Atmosferdeki elektrik deşarjından çıkan ‘mavi jet’, bulutların üstünde yaşandığı için ancak uzaydan görülebiliyor.
Dünyada böyle...
Türkiye’de ise mavi şimşek çakar gibi jet hızıyla yükseliş ve iyileşmeler, sadece iktidara görünüyor.
Halka sır, iktidara ayan işlerden biri de Merkez Bankası rezervleri.
Bundan 4 ay önce 128 milyar doların nasıl eriyip buharlaştığını konuşuyorduk.
Muhalefet, MB rezervlerinin nereye kaybolduğunu soruyordu.
İktidarsa...
Kah “128 milyar doları ne ettin” afişlerini, Cumhurbaşkanı’na hakaret diye toplatıyordu.
Kah 128 milyar doların bir yere kaybolmadığını, yer değiştirdiğini, yastığınızın altına bakarsanız orada altın olarak göreceğinizi söylüyordu.
Kah CHP’deki tacizler gibi halkın gerçek gündemini örtmek için ‘rezervler nerede’ sorusunun uydurulduğunu anlatıyordu.
Kah salgınla, kah terörle, kah dış güç saldırılarıyla, kah darbe girişiminin etkileriyle, kah şunla kah bunla mücadeleye harcandığı açıklanıyordu.
Ama en çok da bunun yapay bir gündem olduğu vurgulanıyordu.
Güya Bay Kemal’in amacı, ekonomiyi kötü göstererek gerçek gündemi konuşturmamaktı. O da CHP’nin kötü yönetilmesiydi, ülkenin değil.
Bay Kemal’in CHP’deki ‘tek adam’ yönetiminden halk şikayetçiydi. Ve asıl mevzuyu değiştirip saptırmak için bu konu ortaya atılmıştı.
Oysa rezervlere ilk dikkat çeken, Gelecek Partisinin ekonomi kurmayı Kerim Rota’ydı.
Detaylara takılmayan ikitidar, var gücüyle MB rezervlerinin eksi bakiyeye düşmesini önemsizleştirmeye uğraşıyordu.
Rezervlerin AK Parti için ifade ettiği önemi, nasılsa milletin hatırlayamayacağına güveniyorlardı.
Sözcü Ömer Çelik, parti kurmayı Nurettin Canikli, Bakan Lütfi Elvan ve diğerleri, yıllarca o rezervleri arttırmakla övünen kendi iktidarları değilmiş gibi konuşuyorlardı.
2023’te rezervlerin trilyon dolarla ölçüleceği hedefini koyan, Cumhurbaşkanı Erdoğan değildi sanki.
AK Parti, 2002’de devraldığı 27 buçuk milyar dolarlık rezervi hiç küçümsemedi sanırsınız.
“MB’nin içini bosaltmışlardı, biz geri doldurduk” diye yıllarca başa kakmamışlar gibi.
Şimdi ‘ne önemi var rezervlerin, amma abarttınız ha’ diye tersliyorlardı soranı.
Büyütecek bir şey yoktu, harcamayıp rezervlerin turşusunu mu kuracaklardı!
Derken iktidar, MB rezervlerini önemsemeye önceki gün geri döndü. Hem de IMF sürpriziyle.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Süreci tamamlanan işlemlerle önümüzdeki günlerde Merkez Bankası rezervi 109’dan 115 milyar doların üzerine çıkacak” dedi.
Apaçık bir müjdeydi.
Adını anmadı ama “süreci tamamlanacak işlemler”den kastı, IMF’den bize ayrılan destek payıymış. Bilenler hemen uyandı.
Özel çekme hakkıyla IMF’den kullanacağımız meblağ, 6 milyar 300 milyon dolar.
Onu da ekleyince rezervler, 115 milyar dolara ulaşacakmış. Tabii brüt olarak, emanet paralarla.
Fakat hala 128 milyar dolara yetişemiyoruz. Ve hala net bakiyemiz eksi çıkıyor.
Borçtu, takastı, IMF desteğiydi...Allem kallem ancak bu kadar toparlanabildi.
Ay aydın, hesap ortada.
Gideni, yerine koyamıyoruz.
Fakat bulutların üstünde ekonomimiz bir yıldız gibi parlıyor.
Şahlanma dönemine girdiğimiz kanıtlandı.
Çağ atlıyoruz.
Memur ve emekliler, şahane maaş zamlarıyla enflasyona ezdirilmiyor.
TÜİK’in enflasyon rakamları da çok gerçek.
Sadece halk göremiyor. Bulutların üstünde cereyan ettiği için, bir tek iktidara görünüyor bu başarılar.
Ekonomik mucize
Cumhurbaşkanı ve bakanlar, demokrasi ve hukuk reformları ihtiyacını nasıl duyurmuştu:
Ekonominin iyileşmesi için, önce hukukla demokrasinin iyileştirilmesi gerekiyordu. Demokrasi ve hukuk kötüleştiğinden ekonominin de kötüleştiği sonucu çıkıyordu.
Birinin bozulması sebep, diğerininki sonuçtu.
Demokrasi ve hukuk toparlanmadan ekonomi de düzelemezdi.
Cumhurbaşkanı ve bakanlar, şimdi ekonominin şaha kalktığını söylediğine göre... Sebepler düzelmeden sonuçtaki bu düzelme nasıl mümkün oldu?
Ancak mucizeyle açıklanabilir.