Uygur Türklerini toplama kamplarında zorla tutarak işkence ve baskıya maruz bırakan, dinlerini, dillerini ve kültürlerini yok etmeye çalışan Çin hükümeti, Doğu Türkistan'da bulunan camileri ve tarihi eserleri de bir bir ortadan kaldırıyor. Çin zulmüne mercek tutan Washington Post gazetesi çarpıcı tespitlere yer verdi.
Doğu Türkistan'daki Artuş kentinde 2018'de yıkılmış cami.
ZULME 'KRİSTAL GECE' BENZETMESİ
Washington Post, Çinlilerin Uygurlara uyguladığı kültürel soykırımı, 1938'de Nazilerin Yahudi iş yerlerine, mezarlıklarına ve sinagoglarına saldırıldığı, 100 civarında Yahudinin ölmesiyle sonuçlanan 'Kristal Gece'ye benzetti. Batı Çin'de Uygurlara ait camilerin ve mezarlıkların yıkılmasını 'amansız bir süreç' olarak değerlendiren gazete, "Bir anlamda Auschwitz, Sobibor ve Treblinka'da kurulan toplama kamplarıyla sonuçlanan soykırımın başlangıç ??silahı" değerlendirmesinde bulundu.
"YAŞANANLAR 2. DÜNYA SAVAŞI İLE PARALELLİK GÖSTERİYOR"
Google Earth uydularından alınan fotoğraflarla Uygur camilerinde yaşanan hasar ve değişimi gözler önüne süren Washington Post, bu durumun 2. Dünya Savaşı'nda yaşananlarla paralellik gösterdiğini, toplama kamplarında tutulan Uygurların Ramazan ayı boyunca yemek yemeye zorlanarak oruç tutmalarının engellendiğini, inançlarına aykırı olarak zorla alkol ve sigara kullandırıldığı, namaz kılmaları ve Kur'an okumalarının engellendiği belirtildi. Ayrıca Çin'in işlediği bu insanlık suçunun en büyük özelliği olarak, 'delillerin ustaca karartılarak dünyanın duymasının engellenmesi' gösterildi.
Hotan'daki Sultanim mezarlığı da böyle yokedildi.
10-15 BİN CAMİ TAHRİP EDİLDİ
Yayınlanan makalede, uydu görüntülerine ve röportajlara dayanılarak 10 ila 15 bin dini sitenin tahrip edildiği ifade edildi. Büyük şehirlerde turizm ve propaganda amacıyla camilere dokunulmadığı belirtilen makalede, tahrip edilen ve değiştirilen camilerin genellikle Google Earth'ten görülmediği belirtildi.
Aksu kentinde yıkılan caminin yerine otopark yapıldı.
Makalede son olarak Çin hükümetinin, Uygurları kişisel, kültürel ve manevi değerlerinden kopararak dünya ile ilişkisini kesmeye çalıştığını ve bunu 'Uygurların yok edilmesinin niahi çözümü' olarak gördüğü değerlendirmesinde bulunuldu.
Vusu kentindeki Büyük Camii de yıkılan mabedler arasında.