ERKUT TEZERDİ
Bir çocuğun ‘üstün yetenekli’ olması IQ puanıya ilişkilendiriliyor. Uzmanlar bunun için ebeveynlere çocuklarına mutlaka IQ testi yaptırmalarını çünkü ‘üstün yetenekli’ çocukların daha dikkatli bir yöntemle yetiştirilmelerini şart koşuyor. 30 yıldan fazla bir süredir üstün zekalı çocuklarla çalışan, onların gelişmine yardımcı olan klinik psikologlar James T. Webb, Janet L. Gore, Edward R. Amend ve Arlene Devries, üstün yetenekli diye bilinen çocukların yapılan özel testlerde IQ puanının mutlaka 130 ve 130’dan yukarı olması gerektiği konusunda hemfikir. ‘Üstün Yetenekli Çocuklar: Uzmanlar ve Aileler için El Kitabı’ adlı çalışmada bu çocukların ortak özelliklerini madde madde sıralayan psikologlar ve araştırmacı eğitimenler, şunları anlatıyor: “İnsanların üçte ikisi orta aralığa düşen 85-115 arası IQ puanına sahip. Yaklaşık yüzde 3’ü 130 veya üzeri IQ puanı diliminde ve bu kişilere üstün yetenekli deniyor.
Yüzde 1’lik kısım ise 150 ve üstünde IQ puanıyla dahi olarak sınıflandırılıyor. Eğer çocuğunuzun yoğun merakı, gelişmiş mizahı, güçlü bir sözel becerisi, tutkulu hayal gücü, politik meselelere karşı ilgisi ve bulmacalara karşı ilgisi varsa ona mutlaka IQ testi yaptırmalısınız. Eğer sonuç üstün yetenekli diye tabir edilen seviyedeyse mutlaka özel bir eğitim almaları, uzmanların gözetiminde haraket edilmesi lazım. Bu durum çocuğun gelişimi açısından çok olumlu sonuçlar doğuracak. Aksi takdirde zekasını uygun alanlarda değerlendiremeyecek.”
ORTAK ÖZELLİKLERİ NELER?
Güçlü sözel beceriler: Konuşmaya diğer çocuklardan daha erken başlarlar. Sözcük dağarcıkları bir anda genişler. Hatta öyle ki cümle kurmaları, konuşmaya başlamalarıyla aynı ana denk gelebilir. Soyut ile somut kavramları çok küçük yaşlardan itibaren idrak edebilirler. Kitap okumayı severler.
Olağandışı hafıza: Öğrenmekten hoşlanır, kolay kolay unutmazlar. Bazılarının fotografik hafızası vardır. Nesneleri ve kişileri çabuk hatırlarlar. Gece onlara tekrar okuduğunuz hikayelerde kurgu değişikliği yapar veya kelime çıkarırsanız bunu hemen anlarlar. Sayıları da çabuk kavrarlar.
Yoğun merak: Sıra dışı bir biçimde hepsi araştırmacıdır. Karşılaştıkları durumlar ve ilgisini çeken konular hakkında sürekli soru sorarlar. Araştırdıkları konu yetişkinler için müstehcen veya kaba olsa bile umurlarında olmaz. Çünkü yalnızca meraklarını gideren değerlendirmeleri önemserler.
Geniş ilgi alanı: Aynı anda birçok aktiviteyle ilgilenebilir, birçok konu hakkında yine aynı anda araştırma yapabilirler. İlgileri düzensizdir. Bu da ebeveynleri tarafından onlardan için dalgın veya dağınık algısı oluşturur. İlgilendiklerini çoğu kez yarım bırakırlar. Bazen politik konular hakkında düşünürler bazen de toplumsal bir meseleyle ilgili görüş almak isterler. İlgi alanları neredeyse sınırsızdır.
Deney yapma: Günün her anı gece gündüz fark etmez, ilgi duydukları hakkında deney ve gözlem yaparlar. Merakları nedeniyle tost makinesini, televizyonu, mikrodalga fırını hatta balık oltasını bile parçalayıp, aletlerin nasıl çalıştıklarına dair bilgi sahibi olmak isterler. Uzmanların fikirleriyle yetinmez, kendi araştırmalarını yaparlar.
Tutkulu hayal gücü: Özellikle okul öncesi çocuklar hayali arkadaş sahibidir. Bazen hayali mekanlarda da yaşayabilirler. Çevrelerindeki çoğu kişiyi şaşırtan zengin ve sınır tanımaz hayal güçleri vardır. Ebeveynleri bununla gün içinde çoğu kez karşılaşır.
Gelişmiş mizah duygusu: Beş ya da altı yaşına geldiklerinde olağandışı olgunlaşmış mizah duygusuna sahip olurlar. 8-10 yaşında bilmeceler bulabilir, çevresindekilere sorabilir, kelime oyunlarında bulunabilirler. Şaşırtıcı bir biçimde ince düşünebilir veya bir anda ilginç bir espri yapabilirler.