Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mehmet Şimşek ve ekibini ekonominin başına getirmekle çok zor bir işi yaptığını görmek lazım. Bir kere “Nass”tan yola çıkarak “Faiz – Enflasyon” ilişkisine dair ana tezini terk etmiş bulunuyor. Hem de muhalefetin ya da herkesin kendisine “Nasıl terk ettin?” sorusunu soracağını bilerek…
Bu kararın “Ekonomide yolun sonuna gelindiği” ve o yüzden “En zor kararın verildiği” anlamına geldiğinin kabulü demek olduğunu da bilerek…
Yine bu kararın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekipler üzerinde kolay tasarrufta bulunduğu bir süreçte Mehmet Şimşek ve ekibine “kolay değiştirilemez” bir statü kazandırdığını bilerek…
Şimşek göreve gelirken Cumhurbaşkanı’ndan bir taahhüt almış mıdır, bilinmiyor, ama gelinen noktada Şimşek’in böyle bir garanti ile donatılmış olduğu izlenimini herkes paylaşıyor.
Diyelim Amerika’da yaptığı temaslarda Mehmet Şimşek ısrarla, ekonomi yönetimi olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tam desteğine sahip olduklarının altını çizdi.
Bu, uluslararası finans kuruluşlarına ya da yatırımcılara “Bir kaza olmaz” garantisidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “yeni ekonomi ekibine güven duydukları”nı her fırsatta açıklamaktan geri durmuyor. O dışardaki tereddüdü dikkate alarak…
Bu, her iki tarafın bu noktadaki kırılganlığın ve “para – yatırım gelmesi beklenen dünya”nın bunun farkında olduğunun göstergesi.
Kırılganlık dedik…
Mehmet Şimşek’in yürüyeceği yol rahat değil. Enflasyon almış başını gitmiş, yıl sonunda yüzde 70’lerin epeyce bir üzeri konuşuluyor. Ne diyor Şimşek: “Dolar tutulmuş” diyor. Tutulmasa acaba nereye varırdı?
Ücretler – maaşlar enflasyonun ardından yetişemiyor. Her verilen ücret artışı tırmanan fiyatlar tarafından emiliyor. Zamlar, vergiler… Vatandaş boğulma hissi yaşıyor. Bütçe açıklarını kapatmak için vatandaşın ekmeğinden suyuna el uzatmalar… Üç çocuk hedefi vardı bir zamanlar, şimdilerde her çocuğun aile bütçesine getirdiği yük konuşuluyor…
Mehmet Şimşek kemer sıktıracak. Kemerlerde delik kalmayasıya kadar kemer sıktıracak…
Bir gün, bir hafta, bir ay, hatta bir yıl değil… 2026’ya kadar “Sabır!”
Tayyip Erdoğan sabır diyor, Mehmet Şimşek sabır diyor…
Bu sabır tavsiyeleri, 2024 yerel seçimlerini nasıl etkiler?
Yerel seçim hesapları Tayyip Bey’i nasıl etkiler?
Yerel seçimlere “Tencere kıyameti” yansırsa ne olur?
Peki Mehmet Şimşek, yerel seçimlerin mayın tarlasını da konuşmuş mudur Tayyip Bey ile?
Orada programda bir “S” vermek ve bunun başka türlü telafi edilmesi mi tasarlanmıştır?
Malum bizde kaçak yapı salgını yerel seçim dönemlerinde tavan yapar. Niye? Çünkü yerel yönetimler oy kaygısı ile bu tür kaçak yapılanmalara göz yumar.
2024 seçimi, evet yerel seçim, o yüzden kaçak yapılar konusu gene devreye girer ama, asıl genel Türkiye siyaseti üzerindeki etkisi sebebiyle bu seçim ayrı bir önem taşıyor. Tayyip Bey, en azından İstanbul’u alma arzusu duyuyor.
Nasıl olacak o iş?
Akaryakıt fiyatları tırmanırken, oradaki tırmanış bütün hayatı zehirlerken, emekliler kıvranırken, enflasyon her ay dünyadaki yıllık enflasyon rakamlarını sollayıp tavan yaparken 2026’daki “Tek haneli enflasyon rakamı” söylemi halkta inandırıcı bulunacak mı?
Bu “Tek haneli enflasyon” söylemi o kadar çok tüketildi ki, oranın da değeri TL’nin döviz karşısındaki değeri gibi pul oldu.
Bir de “Naci Ağbal sendromu” var ekonominin hafızasında… Kolay görevden alınabilme sendromu… “Laf dinlemiyorlar” sendromu var…
Bir anlamda herkesin yüreği ağzında… Bir ekonomi yorumcusu Tayyip Bey’in haftada birkaç kez “Mehmet Şimşek’in arkasındayız” demesini tavsiye ediyor. İşte bu, yüreği ağzında olma psikolojisi… Ya başka türlü bir patlama olursa!
Hayret, henüz Tayyip Bey Merkez Bankası’nın faiz artırımları için bir değerlendirme yapmadı. İlk sefer çekingen bir artış yapılmıştı faizlerde, geçen ay, bütün beklentileri aşarak “750 baz puan birden” gibi iddialı bir artış gerçekleştirildi. Ve dün… MB yeniden faiz artırdı; bu defa 500 baz puan… Oldu faiz yüzde 30… Hala negatif, çünkü enflasyonun onlarca puan altında… Herkes Beştepe kaynaklı bir yorum için bakıp duruyor. Sanki orada bir “Sabır” var gibi gözüküyor. Bu faiz artırımlarından enflasyona dair bir şey çıkacak mı sabrı… Ne de olsa o alan “Faiz sebep enflasyon sonuç” gibi bir kanaati test ediyor.
Bir yandan da Mehmet Şimşek “Rasyonalite” deyip toplumdaki boğulma hissini derinleştirirse diye bir kaygı var. Ve insanların bu kaygı ile siyasete rasyonaliteyi bıraktırıp bildiğini okuma çağrısını yapma ihtimalinden söz ediliyor. Toplumun bu çağrısı ile siyasetin kaybetme korkusu birleşirse ne olur?
Mehmet Şimşek’in de, Türkiye ekonomisinin de siyasetin de çok yüksek irtifada ip üzerinde yürümeye çalıştığı söylenebilir. Ekonomi – siyaset değerlendirmeleri dikkat çeken Şeref Oğuz Şimşek’in “Raf ömrü”nden söz etti dün, faiz artırımını yorumlarken… Bu noktaya getirildi Türkiye. İpte yürüyenler mi korksun biz mi korkalım, bilmiyorum. Allah yardımcımız olsun….