Tedavüldeki en büyük banknot olan 200 liranın artık, bir zamanların 20 lirasına döndüğü, onun için de 500 liralık, 1000 liralık banknotların çıkabileceği haberleri dolaşıyor.
Böyle bir şey olur mu, ya da ne zaman olur, aslında hakikaten artık 200 liralıkların pazarda bile uçup gittiği bir hayat pahalılığı gerçeği var ve şayet 500 liralık banknot çıkarsa, bayramda emeklinin eline fazladan iki tane 5 yüzlük, 1000 liralık banknot çıkarsa, bir tane kağıt para verilecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Ordu’da ilan etti, bayramda emekli ikramiyesine “yüzde 50” zam yapılacağını. Yüzde 50’ye bakın siz… Epi topu 1000 liradan ibaret. Emeklilerin tepkisinin “Bozdur bozdur harca” şeklinde olması yadırgatıcı mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yüzde 50 zam yapıyoruz” derken, bunun emeklinin elinde sadra şifa olmayacağını bilmiyor olabilir mi?
Sonuçta seçim propagandasında Cumhurbaşkanı… Yani vatandaşın huzuruna umut verici şeylerle çıkması lazım. Umut verici zam haberi 1000 lira… dan ibaret… (2018’de ilk defa verilen 1000 liralık bayram ikramiyesi, 1608.12 lira olan asgari ücretin yüzde 62’si idi, şimdiki 3 bin lira ise asgari ücretin sadece yüzde 5.8’i.)
Bilen biliyor, onun bile Mehmet Şimşek’in elinden söke söke koparıldığı bir dönemi yaşıyoruz. “Efendim, emekliye 1000 lira verince bunun bütçeye getireceği yük 16 milyar lira oluyor, 5 bin verseniz 16 çarpı 5, 80 milyar oluyor, bunların hepsi bütçe açığı demek, yeni borçlanmalar demek, yeni vergiler demek, artı faiz demek….“ Emekli hesabı böyle konuyor olmalı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önüne… O da ne yapsın, Mehmet Şimşek’in elinden fazlasını kurtaramıyor…
Ondan sonra kürsülerde “Tamam zorluklarımız var, biliyoruz…. ama çözeceğiz” üslûbu…
Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, seçim kürsülerinde çok rahat görmüyorum. Dehşet bir “emekli bagajı” taşıyor gibi… Enflasyon bagajı, zamlar bagajı, hayat pahalılığı bagajı ne derseniz deyin…
Ülkede milyonlarca insan için ufukta bir ışıltı görünmüyor.
Aslında Cumhurbaşkanı’nı bir parti adına, hele yerel seçimlerde bir ilde, ilçede parti adına konuşurken yadırgadığımı okuyucularım bilir. Kısır parti çekişmelerine girmiş bir “Devlet” yöneticisi…
Ama sistemi öyle kurdu. “Partili Cumhurbaşkanı” ve memlekette olan biten her şeyden sorumlu…
Haliyle pahalılıktan da sorumlu…
İnsanların artık ev alma, araba alma umudunu kaybetmesinden de sorumlu…
Vaktiyle “Sisi mi Binali Yıldırım mı?” diye sorulmuş olduğu için şimdi Sisi ile ilişki kurmaktan da sorumlu…
Sisi ile ilişki kurarak yerel seçimler için kürsüye çıkınca, gözlerin, “Acaba bugün nasıl bir cümle kuracak?” diye bekliyor olabileceğini düşünmek tedirgin edebilir bir siyasetçiyi…
“Tayyip Erdoğan onlara bakmaz, her zaman gürül gürül konuşur, Sisi misi her şey geride kalmıştır”… denebilir ama Karadeniz illerinde yaptığı konuşmaları bir hayli dağınıktı. Mesela CHP’li vatandaşlara hitap ediyor, CHP içindeki rahatsızlıklardan kendi kampanyasına bir akış olabilir mi hesabı, Erdoğan gibi iddialı bir lider için sıkışmışlık alameti değil mi? Üstelik Karadeniz’de…
Herhalde şöyle bir Anadolu’yu dolaşıp İstanbul’a gelecek… 2019’da ilçe ilçe otobüsle dolaşmıştı İstanbul’u… “Sisi mi Binali Yıldırım mı?” sorularıyla… Yıl 2024, aynı sloganı karşıtları taşırsa şaşırmamak lazım. “Sisi mi İmamoğlu mu?” Yapmaz İmamoğlu, tahmin etmem. Ama TOKİ mağdurları diye bir grup var, “Sabit taksit” diye yola çıkan TOKİ’nin önlerine koyduğu, alınan maaşları katlayan ödeme planından canı yanan bir grup her yerde herkesin karşısına çıkabilir. Bir de tabii, Murat Kurum’u tırstıran “Kanal İstanbul” soruları Erdoğan’ın işini zorlaştırabilir. O da “Halkın gündeminde olmayan konular bizim de gündemimizde değil” diyerek halkı ikna edebilir mi, bilinmez ki… Ne de olsa 2019’un “çılgın” çok çılgın projesiydi Kanal İstanbul… Yargının orasını burasını tırpanladığı proje…
Tabii İstanbul’un ya da Ankara’nın, daha doğrusu tüm büyük şehirlerin emeklileri, genç olsa göç edecek belki, ama göç edecek yeri de olmayan emekliler…. asıl zor taşınacak bagaj emekli bagajı Erdoğan için… İstanbul’un emeklileri, Et ve Süt Kurumu önünde bekleşenler…
Ankara’da Mansur Yavaş, bakıyorum, emeklilerle bir iletişim sağlamış, Cumhur’un adayı Turgut Altınok, “Bizden üç fazlası” diyerek ona yetişmeye çalışıyor, o da “Üç fazlasını niye şimdi vermiyorsun?” diye mukabil hamlede bulunuyor, Ankara öyle devam ederken, İstanbul’da mesela İmamoğlu’nun “Emekli hamlesi” ne, çok görünmüyor. Murat Kurum’un emekliler için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kürsülere taşıdığı “Yüzde 50 zam, alın size 1000 lira”dan fazla bir şey vadetmesi mümkün görünmüyor.
Hayat pahalılığı her seçimi etkiler…Belki Anadolu şehirlerini daha sınırlı ölçüde ama, hayat pahalılığı büyük şehir ahalisini boğar, boğuyor…
Büyük şehirlerin, özellikle İstanbul’un emeklilerinin ise, boğulma hissini en derinden yaşıyor oldukları söylenebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu emekliler kadar derinden hissediyor mu? Haber programlarında sokakta mikrofon uzatılan emekli vatandaşların “Gelsin bir hafta bizim gibi yaşasın” demelerine baktığımda, onların Yukarı’daki dünyalardan işin zorluğunun yeterince görülmediği kanaatinde olduğuna hükmediyorum. Ne dersiniz sayın Cumhurbaşkanı emekli dünyasını sağlıklı okuyabiliyor mu? Emeklilerin buruk ve tabii öfkeli dünyaları bakalım seçimi nasıl etkileyecek?