Uygur Türkü Zümret Davut, 25 Eylül’de BM 74’üncü Genel Kurulu kapsamında “Sincan’daki İnsan Hakları İhlalleri” oturumunda hiçbir gerekçe gösterilmeden gönderildiği toplama kampında başından geçenleri anlatarak Doğu Türkistan’ın çığlığı olmuştu.
Pakistanlı eşinin ticari ilişkileri nedeniyle gözaltına alındığını ve günlerce sorgulandığını söyleyen Zümret Davut “Toplama kampında 15 yaşından 65 yaşına kadar kadınlar vardı. Çin Kominist Partisi öğretilerini öğrenmek zorundaydık. Yaşlı bir kadına yemek verdiğim için sopayla dövdüler. Allah’ın şimdi gelsin seni kurtarsın diye saatlerce işkence yaptılar” demişti. Davut daha önce de verdiği röportajlarda kamplarda Çinli görevlilerin, kadınlara kısırlığa neden olan ilaçlar verdiğini ve işkence yaptıklarını anlatmıştı. Çin yönetimi ise BM’deki konuşması ses getiren Zümret Davut’tan intikam almak için babasını katletti. Geçen hafta Perşembe günü 80 yaşındaki baba Davut Abdurrahman’ın sorguya alındığı ve bu sırada hastalandığı öğrenildi. Hastaneye kaldırılan babanın ise hayatını kaybettiği belirtildi. Ailenin diğer bireylerinin ise gözaltına alındığı öğrenildi. ABD’nin başkenti Washington’da yaşayan Zümret Davut’un ise acı haberi Cuma günü aldığı kaydedildi.
KARAR’a konuşan Zümret Davut da “Komşulardan aldığım bilgiye göre aç susuz bırakılmış babam. Uzun sorgulara dayanamamış ve hastaneye kaldırıldıktan sonra vefat etmiş. Çin intikamını böyle aldı. Bundan daha büyük zulüm olabilir mi” dedi. Çin yönetimi, Zümret Davut’un ağabeyi Abdulhelil Davut’a da zorla propaganda videosu çektirdi. Videoda da “Kız kardeşim Zumret Davut hiçbir zaman mesleki eğitim ve öğretim merkezinde bulunmadı ve hiçbir zaman kısırlaştırılmaya zorlanmadı” ifadeleri kullanıldı. Kayıtta ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun yalanlanmaya çalışılması da dikkat çekti.
Davut, Pompeo’ya “Yalanlarını düzeltmek ve sessiz hayatımızı rahatsız etmek için kız kardeşim Zümret Davut’u kullanmayı bırak” diye seslendi. Pompeo, Zümret Davut’un Çin propagandasını okumaya zorlandığını ve mahkum arkadaşıyla yemeğini paylaştığı için vahşice dövüldüğünü, ayrıca kendisine bilinmeyen ilaçlar enjekte edildiğini belirtmişti.