı çıkarmıyorlar...
Ebussuud Efendi'ye özenen cübbeli bağnazlar, cübbesiz ham softalar, Akif düşmanlığında da gemi azıya almış.
İstiklal Marşı şairini, "İstibdad" ve "Asım" şiirlerinde Abdülhamid'e dil uzatmakla suçlamıyorlar yalnız. "Çanakkale Şehitlerine" şiirinde, haşa Allah'a da dil uzatmakla itham ediyorlar.
İslam halifesine, gavur ağzıyla "Yıldız'daki baykuş, zalim, korkak, melun" lafları edilir miymiş! Bunu küffar bile yapmazmış...
Peygamber'in torunu Hz. Hüseyin'i Kerbela'da katlettiren, Medine'yi yağmalatan, ordusunu Mekke'ye, Kabe'ye saldırtan Yezid de halife değil miydi? Muaviye'nin oğlu, Emevi Sultanı Yezid...
Zamane Abdülhamidçileri bilmez. Abdülhamidçiliğin ortaya çıkışı, Abdülhamid sevgisinden değil. Hürriyet vaadiyle ondan kurtarmaya gelip onun baskı rejiminden aşağı kalmayan İttihatçı nefretindendir.
Abdülhamid muhipliğine, devrinin özelikle de din ulemasıyla vatanperver aydınları arasında pek rastlanmazdı.
Hele bugünkü sultan ve saltanat sevdası, o gün hiç yoktu.
Akif'in "Bir pak alın her kimde gördünse/ 'Bu bir cani' dedin sürdün, ya mahkum eyledin hapse" isyanı boşuna mı!
Oya bugün halk saltanata özendiriliyor, saltanat propagandası devlet TV'sinden vergilerimizle bile pompalanıyor.
Sultanları evliyalaştıran sahur programlarına dikkat ettiniz mi? Dini anlatıyor, Allah'ı ve peygamberi sevdiriyormuş süsü veriyorlar. Savundukları, sevdirmeye çalıştıkları ise aslında padişahlığın ta kendisi.
Ama bu saltanat özlemi ve aşkını din, dindarlık, din müdafaası kılıfında pazarlıyorlar.
Neredeyse dersiniz ki; bunlar alıştıra alıştıra bizi çok partili demokrasiden tekrar tek parti rejimine...Tek partiden padişahın yetkilerini anayasayla sınırlandıran meşrutiyet düzenine...Oradan da göstermelik anayasayı bile kaldıramayan mutlakiyetçi saltanat idaresine mi geri götürmek istiyorlar? Nedir bu demokrasi nefreti?
Gazetedeki odam fahri hukuk bürosuna döndü, cezaevinden mahpus mektupları birikmiş yine.
Hak, adalet arayışları karşısında bir şey yapamamanın ıstırabıyla içim burkularak zarfları açarken ne göreyim! Alttaki postadan Bayram Bilge Tokel'in son kitabı çıkmasın mı!
Fırsat bulup karıştırmaktan öteye geçemediğim Hece Dergisi'nin son sayıları, ordan 'gel gel' ediyor bana. Bingöl Üniversitesi ekibinin Zazaca edebiyat dergisi Vir de öyle.
Şiirleri, öyküleri daha geniş zamanlara bırakıp önce mektupları bitirdim.
Sonra da saz sanatçısı ve müzikolog Tokel'in "Sarayın Sesi Halkın Nefesi" adlı kitabını aldım elime. "Osmanlı'da Musiki Hayatı"nı işliyor, bir baş ucu eseri.
Ebussuud Efendi'nin torunluğuna heves edenlere hararetle öneririm.
Rol modelleri Şeyhülislam Ebussuud Efendi, Yunus'u şeriata aykırılıktan nasıl yasaklamış, takipçilerinin katline zındık diye nasıl ferman çıkarmış okusunlar. (s.324)
Diğer rol modelleri Halife Abdülhamid'in Batı müziği ve kültürüne hayranlığını da örnekleriyle bir daha görürler belki. (s. 373)
Ben alaturkayı daha çok severim, Han Hazretleri ise günümüz yerli ve millicilerini başından def edecek kadar alafrangacı. Hatta Tokel, yüzeysel ve taklitçi buluyor ondaki Batı özenticiliğini.
Alaturka musikiden hoşlanmadığını, alafrangayı tercih ettiğini, bilhassa opera ve operetleri pek sevdiğini Sultan'ın ağzından hatırlatıyor kitap.
Kadere bakın; "Asım"ı yazan Akif'e düşmanlık, "Asım'ın Nesli" olma iddiasındaki bir iktidar devrinde aldı yürüyor.
Lalegül Dergisi'yle Payitaht Abdülhamid, Cübbeli Ahmet Yayıncılıkla TRT el ele...
Ebussuud, Yunus'a "Cennet cennet dedikleri/Bir ev ile birkaç huri/İsteyene ver sen anı/Bana seni gerek seni" dizelerinden takmış görünüşte.
Torunları; "Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı" dizelerinde, Akif'in Allah'a isyan ettiği, dinden çıktığı fetvası uydurmakta mı zorlanacak!
Şekilci yobaz kafa, ne anlar 'şathiye' şiirinden, tekke edebiyatından.
Dini kullananlara, siyaseten istismar edenlere cevap da Akif'in Köse İmam'ından gelsin:
"Hele biçare Şeriat’le nasıl oynanıyor!/'Müslümanlık bu mu yahu' diye insan yanıyor/Gölgesinden bile korkup bağıran bir ödlek/Otuz üç yıl bizi korkuttu 'Şeriat' diyerek..."