Ve Biden Kasım’da yapılacak seçim için adylıktan çekildi. ABD gibi bir dünya gücünün başında o “yaşlılık halleri” nin taşınamayacağı anlaşıldı, bizzat Biden tarafından da kabul edildi.
İki gün önceki “Yaşlılığın yönetimi” başlıklı yazıma gelen bir okur yorumunda “suya sabuna dokunmayan bir yazı” ifadesi vardı. Yorumu okuyunca “İyi anlatamamışım galiba ile okuyucumda da jeton düşmemiş” tepkileri birlikte oluştu.
Fert başına milli geliri 45 bin dolar olan ABD’de, bir başkan, yani hayatına olağanüstü özen gösterilen bir insan yaşlılık döneminde “Biden halleri”ne düşebiliyor. Onun için “gençlikten itibaren kendine bakma” işi gerçekten ciddi.
Bizde rahmetli Ecevit sağlık açısından zor durumlar yaşamıştı ve bunlar kamuoyuna yansıdıkça da herkesin içi ezilmişti.
Biden’a Başkan yardımcısı Kamala Harris vekalet edecek, ayrıca Biden, Demokratlar için başkan adayı olarak da Harris’i gösterdi. Harris mi olur, başkası mı göreceğiz.
Harris’in ilk sözü “Trump’ı yeneceğim” oldu, Trump da “Harris’i yenmek daha kolay!” açıklaması yaptı.
Harris iyi yetişmiş bir hukukçu.
Onunla ilgili bir not da eşinin Yahudi kökenli olması. Bir yanı Hindistan’a ulaşıyor bir yanı Jamaika’ya. Obama’dan sonra Harris. Amerika böyle de bir ülke…
İlginçtir, Trump’ın da damadı Yahudi kökenliydi.
Amerika’da Yahudi kökenli nüfus oranı fazla değil, nüfusun 1.7 ‘si, bir başka hesaba göre 2.6’sı. 6.7 milyon civarında…
Ancak işte bakın, tesadüfen iki başkan adayının ailesinin de üyeleri arasında yer alabiliyorlar. Etkinliğin nüfusla oranlı olmadan gerçekleşmesi, “birim insan”a yapılan stratejik yatırımla ilgili… (Eğitim yazılarımı hatırlayın lütfen)
ABD Başkanlık seçimi, bizim gibi ülkelerde genelde “Hangisi bizim için iyi olur?” sorusu etrafında takip edilir.
Trump Cumhuriyetçi.
Biden – şimdi Harris Demokrat.
Cumhuriyetçiler, kimi konularda bizdeki muhafazakâr çizgiye daha yakın dururlar. Demokratlar ise, hukuk, özgürlükler gibi konularda daha liberal tutumla, bizim gibi hukuk özürlü siyaset ortamında tercih edilmezler.
Ancak uluslararası ilişkiler yine de çok parametrelidir ve kim ile nerede ne zaman buluşup ayrışılacağı kategorik biçimde belirlenmez.
Mesela Gazze konusunda deyim yerinde ise al birini vur ötekine durumu söz konusudur. Her Amerikalı Başkan için İsrail’in en vahşi eylemi bile “İsrail’in güvenlik önceliği” içinde tolere edilebilir. Trump için de böyledir Biden için de… Bakalım Harris, ABD sokaklarındaki sivil “Gazze isyanı”na kulak verebilecek mi?
Bizim iktidar cenahı, Biden’a ya da Demokratlara göre Trump’a daha yakın duruyor, onun kazanmasını daha ister görünüyor. Biden ile Erdoğan’ın görüşüp görüşememesi bile sorun oldu. “İki müttefik Başkan” arasındaki bizden kaynaklanmayan -acaba bizden de kaynaklanan mı, acaba Erdoğan’a kredi açmama düşüncesi ile mi?- soğukluk bir türlü giderilemedi. Başkanlığa vekalet edecek olan Harris ile iletişim – buluşma trafiği nasıl gelişecek göreceğiz.
Trump’ı nasıl benimsedik, seçilmesini neden daha çok tercih ediyoruz, bu, çok hesap – kitap işi değil gibi görünüyor.
Acaba başına buyruk yönetim tarzını mı kendi yönetim tarzımıza benzetip yakınlık duyuyoruz, Trump – Orban, sonra Putin - Şi çizgileri bize daha yakın mı gözüküyor, bilmem ki…
Trump’ın, Rahip Brunson sebebiyle bizim Cumhurbaşkanımıza yönelik çok kötü bir mektubu da maalesef diplomasi kayıtlarına girdi. Tamam götürdük Trump’ın masasına bir şeyler koyduk ama, herhalde Trump’ın o çok kötü mektubunu arşivlerden kaldırmadı.
Densiz bir adam Trump. Ne yapacağı ne edeceği pek belli olmayan bir adam. Tekinsiz bir adam. Seçimi kaybedince bir tür darbe girişiminin fitilini ateşledi. Dağdan inmiş bir güruh ABD Temsilciler meclisini bastı Trump adına…
Amerikan toplumu da çoğunluk oyuyla Trump’ı seçebilen bir toplum. Bir büyük dünya gücünün böyle liderler tarafından güdüleniyor olması şaşırtıyor ama belli ki orada da “Derin yapı” diye “Başkanları da yönlendiren” bir gerçeklik var.
Artık Biden’ın sağlık haberleri gelecek ABD’den, bir de Harris’in Başkanlığa ne kadar yakıştığı yorumları ve Trump’ı yenebilme ihtimalleri…