Cuma sabahı 07.45 uçağı ile gittim, akşam 18.45 uçağı ile döndüm. Bir güne dört program sığdı.
KAGEM’in daveti ile gerçekleşen bir seyahatti bu. KAGEM Türkiye Diyanet Vakfı bünyesindeki bir kuruluş. Açılımı şöyle: Kadın Aile ve Gençlik Merkezi. Kadro genelde kadınlardan oluşuyor.
Yazın Kahramanmaraş’taki kitap fuarında ziyaret etmişlerdi, “Gelirim” demiştim. Kitap okuma programları çerçevesinde benim “Güzel Müslüman Olmak” isimli kitabımı alacaklar, okuyacaklar ve benim de bulunduğum ortamda üzerine konuşacaktık.
Gittim, önce Diyanet bünyesinde oluşturulan Akademi’de bir program planlanmıştı. Akademi, kız erkek ilahiyat öğrencileri içinden seçilen 60 kadar gruba ek eğitim vermeyi amaçlamaktaydı. İlk programı erkek öğrencilerle, ikincisi Diyanet’in öğrenci yurdu bünyesinde kız öğrencilerle gerçekleşti.
***
Erkeklerle buluştuktan sonra Cuma öncesinde proje okulu niteliğindeki Kız İmam Hatip’te öğrencilerle bir araya geldik.
Cuma’dan sonra Akademi’nin kız öğrencileriyle, onlardan sonra da KAGEM okuma programına katılanlarla buluştuk.
Yorucu mu oldu, Hayır... Mutlu oldum.
Bir kere Müftülüklerimizin ve Diyanet Vakfı’nın topluma inen hizmet birimleri oluşturuyor olmasından büyük mutluluk duydum. İl Müftüsü Ahmet Çelik ve ona eşlik eden iki ilçe müftüsü, gün boyu bendenizin programına eşlik eden Şehit Kamil Müftüsü Ömer Keskin hoca, Şahinbey Müftüsü Davut Arcaklıoğlu Hoca ayrı bir heyecan yüklenmişler. Olay onlara göre “ibadet memuriyeti” değil. Hayatın bütün alanlarında insanımıza rehberlik etmeyi öngören bir “Dini hizmet çerçevesi” düşündüğünüzde çalışmaların mahiyeti değişiyor. Sohbetler sırasında bu farklı dini hizmet anlayışı çerçevesinde imamet yapan örnekler anlatıldı ki oralarda mahallenin merkezinde bir cami vakıası ortaya çıkıyor. Camiyi mahallenin çocuklarına, gençlerine açan, onlarla buluşan, hastanın, düğün yapanın farkında olan, muhitine cami iklimi taşıyan gerçek anlamda “Önder” vasfında imamlar…
Akademi, yine müftülüklerin çok daha nitelikli alim, din gönüllüsü yetiştirmek için düşünülmüş bir proje. Onlarla sohbet ettim. Bir öğrenci “2040 yılında nasıl bir gençlikle buluşacağız ve orada bizden ne beklenecek?” diye sordu. Ben de “İşte tam da bu, dedim. Geleceği öngörmek ve orada nasıl bir bilgiye ihtiyaç duyulacağını anlayıp ona göre donanım kazanmak…” Şimdiden “Z Kuşağı”nın konuşulduğunu düşünürsek, 2040’taki insan nasıl olacak ve onlara İslam nasıl anlatılacak, bunu gündemine almış bir ilim yolcusunu görmek, mutlu ediyor.
***
Gaziantep’teki bütün programlarda eğitimin öncelikli olduğunu söyleyebilirim. Kız İmam Hatip’te karşımda lise öğrencileri vardı. Onlara hem kendi geleceklerini hem ülkenin, İslam dünyasının ve insanlığın geleceğini inşa gibi bir görevlerinin bulunduğunu ifade ettim. “Nasıl bir Türkiye, nasıl bir dünya, nasıl bir insanlık, ve onun içinde nasıl bir siz? Buna karar vereceksiniz” dedim.
Her yerde ilim yolcularının önüne “özgül ağırlık” kavramını koymaya çalışıyorum. Özgül ağırlığınız ne kadarsa o kadar inşa gücünüz olur, diyorum.
Akademi’nin kız öğrencileri ile 28 Şubat’ı da konuştuk. O bir operasyondu, özellikle “Eğitim alanında İslam’ı azaltma” operasyonu idi. İmam Hatip ve başörtüsü kıyımı o operasyonun uzantılarıydı. O günler geçildi, şimdi özgürlük zamanı, öyleyse, o günlerdeki okuma aşkını bugünlere taşıyıp tırmanmamız lazım. Bugün hangi bilimsel donanım gerekiyorsa onu edinerek gayret etmek gerektiğini vurguladık.
Son program müftülüğün gerçekten çok güzel inşa edilmiş konferans salonunda gerçekleşti. “Güzel Müslüman olmak”ı konuştuk. Bunun bugün, İslam’la ilgili bilgi-kanaat edinmek isteyen nesiller için ne kadar hayati olduğuna işaret ettik. Bir İHL ortaokul öğretmeni hanımefendi, öğrencilerinin şaşırtıcı sorularını gündeme getirerek kaygılarını paylaştı. Gençler ne olacaktı? “İşte, dedim, tam da bunun için hayatın bütün alanlarında, islami hüviyeti görünen simalar güzel örnek olmalılar ki İslam’ı anlatmak kolay olsun.”
Şunu söyleyeyim: Diyanet çok önemli bir müessese. Onun yüreği, orada görev alanların yüreği, İslam’ı aşkla yaşayan, taşıyan insanlar olursa, hayatı güzelleştirmek çok çok daha kolay olacaktır.
Gaziantep’te bana bu duyguyu yaşatanlara buradan kalbi şükranlarımı arz ediyorum.