İktidarın yeni ekonomik yönelişinden söz edildiğinde tam bir “kerameti kendinden menkul” durumu yaşıyoruz.
Kimse “Hazretler”in kerametine inanmıyor, ama o kendisinin keramet sahibi olduğuna ve yaptıklarının öyle bir keramet niteliği taşıdığına inanıyor.
O arada da bazı saflarımız, insanları “Hazret” vasfına büründürdüğü için yaptıklarında “Keramet” aramaya devam ediyorlar. Politik hesaplar da bu insanlar üzerinden yürüyor. Ama gelinen noktada onların bile saf duygularının kullanıldığı hüsranına kapılıp derin bir hayal kırıklığına düştüğünün emareleri gözleniyor.
Sorun, etrafınızda ekonomiye biraz aklı erenlere. İş adamlarına sorun, esnafa sorun, çiftçiye sorun, işçiye sorun, ekonomi okumuş insanlara sorun, medyadan tanıdıklarınıza sorun, mutfaktaki annelere sorun, iş aramaktan canı çıkmış gençlere sorun, var mı bir Allah’ın kulu, burnunun ucunu gördüğünü iddia eden? Umutlu bir gelecek kurgusu yapan var mı?
Var mı Merkez Bankası’nın yaptığını gerçekten bilerek yaptığına inanan? Var mı iktidarın yarın dolar/TL kaç lira olacak, Türk Lirası ne kadar değer kaybedecek konusunda bilgisi, tahmini, öngörüsü olduğuna inanan?
Var mı Merkez Bankası’nın faizde ineceği limitin ne olacağını, ya da orada enflasyon öngörüsünün ne olduğunu bildiğini düşünen?
Bir tv kanalındaki moderatör bilim adamlarına soruyor: “Hükümetin ekonomik yönelişinin iyi tarafına ilişkin söyleyeceğiniz bir şey var mı?”
Cevap? Sessizlik? Muhtemelen iktidara yönelik eleştiri yapmaktan kaçınma psikolojisi içinde buruk bir gülümseme?
Ekranlarda bir yandan MB’nin faiz kararına ilişkin haber üzerine konuşuluyor, bu arada Dolar kuru 15’in üzerinde 20-70 arasında dolaşıp duruyor. Nerede duracak, elinde dolar bulunduranı gönendiren, Türk Lirası bulunanı kıvrandıran bu çılgın gidiş?
Herkes MB’nin, yani iktidarın Enflasyonu ıskaladığından emin. O yüzden de önümüzdeki birkaç ay içinde yüzde 35’lere çıkması beklenen enflasyon yani vatandaşın cebindeki paranın satın alma gücü eriyor. Et alınamaz oluyor, süt ürünleri alınamaz oluyor, yağmur altında ucuz ekmek kuyruğunda dikilmenin dayanılmaz acısı o kuyrukta duranları bir, onların kimi zaman akan göz yaşlarına tanık olanları bir başka kahrediyor. Komşu ülkelerde yaşayanların ülkemizi “1 milyonluk ülke” gibi görür hale gelmeleri bir başka kahredici durum.
MB’nin faiz kararından sonra açıklanan asgari ücretin, daha ilan edilmeden yüzde 50 değer kaybettiğini dünya âlem biliyor.
Bilim adamları diyor:
-Faize kilitlendik, kuru, enflasyonu en sona bıraktık. Aylar geçecek ve biz mutlu günler göreceğiz. Kaç ayda, hangi takvimde, bilen varsa çıksın ortaya… Ba’de harab-i Basra durumu yani. İşin kötüsü bunu, denemenin kumanda masasında bulunanların bildiğinden de emin değil kimse.
“Maaşlı insanlar neyini kaybedecekler ki!? Olsa olsa maaşlarını? Bir insan enflasyon altında ezilse ne olur ki? Ya bakanlığa gelmiş olan patronumuz işini kaybederse…”
Ne dramatik günlerden geçiyoruz değil mi? Tam bir “Tok acın halinden ne anlar ki…” durumu. Ama “Tok”lar bile “Ya kaybedersem” endişesi yaşıyor bu söyleme göre…
ASGARİ ÜCRET: BİRAZCIK NEFES AMA…
Ve 6 milyon 90 bin kişi olduğu ifade edilen asgari ücretliler için yeni rakam açıklandı: 4 bin 250 TL. Yüzde 50’lik bir artış söz konusu. Tabii ki, bir nefes alış imkânı. Çalışma Bakanı Vedat Bilgin’in de ifade ettiği gibi asgari ücret “bütün ücretleri sıralamayla etkileyen bir ücret.”
Bu niteliğiyle bütün çalışanların -tabii ki emeklilerin- bu yükselişe bakarak kendi ücretlerinde bir artış bekleyecekleri açık. Çünkü üst gelir grubundaki pek çok çalışanın ücreti bu rakama yakın hale geldi ve bu durumda insanlar adeta asgari ücret çevresinde çalışır hale gelmiş görünüyor. Bundan sonraki günlerde Hükümetin bu alandaki beklentileri nasıl karşılayacağı konuşulacak.
Asgari ücretle çalışan için bu artış önemli olmakla birlikte, herkes biliyor ki, bu rakamlar nerede duracağı bilinmeyen enflasyonu göğüslemek için yeterli olmayacak. Herkes her yerde fiyat sıçramalarını konuşmaya devam edecek.
Bu arada asgari ücret açıklamasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun “2021’in başında asgari ücret kaç dolarsa bugün onun karşılığını vermek gerekir” tarzındaki açıklamasına cevaben “TL’yi yedirmeyeceğiz” dedi. Aslında hesap şu olmalıydı: 2021 Ocağında asgari ücret 383 Dolara karşılık geliyordu, bugün yüzde 50 artışla bile asgari ücret, artık 15 Liranın üstünde değer kazanan ancak 306 Dolara karşılık geliyor. Varın hesap edin bir yılda Türk Lirası nerden nereye gelmiş… Yani Dolar’a yedirilmiş mi yedirilmemiş mi?