Herkes ekonomi konuşuyor.
-Neden buralara geldik, diyor bir kısımız. Aslında Mehmet Şimşek’in yaptıkları doğru ise bunu Lütfi Elvan ve Naci Ağbal da yapacaktı. 2021’de. İki yıl önce. Dolar düşme sinyali vermişti, kredi notu yükselme ümidi oluşturmuştu. Dünyadan finans akışı bekliyorsak onun ilk işaretleri gelmişti. (Dolar o günlerde 8 lira civarındaydı)
Niye gönderildi onlar da aynı irade tarafından benzeri disiplinlere başvuran Şimşek getirildi?
Şimşek’in getirilmesinin alamet-i farikası olan faiz artırımına o gün razı olunsaydı iki yıllık ekonomik düşüş yaşanmayacaktı. KKM girdabına düşürülüp fakir fukaradan toplanan paralar faiz – dolar cenahına aktarılmayacaktı.
Bütün bunlar konuşuluyor bugün de, arada yaşanan ağır bedelin - ödenen faturanın sorumluları bir muhasebe yapıyorlar mı?
-Dedim ya herkes ekonomi konuşuyor. Birileri “Sayın Cumhurbaşkanı, diyor, en düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkarılacağını söyledi ve seçim sonunda da sözünü tuttu. Helal olsun.
Keşke sayın Cumhurbaşkanı seçimlere giderken en düşük memur maaşını 22 bin lira yapmak ya da deprem giderlerini karşılamak için en düşük gelir sahiplerinden, hatta işsiz güçsüzlerden bile KDV bilmem ne ile trilyonlar toplanacağını da açıklasaydı. Hatta bunun için zamların ve vergilerin çerçevesinde geleceğini söyleyerek milli duygularımıza hitap etseydi. Siyasi dürüstlük bunu gerektirirdi.”
Böyle diyenler var ama bu yaklaşımı ülkemizdeki siyaset geleneği açısından çok naif bulanlar da var. Bunların görüşü ise şöyle: “Cumhurbaşkanı da seçim kazanmak istiyor ve oy nasıl alınacaksa öyle hareket ediyor. Siyaset oyunu böyle oynanıyor.”
-Canı yananlar başka türlü konuşuyor kuşkusuz ekonomi bahsi açılınca.
-22 binlik en düşük memur maaşı epeyce büyük bir kitleyi sevindirdi kuşkusuz. Memlekette bir geçim problemi var, hele büyük şehirlerde yaşayanlar kıvranıyor, 22 bin, evet, birilerimiz için can suyu oldu, ardından gelen vergi ve zamlar alınacak maaşı alınmadan tırtıklamaya başlamış olsa da.
-Ama öte yanda 22 binin nerede ise yarısını alan asgari ücretliler var, asgari ücretli gibi çalışıyor gözükse de bin türlü katakulli ile daha alt ücretlerle çalışanlar var ve özel sektör maaşları, eğitim sevyeleri en düşük memur kategorisinin çok üstünde olmasına rağmen çok altta maaş alanlar var.
Oradan oraya bakışlar ve oradan siyasi iradeye bakışlar fevkalade karmaşık.
-Mehmet Şimşek umut vermeye çalışıyor. Vermeli de. Çünkü zam - vergi sağanağı bazı bölgelerimizi vuran sağanak kadar sarsıcı.
-Bazı toplum kesimleri var ki oralarda bıçak kemiğin üstünde geziyor. Diyelim makarna - ekmek yiyordu, ondan bile KDV alıyor devlet hazretleri. Allah’tan reva mı?
-Devlet de kemer sıkacak diyor Mehmet Şimşek. Vatandaş da tam onu soruyor? Devletin kemer sıkması devletlülerin kemer sıkmasıdır. Hani en azından devlette israfın önlenmesi. Ama Devlet kemer sıkacak denir, denir de bizde kemer sıkmaz devletlüler. İlan edilir bazı şeyler de üç gün sürer ömrü bu açıklamaların.
Keşke, diyorum, şu vergiler, harç zamları vs açıklanmadan önce devlet şatafat ve israfının sembolleştiği alanlarda nasıl bir tasarruf yapıldığı ilan edilseydi. Şu araba saltanatı. Şu teşrifat saltanatı. Şu “itibardan tasarruf olmaz” coşkusu. Mehmet Şimşek “Ben bundan sonra Mercedese değil Togg’a bineceğim” dese ne olurdu?
-Memleket insanı ekonomi konuşuyor. Pişmanlar olur böyle zamanlarda, epeyce pişman var.
“Düşmanlar Türkiye’yi kapıp kaçacaklar” temasının ipteki cambaza dönüştüğü algısı. Daha önce tanık olduğumuz gibi “elim kırılsaydı da…” gibi tepkiler var mı, şu anda olanların Mart 2024’teki mahalli seçimlere yansıması nasıl olur, bilinmiyor,
-Hükümet en düşük memur maaşı konusundaki cömertliğini, emeklilerden esirgedi. Aslında eğer seçimlerdeki oy miktarı dikkate alınıyorsa emeklilerin miktarı da en düşük maaşlı memurlardan çok az değildi, bu sebeple emeklilerin ağzına da bir parmak bal çalınmalıydı.
Ama olmadı. Büyük şehirde emekli olmak, hele kirada iseniz imkansızı yaşamak demek, tabii yaşayabilirseniz. Kendi evinizde oturuyor olsanız bile büyük şehirde hayat, ev hapsinden öte söz konusu olmaz. Sözün özü, Türkiye’de emekliliğin ufku her gün biraz daha kararıyor.
-Memleket ekonomi konuşuyor. Bilmem iktidarın dış sesleri olduğu kadar iç sesleri de duyacak bir mekanizması var mı?
-Ekranlara yansıyan ekonomi konuşmaları en muhalif kanallarda bile fevkalade terbiye edilmiş bir çerçeveyi aşmıyor. İktidara yakın medyada ise nerede ise zam yok vergi yok. Her şey güllük gülistanlık…