Milli Takımımızın Gürcistan’la Almanya’da, Dortmund’da yaptığı maç, Türkiye’de oynansaydı acaba bu kadar seyirci gelir miydi?
Stat kırmızı beyaz renklere boyanmıştı ve maçın kazanılması ile birlikte aynı renk coşkusu şehrin sokaklarına taşındı.
Evet Almanya’da, Dortmund’da…
Evet Almanya’da ve Avrupa’nın genelinde böyle statları dolduracak yoğunlukta Türkiye kökenli insan var. Diyelim Berlin “Türk şehri” diye de biliniyor Türkler’in yoğunluğundan dolayı.
Almanya’da, daha sonra başka Avrupa ülkelerinde başka göçmenlerin olduğu gibi “Türklerin entegrasyonu” diye de bir gündem hep oldu.
Avrupa Kupası maçlarında Fransa, Belçika “milli” takımlarına baktığınızda Afrika kökenli futbolcuların çokluğu dikkatini çekmemiş olamaz. Bunlar, göçmenliğin yıllar içinde ülkelerin milli takımlarını oluşturacak boyutlara geldiğinin de göstergesi.
Devlet yönetiminde, ekonomide, şurada-burada göçmen kökenli simalara da akan zaman içinde rastlanacaktır kuşkusuz. İngiltere Hint kökenli başbakan gördü, Müslüman belediye başkanı gördü vs.
Almanya Milli Takımının kaptanı bir Türk: İlkay Gündoğan. Avrupa ülkelerinin bir çoğunda “Türkiye kökenli” siyasetçiler görünür hale geliyor bir süredir.
Bize gelirsek…
Acaba yakın zamanda mesela milli futbol takımımızda Belçika’ya, Fransa’ya benzer yoğunlukta Afrika kökenli futbolcuyu görür müyüz?
Epeyce bir süredir Afrika kökenli sığınmalar gerçekleşiyor da onun için söylüyorum.
Tabii başka sığınmacılar…
Afgan, Özbek, ve Suriyeli…
Milyonlarla ifade edilen ve yer yer vatandaşlık verilen Suriyeli göçmenler içinden şu veya bu milli takımımızda boy gösterenler olacak mıdır?
Göçmenlerin spor alanında temsil edilmeleri konusu sanırım çok akla gelmiyor. Oysa farklı spor dallarında Türkiye’ye madalya getiren göçmen sporcular oldu. Melissa Vargas bir voleybol yıldızı, herkesin bildiği. Küba kökenli. Elvan Abeylegesse Etiyopya kökenli, Türkiye adına yarıştı atlet olarak. Birçok güreşçi, boksör vs var başka ülkelerin vatandaşlığından Türk vatandaşlığına geçen…
Genelde, “sorun” niteliği ile gündem oluyor göçmen veya sığınmacılar.
Gaziantep’in sivil toplum kuruluşları bir rapor hazırlamışlar, şehirdeki Suriye ağırlıklı göçmen yoğunluğu ile ilgili… Raporu X üzerinden kamuoyu ile paylaştılar. Oldukça önemli sıkıntılar da söz konusu. Benzeri sorun raporları bir çok şehir için, ya da büyük şehirlerde göçmenlerin yoğunlaştığı bir çok yerleşim merkezi için hazırlanabilir.
Bayram öncesinde Karar’ı ziyaret eden Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i dinlemiştim. Aldığı göçlerle Türkiye’nin en büyük ilçesi haline gelen Esenyurt’un sosyolojik yapısının nasıl karmaşık hale geldiğini anlatıyor, bunun ortaya çıkardığı sorunları sırlıyordu.
Türkiye’nin sıkıntısı, birdenbire milyonlarca göçmene ev sahipliği yapmak zorunda kalmasıydı.
Böyle bir durumun, ne kadar iyi niyetli olursanız olun sadece Ensar – Muhacir yaklaşımıyla çözümlenmesi mümkün değildi.
Belli ki sorunlar var ve bugün görülen sorunların gelecekte hangi boyutlara varacağı noktasında sağlıklı bir öngörü de yok.
Şu biliniyor: “Suriyeli göçmen” sorunun geleceğe de taşınan çok farklı boyutları var. O işin sağlıklı yönetilemediği açık. Biri çok yabancı örgütün o alanda çalışmalar yaptığı da biliniyor.
Suriye yönetimi ile henüz sağlıklı bir ilişki kurulabilmiş değil. Normalde Suriye vatandaşı olan bu insanlar hakkında Esed yönetiminin ne düşündüğü de belli değil. Yani “Hangi uzlaşma noktasında bu insanlar yeniden kendi ülkelerine döner, ya döner mi?” sorusunun cevabına dair elde bir şey yok. Türkiye’nin denetiminde bulunan Kuzey Suriye ne olacak, ABD – YPG denetiminde olan Kuzey Doğu Suriye ne olacak, belli değil. Bizdeki Suriyelilerin uzun vadede kendi tavanları olan Suriye konusunda ne düşündüğü belli değil. Türkiye’de doğan Suriyeli çocukların gelecekte nasıl bir kimlik kazanacakları soru…
Bir yandan bu ülkenin suyunu içmiş, ekmeğini yemiş, havasını yudumlamış herkesin gittiği her yerde Türkiye’nin gönüllü elçisi olma temennisi var, bir yanda da entegre olamama ihtimalinin getirdiği endişeler…
“Zaten bir iç barış sorunumuz yok mu?” sorusu da var. “Suriye’de olan bitenlerin içerdeki denklemleri kötü etkilemesinden kaygı duymuyor muyuz?” sorusu da var.
Ülkeyi yönetenlerin bütün bunlara hakim olduğunu düşünüyor musunuz, diye sorayım, yazıyı bitireyim.