Ankara'da Cumartesi günü yaşanan terör saldırısı Türkiye'yi sarstı. Saldırının ardından bazı sendika ve meslek kuruluşlarının grev kararı alması, böyle bir günde beklenen birlik ve dayanışma tablosuna gölge düşürdü.
Diriliş Postası'nın bugünkü başyazısında, katliama grevle karşılık verilmesi ele alındı. Gazetenin başyazısında, saldırıya grevle karşılık vermenin teröristlerin hedefleri ile örtüştüğü vurgulandı.
Patlamada yaralanan 200'den fazla kişinin hastanelerde tedavisi sürüyor. Hal böyleyken Tabipler Birliği'nin iş bırakma eylemine gitmesinin eleştirildiği yazı, "Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı" cümlesi ile noktalanıyor. İşte o yazı.
Biz de gazeteyi kapatalım, öyle mi?
Ankara Katliamı münasebetiyle grev kararı alan sendika ve meslek kuruluşlarının hangi akla hizmet ettiğini anlamak için akla karayı seçiyoruz, fakat nafile.
Kimi protesto ediyorlar?
Kime tavır koyuyorlar?
Teröristlere mi?
Bu katliamı kimler yaptıysa (IŞİD veya PKK militanları), bu katliamın arkasında kimler varsa (İsrailliler veya Esed Muhaberatı), belli ki Türkiye’yi kargaşaya sürükleyerek sabote etmeyi hedeflediler.
Katliama grevle tepki göstermek, teröristlerin sabotaj hedefiyle yüzde 100 mütenasip bir tavır.
Söz konusu sivil toplum kuruluşları kendilerini IŞİD’in / PKK’nın / yabancı gizli servislerin askerleri olarak mı görüyorlar?
Herhalde öyle görmüyorlardır.
O zaman niye onların tayin ettiği istikamette yürüyorlar?
İnanılır şey değil; teröristler 100 insanımızı öldürdüğü ve 200’den fazla insanımızı yaraladığı için hekimleri iki gün boyunca iş bırakmaya, hastaları süründürmeye çağıran bir Tabipler Birliğimiz var bizim!
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı.