Karar’a geldiğinde de program öncesi sohbette “Bizi HDP ile terbiye etmeye çalışıyorlar” demişti.
En son Gürsel Tekin’in “HDP’li bakan” sözünden sonra İyi Parti cenahından gelen tepkiler de gözleri Meral Hanım’a yöneltti. Yorumlar “Acaba 6’lı masada çatlak mı oluşuyor?” sorusu etrafında odaklaştı.
Meral Hanım “HDP ile terbiye” söylemini bir kere daha tekrar etti; şöyle dedi:
“Bakın Türkiye’de uzunca bir zamandır bizi Cumhur İttifakı bileşenleri ve o onların taraftarı HDP ile terbiye etmeye çalışıyor. Bu kelimeyi özel olarak seçtim. Bu arada da kendini HDP’nin de üzerinde patron gibi gören, muhalif takımın içinde olanlar da bizi HDP ile terbiye etmeye çalışıyor. Onlar HDP’nin üstünde etkileyici tavır gibi. Bütün bunların içinde çok üzüldüğümüz bir şey oluyor; sonuçta bu terbiye etme metodunun Kürtlere dair bir sövgüye döndüğünü gördük.”
İşte burada Meral hanım ilginç, kritik, önemli bir not düşüyor:
“Ben gittiğim her yerde birey olarak terbiye edilmeye yönelik organize edilmiş insanlarla karşılaştığımda söylediğim bir şey var. Ne yaparsanız yapın ben Kürtlere sövmeyeceğim, onları incitmeyeceğim.”
“Kürtlere sövmeyeceğim, onları incitmeyeceğim.”
Bir politikacının “HDP ile terbiye edilmek” sürecinde sonunda “Kürtlere sövmek, onları incitmek” noktasına kadar sürüklenme duygusuna itilmesi Türkiye siyasetinin gerçekten problematik yönlerinden birisidir.
Öyle bir siyaset zemininde yol alınıyor ki, HDP, dokunanın yandığı bir siyasi parti durumuna sokuluyor. Aldığı oy oranı, milyonlarca kişinin temsil yeri ve ülkenin en hassas sorunlarından birisini temsil ediyor olması, terör diye bir mesele var ise, HDP olmaksızın o alanda sağlıklı çözüm gerçekleşemeyecek olması, parlamentoda üçüncü parti olarak temsil gücü kazanması, anayasal anlamda meşruluğunun tartışılamaz olması, HDP’ye yönelik tüm dışlamaların, temsil ettiği kitleleri sakıncalı vatandaş muamelesine sokuyor gözükmesi….
Bunun yanında Cumhur İttifakı cenahının HDP karşıtlığını, özellikle İyi Parti üzerinden muhalefeti dağıtmak için manivela olarak kullanması…
Cumhur İttifakı cenahında durduğunuzda, muhalefetin “HDP ktıvranması”nı bıyık altından gülerek izlersiniz. Onun için Gürsel Tekin’in sözleri, normalde son derece tabii bir anayasal uygulama -nitekim 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra iki HDP’li bakan hükümette görev almıştı- olmasına rağmen İyi Parti’nin içini hareketlendirdi ve bu iktidar medyasını bayram havasına soktu.
Benim Meral Hanım’ın yukardaki sözlerinden anladığım, bu meseleyi hassas bir yerde tutma gayretinde olduğudur.
Biliyor ki iş, “Kürtlere sövme ve incitme” noktasına kadar uzanıyor.
Görüyor ki İyi Parti de o alanlara savrulsun isteniyor. Üstelik bu, ülkenin çıkarı orada olduğu için, ya da terörle mücadele öyle yürütülebileceği için değil, tamamen 6’lı masaya dinamit böyle konulabileceği için, ya da İyi Parti bünyesinde böyle çatlaklar oluşturulabilir ümidiyle yapılıyor.
Meral Hanım’ın bunu okuyabilecek siyasi basirete sahip olduğundan şüphe etmek, başlı başına ona hakarettir.
Bilmiyorum Meral Hanım’ın bu sözleri parti içinde nasıl karşılanmıştır? Parti içinde HDP deyince hareketlenen şahıslar da, işin bir yerde “Kürtlere sövme ve incitme” noktasına vardığı gibi bir endişe taşımakta mıdırlar?
Selahattin Demirtaş, t24’te yayınlanan dünkü yazısında “Önce terörle arana mesafe koy” yaklaşımına karşı ilginç ve son derece ironik sorular sormuş iktidar cenahına:
- Erdoğan, Öcalan ile resmi olarak görüşürken Öcalan’dan “terörle arasına mesafe koymasını” istemiş olabilir mi?
- Erdoğan, PKK ile resmi olarak görüşürken, PKK’den PKK ile arasına mesafe koymasını istemiş olabilir mi?
Herkes biliyor ki bu iş garip bir iş. Ak Parti iktidarı HDP ile de işbirliği yaptı, devlet birimlerini İmralı ile görüştü – görüştürdü, Kandil ile de görüştü – görüştürdü…
O gün, Erdoğan’ı nerede ise ipe çeken bir MHP vardı.
Şimdi tüm iktidar soruna MHP dili ile yaklaşıyor. Neden? 2023 hesapları tehlikeye girdiği için….
Bunun için, Kürtlerde hangi duygu oluşuyormuş falan kimsenin aklına gelmiyor. Varsa yoksa siyasi hesap…
Meral Hanım’ın içinde “Kürtleri incitmeme” gibi bir hassasiyetin var olmasını önemsedim. Tabii bu duygu, “HDP’nin sürekli taşlandığı” akan siyaset zemininde İyi Parti adına neyi ete-kemiğe büründürür, bilinmez.
Dilerim benim değerlendirmelerim de başka pencereden “HDP ile terbiye” çerçevesinde görülmez.